Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Emekli Büyükelçi Uğur Ergun anlatıyor... “Atina’da birkaç gün önce Akropol Müzesi’ne giderken yol kenarındaki İspanya Büyükelçiliği’ne asılan pankart ve büyükelçiliğin içinde ve önündeki insanlar dikkatimi çekti.
Yunanlılar Gazze’ye yardım götüren Filistin yanlısı bir geminin limanlarından hareketine izin vermemişler.
Bunun üzerine gemideki İspanyollar, İspanyol Büyükelçiliği’ni işgal ederek İspanya Hükümeti’nin bu konuda Yunanistan üzerinde baskı kurmasını talep etmiş.
İşgalcilerin lideri konumundaki Santiago adlı kişiye işgalin sebebini sordum:
- Biz İspanyoluz, İspanya’da vergi ödüyoruz, elçiliği kullanmak hakkımız, dedi.
- Elçilik mensupları bunu onayladı mı, sorumu “Evet” diye cevapladı.
O sırada elçilik mensupları da içerdeymiş.
Bir ara mini etekli genç kızlar sırf fotoğraf çektirmek için pankartın arkasına geçerek poz verdiler. Kapıdaki koruma polisi olup biteni sadece seyrediyordu.
İşgal eğlenceli şekilde devam ediyordu...”
Polis neden mi müdahele etmiyormuş...
Çünkü elçilik işgalci vatandaşlarını polise şikâyet etmemiş...
Uğur Ergun, “Böyle bir şeyi daha önce görmemiştim” diyor...

Haberin Devamı

Temel’li Fıkra
Temel karısı Fadime’yi üzüyormuş... Fadime dayanamamış resti çekmiş:
- Ha bu son olsun artık annemin evine gidiyorum.
Temel tam sevinecek, Fadime eklemiş:
- Onu da alıp geri geleceğim...

Atatürk’e iltifat...
İnsanlar yükselmeye görsün.. Her birinin çevresinde kalın bir yağcı ve yalaka tabakası birikir... “Ona dokunmak ibadettir” gibisinden pek çok iltifat sıralanır. Tabii Atatürk’ün çevresinde de böyle birikme olmuş. Örneğin sık sık “Büyük Atatürk” dermiş karşısına geçenler.
Kılıç Ali’nin anlattığına göre Atatürk böylelerine:
- İsmime böyle riyakâr kelimeleri karıştırmayınız, diye tepki gösterirmiş...
Bir gezide hatipler kendisini sırayla övünce sözü almış Ata, şöyle konuşmuş:
- Söz alan arkadaşlarımız şahsıma teveccühlerde bulunmak nezaketini gösterdiler. Mütehassis ve müteşekkirim. Yalnız sizden olan bir şahsa sizden fazla ehemmiyet atfetmek, her şeyi onun şahsiyetinde toplamak elbette layık değildir, elbette lazım değildir.
... Vatanınızda herhangi bir şahsı istediğiniz gibi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi milli varlığınızı, bütün muhabbetlerinize rağmen, herhangi bir şahsa vermeye saik olmalıdır.
Atatürk bir başka fırsatta da şunları söylüyor:
- Her şeyi niçin bana maletmek istiyorsunuz? Ben bir eser vücuda getirdimse milletimin kudret ve kuvvetine ve ondan aldığım ilhama dayanarak yaptım. Sizleri konuşturdum, sizleri koşturdum yaptım.
Not: Yukardaki satırlar Ahmet Köklügiller’in kısa süre önce piyasaya çıkan “Anılarda Yaşayan Atatürk” adlı kitabından alındı. IQ Yayınları...

Haberin Devamı

Boz...
İKEA mağazalarından alışveriş ediyor musunuz?
İsveç kuruluşu olan İKEA’da her türlü hesaplı ev eşyası bulabiliyor, lokantasında İsveç usulü hazırlanmış yemekler de yiyebiliyorsunuz. O yüzden özellikle hafta sonlarında hoş bir gezinti mekânı oluyor...
Bu arada dikkat ettiniz mi?
Diyelim bir alışverişte hesap 36 lira 10 kuruş tuttu...
Kasiyer ne 10 kuruştan vaz geçiyor, ne sizden 10 kuruş istiyor.
Ya ne yapıyor?
Kaç para verirseniz verin, size üstünü kuruşu kuruşuna ödüyor..
Bu bir İsveç âdetidir... Satıcı paranızı bozmak zorundadır...
Bizde ne mi oluyor? Taksiye 10 lira ödeyeceksiniz diyelim, cebinizde 20 lira var, taksici “Abi bozuk yok” diyor, siz araçtan inip haldır haldır para bozdurmaya çalışıyorsunuz. Çünkü nedense bizde borcu olan parayı tam vermeye mecbur! Nedense satıcı bozuk para bulundurmak zorunda değil... Biraz uygarlaşalım bu konuda!

Haberin Devamı

Özel harekâtçı sayısı üç katına çıkarılacak, polisler ağır silahlarla donatılacakmış.
Bu kararda terörle mücadele bahanesiyle TSK’ya alternatif yeni bir ordu kuruluyor havası kokmuyor mu?
Haldun Ertem

Pozitif
Memleketimizde iyimserler kötümserlere kızınca, “Hiç mi pozitif bir şey yok bu memlekette birader” diye çıkışırlar. İşte size pozitif bir bahçıvan...
Seyahatten dönen ev sahibi telefon açmış, konuşuyorlar:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü?
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee?! Evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?
- Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu geldi, pozitif...

Bir okul müdürü
hakkında, ‘motosiklete
biniyor’ gerekçesiyle
soruşturma açılmış.
Eee, milletin sırtına
binmek varken
motosiklete binerse açılır tabii.
Fahrettin Fidan