Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nın bulunduğu alanı TOKİ satışa çıkarıyor, bu satıştan yaklaşık 400 milyon lira geleceği ve oraya Türikye’nin en büyük gökdeleninin dikileceği, marifetmiş gibi anlatılıyor.
Bölgede trafik zaten sıkışık. Oraya dikilecek bir büyük gökdelen trafiği iyice kilitleyecektir. Üstelik kentin plaza ya da alışveriş merkezlerine değil meydanlara, yeşil alanlara ihtiyacı var.
Konuyla şimdilik CHP ilgileniyor. CHP İstanbul İl Başkanı, önceki gün Ali Sami Yen Stadı önünde yaptıkları basın açıklamasında dedi ki:
“Burasının ve Ataköy’deki sahil şeridinin yeşil alan olarak kalmasını istiyoruz.
Eğer TOKİ ‘Benim paraya ihtiyacım var’ diyorsa, Kadir Topbaş’a rica ediyoruz, İstanbul Belediyesi’nin arazileri var, takas eder. Bu bölgedeki ve Ataköy’deki yeşil alanı İstanbul’a kazandırmış oluruz diye düşünüyorum.”
Bu vahşete karşı sadece CHP’nin tavır alması yetmez.. İstanbullular, çevre örgütleri, sivil toplum kuruluşları da ilgilenmeli...
* * *
Bir başka cinayet Dolmabahçe’de işleniyor...
Beşiktaş Kulübü İnönü Stadı’nı yıkıp yerine daha büyük bir stadyum ve alışveriş merkezi yapmak için baskıları sürdürüyor.
Bir zamanlar stadın tribünlerinin beş santim yükseltilmesine Saray’ın ve caminin siluetinin bozulacağı düşüncesiyle izin verilmezdi...
Para bütün değer yargılarını ezdi. Ne şehre saygı kaldı ne tarihe ne şehrin insanlarına...
Yaşadığı kente saygısı olanlar... Yine de direnelim kentimize karşı işlenen cinayetlere...

Haberin Devamı

Mehmet Ali Talat, “Ankara müdahale etti izlenimi vermemek için seçim kampanyamızda Tayyip Bey’in resmini bile kullanmadık” demiş.
O resmi seçimi daha baştan kaybetmemek için kullanmamış olmayasınız!
Fahrettin Fidan

* Soru: Batı basınında bizdeki gibi sıkışınca gazeteci kovdurmaya çalışan gazeteci var mıdır?
Yanıt: Öyle biri çıkarsa anında kovarlar...
Haldun Eertem

TRT fareleri...
TRT ve TMSF medyasında program yapan kimi gazete yazarları var.. Bir - ikisi hariç hepsi iktidara çalışıyor.
Gazeteciliğin bir etiği olduğunu düşünenler sık sık TRT’ye ve bu arkadaşlara çağrı yapıyor:
- Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, hiç değilse kaç para götürdüğünüzü söyleyin...
Soru yanıtsız kalıyor... Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Kürşat Bumin geçenlerde TV NET’te konuştu:
“TRT ve TMSF medyasında program yapanların ne kadar ücret aldıkları açıklanmalıdır. Bunu hem kurumlar hem de oradan ücret alanlar yapmalıdır. TRT ve TMSF kamuya aittir ve orada gizlilik olamaz.”
Son dönemde en cesur sorgulamaları yapan Akşam yazarı Oray Eğin, benzer bir çağrıda bulunduğu için etik dışı saldırılara uğradı.
TMSF’nin bağlı olduğu Bakan Babacan bu konudaki soruları cevapsız bırakıyor.
TRT yıllardır bu rakamları gizliyor.
Demek ödenen rakamlardan devletin parasını kullananlar bile utanıyor.
Paylaşılan ise halkın parası. Sizin bizim paramız.
Kendi paramızın akıbetini sormak hakkımız da yok artık... Çünkü demokrasi geldi!

Haberin Devamı

Burun ve can!
Ülkece ana gündem maddemiz Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan çirkin saldırı. Kendisine büyük geçmiş olsun diyoruz. Böyle bir saldırıyı aklı başında kimsenin savunması ya da hoş görmesi kabul edilemez. Peki, Ahmet Türk’e saldırıya tepki adı altında yurdun çeşitli yerlerinde sergilenen... Ama nedense tepki göstermek bir yana, adeta görmezden gelinen kimi kanunsuzluklara, saldırganlıklara ne diyeceğiz? Örneğin İstanbul’da içi yolcu dolu İETT otobüsünü yakma teşebbüsüne... Hakkâri’de ortalığı savaş alanına çevirmeye... Didim’de, PKK bayrakları ve Apo posterleriyle eylem girişimine... Polis izin vermeyince hem polise hem etraftaki işyerlerine taşlı - sopalı saldırılara... Cam - çerçeve indirmelere...
Evet, Ahmet Türk’e saldırıya tepki gösterelim. Kınayalım. Ama yukarıdaki olaylara da tepki gösterelim. Özellikle içi yolcu dolu belediye otobüsünü yakmaya kalkışan PKK yandaşlarını görmezden gelmeyelim. Çünkü hiç kimsenin canı Ahmet Türk’ün burnundan daha değersiz değildir.
Ahmet Türk’e saldırıya - haklı olarak - büyük tepki gösteren BDP’lilerin belediye otobüsünün yakılması girişimine herhangi bir tepki gösterdiklerini biz şahsen duymadık, görmedik. Umarız göstermişlerdir de biz atlamışızdır.

Haberin Devamı


Bakan Atalay, “Baykal anayasa değişikliğini sulandırıyor” demiş.
Daha iyi ya...
Hapı kuru kuru yutmamış oluruz

Tarla kuşuydu o...
Birgül öğretmenin öğrencileriyle birlikte gittiği Tarla Kuşuydu Juliet adlı oyuna ilişkin yakınmalarını aktarmıştık dün.
Bugün de Sevgül öğretmenin görüşünü aktaralım:
“Bence öğretmenler oyunlar hakkında önceden araştırma yapmalı... Sakıncalı buluyorsa gitmemeli...
Hem öğrencilerin erotik argo vs. içerikli bir oyun izlemelerinde ne var?
Bu çocuklar erotizmin de küfrün de en kötü şekillerini sokaklarda, televizyonda her yerde zaten duyuyorlar.
Öğretmenlik, dışarıda olan biten her olumsuz şeyi öğrenciden ayrı tutacak bir bariyer mi?
Ben de bir öğretmenim ve öğrencilerin iyiyi de kötüyü de görmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Sonra da bu konularda açıkça ve dürüstçe tartışabilmelerinden, düşünüp kendi kararlarını kendileri verebilecek bireyler olarak yetişmelerinden yanayım...”
Bendenizin fikrini sorarsanız... Sevgül öğretmenden yanayım...