"Ekicinin belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmediğinin Mey'ce belirlenmesi durumunda Mey (örneğin tarlanın korunması için bekçi tutulması dahil) gördüğü eksiklikleri gidermek üzere öngördüğü her türlü önlemi almaya ve bu işlemler için yapacağı masrafları ekiciden tahsile yetkilidir."Sözleşmede ağır maddeler bulunmasına rağmen alım fiyatı konusunda hiçbir güvence yok. Şirket geçen yıl anasonun kilosunu 3 milyon 250 bin liradan alırken bu yıl 2 milyon 250 bin liraya düşürmüş. Köylüyü köşeye sıkıştırmış... Mustafa Gazalcı bu konuda Meclis'e verdiği soru önergesinde anason üreticisine uygulanan bu kuşatmaya karşı hükümetin önlem alıp almayacağını soruyor. Ve şöyle diyor:- Devlet yalnız Tekel'i değil üreticiyi de sattı...Anason üreticisini yalnız bırakmayalım... Anason deyince akla ne gelir? Rakıya beyazlığını ve kokusunu veren bitki.. Başka? Ezilip haşlanıp içildiği zaman bağırsak gazlarına iyi gelen, iştah açan yağlı tohum... Bildiniz.. Peki şu anda Ege'de bir anason sancısı başladığını da biliyor muydunuz? O zaman anlatalım... Efendim "anason" en çok Ege ve Akdeniz'de yetişiyor. En büyük alıcısı içki şirketleri... Ve bunların en büyüğü olan Mey... Ne var ki üretici Mey'den fena halde şikâyetçi. Üreticiye avans veriyor, yaptığı sözleşmede sömürge şartları uyguluyormuş. Örneğin sözleşme maddelerinden biri şöyle: Bu dünyada her şey değişmek, yeniden doğmak zorundadır. İsrail'in Lübnan'da çoluk çocuğu bombalamasına bir ay boyunca seyirci kalan BM nasıl olup da "tarafsız" bir barış gücü oluşturabilecek? Merak konusu tabii... Bir başka muhtemel gelişme... Barış gücü yerleşmiş... İsrail tutmuş Filistin'e saldırmış... Mağdurlar bize dönüp "Bakın siz İsrail'i rahatlatıp bize saldırmasını kolaylaştırdınız" demeyecekler mi? Bir uyarı da ÖDP lideri Hayri Kozanoğlu'ndan:- Bosna'da da benzer barış gücü girişimlerinin sonuçsuz kalması, ABD'nin tüm askeri haşmetiyle devreye girmesi için gerekçe oluşturdu. Aynı tehlike Lübnan'da da mevcuttur. Lübnan tuzakları Lübnan'a asker gönderirsek bölgesel güç konumumuz pekişir, saygınlığımız artarmış. Öyle diyorlar. Atatürk'ün çok sevdiği tarihçi Uluğ İğdemir ise bakınız ne diyor:- Atatürk tarihi, savaşlar ve birbirini öldürmeler diye anlamaz. Atatürk tarihe uygarlık açısından bakar. Bir milletin uygarlığa ne yaptığı, ne katkıda bulunduğu önemlidir Atatürk için. O yüzden Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük savaşlarını, büyük istilalarını önemsemedi o kadar. "Ne verdik biz uygarlığa, dünya uygarlığına ne verdik?" derdi.... Saygınlığın yolu Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Lübnan'da milli menfaatimiz var" demiş. Orası meçhul... Ama Lübnanlı Sami Ofer'in Türkiye'de kişisel menfaati olduğu muhakkak... Bizim gazeteler İstanbul, Marmaris ve Antalya'daki terör kaynaklı patlamaları büyütmeden verdi. Çünkü bu tür haberleri büyütmenin teröristlerin amaçlarını kolaylaştırdığı düşünülüyor... Ne var ki bu patlamalar da zaten iç kamuoyunu etkilemeye yönelik değildi. Doğrudan dışarıya mesajdı. O amaca vardılar. Antalya'daki patlamanın olduğu gün İngiliz BBC ve Amerikan CNN televizyonları patlamaları ve yaralı sayılarını her yarım saatte bir verdi... Patlamaların ardında muhtemelen Kürt örgütlerinin olduğunu belirttiler... Ancak bir tek kez olsun "terörist" sıfatını kullanmadılar. Üstelik BBC patlamaları "Kürdistan Özgürlük Şahinleri" adlı örgütün üstlendiğini belirtti bu örgütün sitesinde:"Daha önce uyardık... Türkiye güvenli bir ülke değildir. Turistler Türkiye'ye gitmemelidir" şeklinde bir uyarının yer aldığını kaydetti. Teröristler açıkça sivilleri hedef aldığı halde ünlü BBC'nin dili terörist demeye varmadı. Teröristlerden sürekli "ayrılıkçılar" ya da "militanlar" diye söz etmekteler...Aynı BBC, İngiltere'den kalkacak uçakları havada patlatacakları kuşkusu ile yakalanan Müslüman gençlerden söz ederken ise sürekli: "Teror suspects" yani "Terör zanlıları" deyimini kullanmakta... Bizim medya olsun yetkililer olsun terör olayları sonrasında alçak profil verirken... Ülke tepki vermezken... İngiltere, olmayan bir terör olayı olmuşçasına, uçaklar havada patlatılmışçasına dünyayı ayağa kaldırdı. Bütün dünya El Kaide'yi ve terörü bir kez daha lanetledi. Biz bu olayları geçiştirerek doğru mu yapıyoruz? Bir kez daha düşünelim... Teröristler Lübnan'a asker göndereceğimize Hizbullah koordinatörü atasak... m.asik@milliyet.com.tr