- Boru hattının yüz metre sağında, yüz metre solundaki (kimi başka kaynaklara göre 250'şer metre sağında ve solunda) alan Türk yasalarından muaf tutuluyor. Bunlar hangi kanunlar; sosyal haklar, çevre ve insan hakları kanunları. Bu aralıkta yaşayanlar, o sınırın dışında yaşayanların faydalandığı haklardan yararlanamayacaklar. Hatta anlaşma diyor ki, dışarıya uygulandığında benim kârımı azaltacak bir durum ortaya çıkarsa, BP'nin TC hükümetinden bunları çıkarttığı için tazminat hakkı doğacak. Anlaşmada başka şeyler de var. Örneğin Türkiye boru hattından petrol geçişini, ciddi ve oluşmuş bir acil durum dışında, ki bu belirsiz bir tanımdır, yani iş işten geçmeden önce, patlamadan önce asla durduramayacak. BP şirketi kendi paramiliter ekiplerini bile oluşturabilecek. Anlaşmazlık halinde yetki de İngiliz mahkemelerinde. Ayrıca kişisel başvuru hakkı yok. Ancak devlet mahkemeye gidebilir. Yani senin tarlana cüruf atıyorlar, ki bunu çok yaptılar inşaat sırasında, sen mahkemeye gidemiyorsun, devlete sıkıntını arz ediyorsun. Devlet uygun görürse BP ile mahkemeye gidiyor. Geçmişte uzun yıllar TPAO'da çalışmış Jeoloji Mühendisi Tufan Erdoğan, Bakü - Ceyhan Boru Hattı'yla ilgili olarak pek sözü edilmeyen konulara dikkat çekiyor... Erdoğan diyor ki: "Bazı şeyler gizli yapılır." Sami Ofer ve Dubai Prensi Maksut'la olan ilişkiler de buna dahil mi? Murat Papuç bu sabah İncirlik'ten yayan yola çıkıyor... Tam 45 gün yollarda olacak... Adım adım 1134 kilometre yol kat edip uzun yürüyüşünü eylül ayının birinde, yani Dünya Barış Günü'nde Dolmabahçe'de noktalayacak...Emekli yüzbaşı Murat Papuç, 40 yaşında... Yurtsever Cephe içinde Emekli Askerler İnisiyatifinin temsilcisi... 1134 kilometreyi "ABD Defol Bu Memleket Bizim" sloganıyla yürüyecek... Konakladığı köy ve kasabalarda halka güncel tehlikeleri anlatacak... Ve şu metni imzalarına sunacak:"Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı makamına;ABD, İsrail ya da başka devletlerin İran'a dönük herhangi bir saldırısına Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir biçimde katılmayacağı, asker yollamayacağı, ülkemizde bulunan üslerin bu saldırılarda kullanılmayacağı ve başka ülkelerin silahlı güçlerinin Türkiye üzerinden İran'a sevk edilmeyeceği konusunda Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın kamuoyuna teminat veren bir açıklama yapmasını talep ediyorum"* * *Yaşadığımız coğrafya karışıyor. ABD yanında İsrail de bölgede kan ve ateş saçmaya başladı. ABD ile "Ortak Vizyon Belgesi" açıklayan hükümet hangi serüvenlere adaylığını koydu? Hiçbir getirisi olmayan bu ortaklık bizi hangi karanlıklara sürükleyecek? Bilinmiyor... Tek bildiğimiz kamuoyunun her zamankinden daha çok uyanık olması gereği... Uzunca yürüyüş... Fatih Terim Dünya Kupası için, "Hücum zenginliğinden yoksun bir turnuvaydı" demiş. Evet, özellikle maç sonrası hücumlarda çok zayıf kaldılar... Okurumuz Kurtuluş Polat Rusya'dan yazıyor:- Meclis Başkanı'mız Arınç burada büyük pot kırdı. Ancak şükredelim ki, hiçbir Rus gazete ve televizyonu bundan söz etmedi. Çünkü hazretin geldiğinden kimsenin haberi olmadı... Rus medyası şu aralar G-8 zirvesine kilitlendi. Rusya'da bir tek Sezer önemseniyor... Skandal Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, geçenlerde bir sırrı ifşa etti:"Başbakanı sık sık uyarırım. Yabancılarla yaptığımız toplantılarda elimle, ayağımla bile ikaz ederim. Mesela, 17 Aralık'ta Brüksel'deki toplantıda, masa altından birbirimizin ayağına çok bastık."Eski hikâyedir... İranlı lider çok yaşlanmış. İngiltere Başbakanı Margareth Thatcher'la görüşecek. Bir pot kırmaması için ne yapmalı? Düşünüp taşınıyorlar, cinsel organına bir ip bağlanmasının en iyi çözüm olacağına karar veriyorlar. Görüşme başlıyor. Yaşlı lider her pot kırdığında ve kıracağı anlaşıldığında, danışman ipi çekiyor. Görüşmenin sonuna geliniyor. Yaşlı liderin hayli canı yanmış. Thatcher'a soruyor:- Bir şeyi merak ediyorum, yabancı devlet adamlarıyla yaptığınız görüşmelerde ipi sizin nerenize bağlıyorlar... Masaaltı Danıştay iddianamesi tamamlandı... Alparslan Arslan ve diğer sanıklar hakkında ağır cezalar istendi. Sanıklar: "Türbanı korumaya yönelik terör örgütü kurmak ve saldırı düzenlemek" ile suçlanıyorlar. Bir gün önce de tatsız bir olay oldu. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun arabasına kan döküldü. Kim yaptı, niye yaptı? Bilinmiyor. Türban yüzünden kan dökmeye azimli olanlar yaptıkları baskın ve işledikleri cinayetle yetinmeyecekler. Tehdit ve baskı sürüyor. En azından görüntü böyle... Hükümetten şu anda beklenen, türban yüzünden cinayet işlemeyi caydıracak, yeni saldırıları önleyecek bir irade ortaya koyacak birkaç söz sarf etmek.. Bunu bile yapmıyorlar... m.asik@milliyet.com.tr Danıştay hedefte...