Hükümet Balyoz davasında yargılandıkları halde terfi ettirildikleri için 2 general ile 1 amirali görevden aldı. Generallerin itirazına rağmen askeri mahkeme yürütmeyi durdurmadı.
Peki Balyoz davası ne alemde?
16 Aralık’ta başlayacak duruşmalar öncesi orada da çok ilginç gelişmeler var...
Davayla ilgili en kritik planlar 11 No’lu CD içinde bulunuyor...
Camilerin bombalanacağı, Çarşaf, Suga, Sakal gibi planlar ile el konulacak dernekler, hastaneler, ilaç şirketleri hep bu CD içinde.
Tübitak raporunda bu CD’nin 5 Mart 2003 tarihinde hazırlandığı belirtiliyor.
Ancak Çetin Doğan’ın damadı Dani Rodrik ve kızı Pınar Doğan, CD’nin 2003 yılında değil, en erken 2009 yılında hazırlandığını belgeliyorlar, (http://cdogangercekler.wordpress.com).
Mesela... Darbe sırasında kontrol altına alınacak ilaç firmalarından biri “Yeni Recordati İlaç”tır...
2003 yılında bu isimde bir firma yok; “Yeni İlaç” diye bir firma var ve bu firma Ekim 2008’de İtalyan Recordati firması tarafından satın alınarak adı 2009’daki genel kurulda “Yeni Recodati İlaç” olarak değiştiriliyor.
Blogda buna benzer çok sayıda tarih sapması örnekleri var.
Bu durumun tek izahı 11 No’lu CD’nin sahte olduğu, 2003’te değil, 2009’da hazırlandığıdır.
Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu bu kanıtların kendisine güvenilir bir kişi tarafından verildiğini öne sürerek savcılığa iletmişti.
Çetin Doğan’ın avukatları CD’nin sahte olduğunu bildirerek Mehmet Baransu’dan belgeleri aldığı kişinin adını açıklamasını istiyorlar. Ne Baransu, ne Taraf gazetesinden ses çıkıyor...
Konuşması gerekenler nedense konuşmuyor!
700 liraya üniversite diploması satan çete yakalanmış.
Devletle rekabet edeceğim diye fiyatı bu kadar da kırarlarsa yakalanırlar tabii!
F. Fidan
* * *
Erdoğan’dan öğrencilere ders: “Yumurta atarak özgürlük olmaz.”
Tıpkı nutuk atarak daha fazla demokrasi olmayacağı gibi...
H. Ertem
822...
TRT resmi internet sitesinde ilan ederek personel alımı için sınav düzenledi.
İlanda soruların yüzde 30’unun TRT mevzuatı, yüzde 70’inin genel kültür ağırlıklı olacağı belirtildi. Bu duyuruya karşın 27 Kasım’da yapılan sınavda tam tersi oran uygulandı.
CHP Milletvekili Turgut Dibek konuyu bir soru önergesiyle Meclis’e taşıdı...
İki gün sonra ne mi oldu? TRT sınavı iptal etti... Tam 822 kişi bu şekilde mağdur edildi.
Sınav 18 Aralık’ta yenilenecek.
Fakat o ne? Resim seçici olarak 92 kişi sınava girmişti. Yeni sınav listesinde 93 kişi var.
Muhammet Ergün adlı biri daha eklenmiş listeye... Turgut Dibek tabii bunu da mesele yaptı.
TRT’ye soruyor:
Bu kadar mı ciddiyetsizlik olur?
Loç’tan feryatlar
Hidroelektrik Santrallar (HES) acaba sadece doğayı mı tahrip ediyor? Yoksa, tahrip ettikleri arasında başka şeyler de var mı? Arkadaşımız Fahrettin Fidan hafta sonu HES yapılmak istenen Cide’nin Loç vadisindeydi. Vadideki dört köyden biri olan Karakadı köyünden Aziz Ay, Habibe Teke, Sultan Teke ile görüştü. Neler mi dinledi? Buyurun.
Aziz Ay: Benim burada tarlam vardı. Mısır ekerdim. Bir gün tarlama geldiğimde baktım ki tanımadığım adamlar ağaçlarımı kesiyor, toprağımı kazıyorlar. Sorunca öğrendim ki, meğerse HES yapacak şirket için benden habersiz kamulaştırmışlar. Tapu kayıtlarına bakarak takdir edilen bedeli yine bana haber vermeden bir bankada adıma açtıkları hesaba yatırmışlar. Ben para değil, tarlamı istiyorum. Çünkü tarlam olmazsa ben burada yaşayamam.
Habibe Teke: Ben burada yalnız yaşayan, yaşlı bir kadınım. Benim tarlamı da benden habersiz kamulaştırmışlar. Tarlamdaki ağaçlarımı kesip HES’e karşı çıkmasın diye yakın köydeki bazı insanlara yakacak odun diye dağıtmışlar. Bu vadide dört köy var. Şimdiye kadar kardeş kardeş yaşardık. Şimdi köylünün arasına nifak soktular, herkes birbirine düştü. Ben tarlamı istiyorum.
Sultan Teke: Biz jandarma nedir bilmezdik. Şimdi her gün karşı karşıyayız. Jandarma yoksa, şirketin özel güvenlik görevlileri var. Tarlalarımızın yanına dahi yaklaştırmıyorlar. Derdimizi kimseye anlatamıyoruz. Sanki herkes şirketin adamı... Hani tapu kutsaldı? Karşımıza evlatlarımız yaşında jandarmayı çıkarmasınlar. Bu memlekette kanun yok mu?
Garip vatandaş böyle eziliyor.. Yalnız iktidar değil maalesef muhalefet de ezenden yana...
Nazizm’in farkı...
William Shirer’in “Nazi İmparatorluğu” adlı kitabında, Adalet Müşaviri Dr. Hans Frank yargıçlara sesleniyor:
- Nasyonal sosyalizm karşısında hukuk bağımsızlığı yoktur. Vereceğiniz her kararda önce kendinize şunu sorunuz: “Benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi?”...
Diktatörlüklerde savcılar, yargıçlar, emniyet müdürleri, benzer bürokratlar yasalara göre hareket edemezler.
Yargıç olsun polis olsun görevini yaparken kendisine şu soruyu sorar:
- Benim yerimde liderim olsa nasıl hareket ederdi?
Öyle hareket eder. Kanuna uymaya çalışırsa yerinden olur.
Demokrasi ile diktanın farkı burada ortaya çıkar...
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025