Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biberin yağı olur mu? Olurmuş... DSP’nin düzenlediği “Türk Tarımı Hakkını Arıyor” adlı konferansın notlarını okurken gözümüze Hasan Ünal’ın konuşması takıldı... Yıllar önce CHP’de siyaset yapan... Uzun süredir Antalya’da tarımla uğraşan Hasan Ünal diyor ki:
- Urfa, Antep, Maraş biberini yok pahasına ihraç ederiz. Yarısı da içinden aflatoksin çıktı diye geri döner. Oysa biberin yağını çıkarıp ihraç etsek milyar dolarlar kazanırız...
Biber yağı güzellik ürünleri ve ilaç sanayiinde kullanılırmış. Meksika, ABD’ye milyarlarca dolarlık biber yağı ihraç etmekteymiş. Avrupa’dan da yüksek talep varmış. Biz bu talebi neden karşılamayalım? Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, bir dostuyla ortak makine ithal etmiş. Antalya’da kekik gibi bitkilerden yağ üretiyormuş. Hasan Ünal yağlık biber üretecek, o biberin de yağını çıkaracaklarmış yakında. Ancak sembolik, deneysel bir üretim bu... Geniş çaplı bir üretim mümkün...  Ama ülkede kimse bu tür sorunlarla ilgili değil... Birbirimizi yemekten vakit bulamıyoruz...

Haberin Devamı

Hayrünnisa Gül, Times muhabirine “Bazen sıcak günlerde türban kullanmak rahatsızlık veriyor” demiş.
Eee, Gül’ü seven dikenine katlanır...
Haldun Ertem

Tatil zamanı
Bu sıcakta en iyi tatil yeridir, serindir, dediler.. Biz de İzmit yakınındaki Kartepe Otel’e açtık telefonu... Geceliği adam başı ne kadar? 170 YTL...  Vay canına!.. Geçen yıl da Bursa’da bir oteli aramış, aynı rakamı almıştık... O sırada Münih’teydik. Bir dostumuz bize Garmich’i tavsiye etti. Dört yıldızlı bir otelde oda tuttuk... Bütün gün ye - iç... 170 YTL tutmuyordu... Kasaba Alpler’in eteğindeydi... Teleferikle dağa çıkıyor, bisikletle dağ yollarında geziyorduk. Her akşam halk bahçesinde ücretsiz konser dinliyorduk.. Yine de 170 YTL gitmiyordu. Nedir bizim otellerin bu farkı?

Fıkra
Fıkrayı Onur Öymen, iktidardakilere ithaf ediyor...
Adam trende ikinci mevkide seyahat ederken fena halde sıkışmış... Tuvalete koşmuş.. Bakmış dolu.. Önünde de
bekleyenler var... Birinci mevkiye geçmeye çalışmış. O sırada biletçi önünü kesip
sormuş:
- Siz hangi mevkidesiniz beyefendi?
Adam bir
yandan kıvranırken bir yandan
fısıldamış:
- Müşkül mevkideyim...

Haberin Devamı

Ermeni
Geçenlerde Şam Üniversitesi’nden Doç. Mehmet Yuva ziyaretimize gelmişti...
Sohbet ederken söz Suriye’nin nüfus yapısından açıldı... Suriye’de yaklaşık 800 bin Ermeni yaşıyordu. Bu Ermenilerin büyük bölümü 1915’te Türkiye’den tehcirle gönderilenlerin çocuklarıydı. Bir bölümü 1938’de Hatay anavatana katılırken göç etmişti. Acaba onların bugün Türkiye’ye bakışı nasıldı? Mehmet Yuva dedi ki:
- Suriye’deki Ermeniler soykırımdan söz etmezler. Türkiye’ye karşı olumsuz duyguları yoktur...
- Üstelik onlar sürgünü bire bir yaşayan ailelerin çocukları?
- O olayların tarihte kaldığını düşünürler. ABD ve Kanada’dan zaman zaman Suriye Ermenilerini Türkiye’ye karşı kışkırtmak için örtülü girişimler olur. Bunlara kapılmazlar.
Ermenilerin sorun ve dertlerine eğilen gazeteci dostlara bir de Suriye’ye uğramaları tavsiye edilir. Bakalım kışkırtılmamış Ermenilerin duygu ve düşünceleri nedir?

Haberin Devamı

TARAF gazetesi, röportaj yaptığı gazeteci Ragıp Duran’ın AKP eleştirisini sansürlemiş.
Bunların demokratlığı AKP yağcılığıyla sınırlı anlaşılan...
A. Nedim

Baba Gündüz...

Biberin yağı...

O yalnızca ünlü bir futbolcu ve antrenör değil, bir derinlikli spor yazarı, filozof ve hoca idi.
Eşfak Aykaç o öldüğünde şu notu düşer: “Türk spor basınındaki en mümtaz kalem susmuştur.”
Tahsin Öztin’in satırları:
“Futbol dendikçe, futbol var oldukça Türkiye’de Baba Gündüz de var olacaktır.”
Onun futbolculuk, antrenörlük, yazarlık yıllarına ilişkin titiz bir derleme yaptı Mehmet Emin Kunt... Maviağaç Yayınları’ndan çıkan kitabın adı “Galatasaray ve Türk  Futbolundan Geçen Bir Dev; Baba Gündüz”
Atatürk’ün arkadaşı Kılıç Ali’nin oğludur Gündüz Kılıç... 1918 doğumlu... Galatasaray Liseli... Son maçı Berlin’de Almanya’yı 2 - 1 yendiğimiz, Turgay’ın panterleştiği maçtır (1951). Galatasaray’da en uzun süre antrenörlük yapan hocadır. Metin Oktay‘ı o keşfedip İzmir’den Galatasaray’a getirmiştir. Kitapta yer alan bir Atatürk anısı da var... Ankara’da muhtemelen ailesini ziyarete geldiği bir gün evde yalnızken Atatürk çat kapı gelir. Sohbet sırasında söz Milli Takım’ın yenilgilerine gelir... Atatürk, “Bu yenilgiler çok üzdü mü seni?” diye sorduktan sonra anlatır:
“Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen; hemen toparlanıp kendini yeneni yenmek için olanca gücü ve azmiyle daha çok çalışmalıdır.”
Çok sigara içerdi Baba Gündüz... Bırakmayı denemiş. Bırakamamış. Eşinin baskısıyla son olarak sigaraları yarım yarım içmeye başlamış. Bir ağızlık ve küllük taşırmış yanında sürekli olarak.
Beklenen son, 62 yaşında akciğer kanserine yenik düşer...
Şanlı, şerefli bir yaşamın öyküsünü, bu zarif adamın verdiği hayat dersleriyle de süsleyerek, güzel anlatmış Mehmet Emin Kunt Bey...