Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Helal olsun Binali... Sen bin Ali'ye bedelsin...Kimi yazarlar bu manzara karşısında "Acaba Emine Hanim ne düşündü?" merakını izhar etmişler.. Onun cevabını da Başbakan Tayyip Bey uçakta konu sorulduğunda gazetecilere söyle bildiriyor:- Demek ki başka hanım yoktu...Demek ki o alemde bu manzara olağan... Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Samsun gezisinde öğle yemeği molası veriyor. İki masa kuruluyor. Birinde Bakan, Vali ve cümle erkek zevat.. Diğerinde tek başına bakan eşi Semiha Yıldırım... Hürriyet'teki fotoğraf tahrik ediciydi. Medyamızın kadın sorunlarına derinden duyarlı köşe yazarlarını da ayağa kaldırdı. AKP'nin kadına ikinci sınıf muamele yaptığına kani olmayanlar varsa onlar da oldu. Bir hanım okurumuz bu manzarayla gözleri açan zata şu notu geçmiş: AKP'ye göre, içki yasağı konusunda basın çok gayretkeşmiş. Doğru tespit... Memleketin nereye gittiğini yeni yeni fark edenler birden paniğe kapılıp gayrete geldiler... Liberal Parti Genel Başkanı Cem Toker, ilginç bir tespitte bulunuyor:"25 yeni üniversite açma kararının, bilimsellikten, mali ve demografik analizden uzak, ihtiyaca değil, oy toplamaya yönelik, tamamen siyasi bir karar olduğu nereden mi belli? 25 rakamından... Neden 22-23 veya 26 değil de, yuvarlak rakam 25? Hangi ihtiyaca, araştırmaya, analize dayanarak buldular bu rakamı? Bakkal dükkânı mı açıyorsunuz?" Akıllı tespit... Aşağıdaki satırlar, Ergün Poyraz'ın "Patlak Ampul" adlı kitabından...Erdoğan bir konferansta anlatıyor:"Dedeme sordum, 'Biz Türk müyüz, yoksa Laz mı?' Dedem, 'Torinum mezarda sana Rabbin kim, kitabun ne, peygamberin kim diye soracaklar, kavmin ne diye bir soru yok. Onu sorarlarsa elhamdülillah Müslümanım de gitsin." İspanya gezisinde açık açık söyledi. Erdoğan, bugün de toplumun Türk ulusal kimliğinde değil, Müslüman kimlik altında birleşmesi düşüncesinde. "Dedeme sordum" Amerika'nın Chicago kentinde 19 Kasım'da Türk - Amerikan Kongresi vardı. Etkinlik güzeldi... Ama... Kongreyi izleyen okurumuz Naile Berna Kovuk diyor ki:- Salonun çoğunluğunu anadili Türkçe olan insanlar oluşturduğu halde, Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu dahil hiçbir konuşmacı tek kelime Türkçe sarf etmedi. Hiçbir konuşma Türkçeye çevrilmedi... Nedir bu kendimize ve dilimize karşı sevgisizlik ve saygısızlık? Nedir bu güvensizlik? No more Turkish Demokratik Toplum Partisi Eşbaşkanı Ahmet Türk, arkadaşımız Derya Sazak'la yaptığı söyleşinin bir yerinde diyor ki:- Bize göre bağlayıcı olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Türkleri asli unsur sayarsanız öteki kimlikleri inkâr etmiş olursunuz. Anayasa'nın 3. maddesi mutlaka değiştirilmeli. Anayasa'nın 3. maddesi şöyle:"Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanunda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır."Kürt kimliğinin kabulü... Kültürel haklar... Kürtçe yayın... Kürtçe öğrenim hakkı... Bunlar peyderpey veriliyor ama sürekli yeni talepler geliyor. Son istek ise Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilmeyen 3. maddesinin değiştirilmesi... Kürt liderler buradaki "Milletiyle bölünmez" deyiminden rahatsız oluyor... İyi de... İsteklerin de bir olabilirliğinin olması gerekmez mi?Bu arada, Mersin'de Türk çocukların Kürt çocuklara karşı kışkırtılması, peşinden Türk çocuklara polisçe sakız dağıtılması. Olacak şey mi? Dik yokuşta... Bizim partilerden internet yoluyla pek haber gelmez... Başka partilerden geliyor. Mesela nereden mi? Kıbrıs Rum Komünist Partisi AKEL, önemli haberleri Türkçeye çevirip gönderiyor. Dün parti Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas'ın parti kongresindeki konuşması ulaştı elimize... Bizimkilere küpe olsun... m.asik@milliyet.com.tr Bizimkilere küpe