Haliç üzerinde metronun geçeceği köprünün inşasına başlandı... Haliç’in ve çevresindeki tarihi dokunun profilini tamamen değiştirecek bir yapı çıkıyor ortaya... Haliç’i bıçak gibi kesen köprünün tam ortasında göğe doğru uzanan 55 metre boyunda iki boynuzu var. Altın Boynuz deyimine uygun olacağı düşünülmüş bunların. Ama Haliç ve çevresinin ne dokusuna ne siluetine uyuyor. Metro istasyonu da köprünün tam ortasında. Metroya binenler ve inenler köprünün iki ucuna olan yolu yürüyerek aşacaklar...
Kimin eseri bu proje.. Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın... Hazırlık 2004’ten bu yana sürüyor. O yıl bir röportajda Topbaş anlatıyor:
- Bir metro geçiş köprüsü projesi yapıyoruz. Bu sanırım İstanbul’un yeni sembollerinden biri olacak.
- Projesini kim yaptı?
- Ben yaptım... Sonra yurtdışından bazı mimarlara gönderdik projeyi, neler değiştirilebilir diye. Bu olmuş, böyle kalsın, dediler.
- Nasıl bir şey olacak?
- Söyleyemem sürpriz...
İstanbul ve Haliç bu sürprize kurban gideceğe benziyor.
İstanbul Mimarlar Odası’nın dergisi Mimarist’in son sayısında bu konuda geniş bir soruşturma yer aldı. Orada Mimar Doğan Hasol diyor ki:
- Başkan’ın ileri sürdüğüne göre bu kendi projesi tartışılan farklı projeler arasından seçilmiş ve onaylanmış. Kim seçmiş, kim onaylamış acaba?
Doğan Hasol bu köprü için ulusal ya da uluslararası bir proje yarışması düzenlenmesi gerektiğini söylüyor. Ama artık çok geç. Kadir Topbaş yarışmayı yaptı, kendini birinci seçti.
İstanbul boynuzlu köprüye hazır olsun... Haliç’in durgun güzelliğine geçmiş olsun...
Alo Gümülcine
Tutuk
Boğaziçi Üniversitesi’nden 25’i profesör 61 akademisyen, Silivri’deki dava kapsamında uzun süredir tutuklu olan aydınlarla ilgili bir duyuru yayımladı. Duyuruda hukuka uymayan tutuklamalar eleştirildi ve: “Hiçbir yurttaşımız için tutuklamanın telafi edilmesi olanaksız fiili bir cezaya dönüşmesini istemiyoruz” denildi... Boğaziçi bu konuda duyarlık gösteren ilk üniversite oldu. Hukuk fakülteleri ise yaşanan onca hukuksuzluk karşısında susmayı tercih ediyor...
Hasan Celal Güzel’in keşfi: “CHP, Anayasa Mahkemesi’ni karısı gibi görüyor.”
Hayret, oysa Mahkeme’yle birleşip bütünleşmek isteyen bugünkü iktidarın ta kendisi...
Haldun Ertem
Mayıs
1 Mayıs gösterileri nedeniyle Taksim ve çevresinde 36 bin polis görevlendirileceği söyleniyor
Birinci İnönü Savaşı’nı 10 bin, İkinci İnönü Savaşı’nı 30 bin askerle yapmıştık...
Bu neyi mi gösterir?
Hükümetin 1 Mayıs gösterilerini Kurtuluş Savaşı’ndan bile daha çok ciddiye aldığını!
Emine Erdoğan, “Türk kadınını anlatmak” için Ajda Pekkan’la Avrupa’ya gidecekmiş.
Türk kadınını anlayayım derken Avrupalının kafası iyice karışacak demektir...
Fahrettin Fidan
Jooost
Kaan Arslanoğlu SOL internet sitesindeki yazısında milli enişte Joost Lagendijk’a ve Avrupalı yeşillere selam sarkıtıyor...
Joost, Radikal’de 11 Nisan tarihli yazısında şöyle diyor:
“Acarkert’teki Doğa Koleji’nde demokrasi, insan hakları ve eğitim üzerine bir panele davet edildim. Beykoz Doğa İlkokulu’na vardığımızda gözlerime inanamadım. Sanki bir milli parka girmişiz gibiydi. Yeşil tepeler, devasa sebze bahçeleri, meyve ağaçları ve size gideceğiniz yeri gösteren dört dilde yazılmış tabelalar. Burası gerçekten bir okul muydu, yoksa çok dil konuşan insanlar için bir tür yeşil cennet mi?“
Kaan Arslanoğlu diyor ki:
“Bir yazar davet edildiği mekâna gitmeden oranın neresi olduğunu iki dakika zahmet edip öğrenmez mi? Lagendijk hiç değilse kendi gazetesinin arşivine baksaydı. Acarkent’te, Doğa Koleji dahil binlerce mülk sahibinin orman katliamı nedeniyle mahkemelik olduğunu görürdü...”
Toplumsal “cinnet” getiriyormuşuz.
Oysa iktidara gelmeden önce cinnet değil cennet vaat etmişlerdi...
Gülhan Elmas