Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Caligula, Hasta Cumhur, üç kitaptan oluşan bir kitap. Birinci kitapta Milat'tan hemen sonra Roma İmparatoru olan Caligula'yı, onun etrafında Roma tarihini anlatıyorum. Caligula, son derece tutarsız, ne söylediğini bilmeyen, her açıdan hastalıklı biri... Cumhuriyet yıkıcısı veya cumhuriyeti çökerten biri değil, çökertildikten sonra tepeleyen bir adam... İkinci kitap Hasta Cumhur'da, Ecevit'in hastalığıyla ilgili büyük komployu açıklıyorum. O dönemde Ecevit'le ilgili hemen her gün olur olmaz, doğru - yanlış bir sürü şeyler yazan gazetelerin, köşe yazarlarının bugün Tayyip Erdoğan'ın sara hastalığını nasıl görmezden geldiklerine... Hatta yalan - yanlış şeyler yazdıklarına dikkat çektim. Örneğin bugünkü gazetelerde, Tayyip Bey'in fıtık ameliyatını reddettiği yazıyor. İyi ama ona fıtık teşhisi konmadı ki. Ayrıca şimdiye kadarki hiçbir rahatsızlığında devlet hastanesine gitmedi. Hep tarikat hastanelerini tercih etti. Bu kitabımın hiçbir yerinde Tayyip Bey'in kişiliği ile Caligula'nın kişiliği arasında bağlantı kurmadım. Ama bu kitabımdan sonra Tayyip Bey'in artık cumhurbaşkanlığı yapması mümkün değildir..." Salyangoz Yayınları tarafından basılmakta olan ve 10 güne kadar kitapçı raflarına çıkacak kitabın adı; "Caligula, Hasta Cumhur"... Yazarı; Yalçın Küçük. Hayli fırtınalar koparması beklenen bu kitabında Yalçın Küçük, neyi, neleri anlatıyor? Nelere yer veriyor? Dinliyoruz: Başbakan Erdoğan, 2000 yılında yaptığı bir konuşmada "Sayın Öcalan" hitabını kullanmış. O zamanlar bayağı kibarmış meğer... Prof. Tarık Minkari, "Mizah Zekânın Zekâtıdır" adlı yeni kitabında 1950'lerdeki bir ameliyatı anlatıyor:- Bir adamı yatırdılar. Bileklerine kelepçeler taktılar, bacaklarını dizlerinin üstünden bağladılar. Sonra, "Hasta hazır" dediler. Ben de eldivenlerini giydim, karnını temizledim, ameliyat sahasına uyuşturucu ilacı yaptım ve sonra hocaya haber verdim. Hoca orta hattan kesiği yaptı, ben de ekartörü taktım, karaciğeri kenara çektim, böylece ameliyat sahasını açtım. Hoca elini karnının içine soktu, mideyi tuttu yukarı doğru çekti ve o sırada "Bırak" diye bağırdı. Hasta yanıt verdi: "Sen bırak"... Sen bırak, hayır sen bırak, bir kavgadır gidiyor. Bu arada ben ekartörü bıraktım. Hoca, "Sana değil hastaya söylüyorum" dedi. Meğer sağ kelepçe gevşek takılmış, bu nedenle hasta elini sıyırmış kurtarmış, sonra hocanın öyle münasebetsiz bir yerini tutmuş ki o sıktıkça hoca, "Bırak" diyor. Hoca, mideyi çektikçe, hasta da ona "Bırak" diyordu. Bu komediye son vermek için hastayı eterle uyutmak zorunda kaldık... Eski ameliyatlar Yön'ün Devrimi Devrim'in Yön'ü... Titiz bir siyasi araştırmacı olan Muzaffer Ayhan Kara, YÖN dergilerini baştan sona tarayarak Türkiye'de 12 Mart darbesine giden yılların fotoğrafını ortaya çıkarmış. Kara o yılları, YÖN dergisinde yer alan haber ve yorumlardan alıntılarla anlatılıyor... Bir derginin ve bir devrin tarihi... İbretle okunuyor...100 Belgede Ermeni Meselesi... Mehmet Perinçek, Rus devlet arşivlerinden çıkardığı notları kitaplaştırmaya devam ediyor... 1915'e varan dönemde Türk - Ermeni ilişkileri nasıldı?.. Düşmanlık tohumları nasıl atıldı? Ermeniler hangi oyunlara geldi? Tümü belgelerle anlatılıyor...Halit Çelenk... Yaşamda ve yargıda devrimci duruşu temsil eden ünlü hukukçumuzla ilgili 70'e yakın yazarın düşünceleri... Kuran'ı Kerim: Manzum Meal... Doçent Bedri Noyan Dedebaba, Kuran'ı hece vezni ile manzum hale getirerek Türkçeye çevirmiş. Eser 24 bin 707 dizeden oluşuyor. Her dizeye 7 artı 7 hece vezni uygulanmış. Müthiş bir emek var içinde... İsteme adresi 0 312 255 39 51...Gizli Örgüt Nasıl Kurulur... 12 Mart darbesinde 25 ay hapis yatan Avukat Şakir Keçeli'ye salıverildikten sonra kurulan bir tuzağın öyküsü.Duygu Asena'ya Saygı... Duygu'nun arkasından yazılanları Reyhan Yıldız derledi... Kitabın telif gelirini Kadın Eserleri Kütüphanesi'ne bağışladı... Yalnız basından, yalnız Türkiye'den değil, dünyadan da iz bırakarak geçen bir yıldızın parıltıları var anılarda... Kitabiyat faslı... Dünya savaş tarihinin en büyük zaferlerden birinin, Çanakkale'nin yıldönümündeyiz. On binlerce şehit pahasına düşmanı o gün kapıdan sokmamıştık. Sonra iktidarları satın alarak bacadan girdiler. Artık ülkemizi kendi başkentlerinden idare ediyorlar. Canları isterse, bize karşı teröristleri kullanarak tehdit ediyorlar. Türkiye'yi yönetenler dışarıya koltuklarından bağlı olduğu için efendilerinin izni olmadan parmağını bile oynatamıyor, ülkeyi ve halkı savunamıyorlar. Çanakkale kahramanları iyi ki artık hayatta değiller. Kahrolurlardı yoksa... m.asik@milliyet.com.tr Çanakkale hüznü