CHP’li tüm belediye başkanları bugün Ankara’da Genel Merkez’de toplanıyor. Anlamlı ve önemli bir toplantı bu...
Yıllardır CHP’li belediye başkanları arasında iletişim kurulmamasından, eşgüdüm sağlanmamasından, başarılı örneklerin bütün belediyelere yayılamamasından yakınılırdı.
Kemal Kılıçdaroğlu yönetimi önemli bir adım attı. Belediyeler arasında eşgüdümü sağlayacak bir komisyon kurdu. Bu komisyonda geçmişte belediye başkanlığı yapmış milletvekilleri görevlendirildi. Komisyon üyelerinden Hüseyin Ünsal, bize komisyonun çalışma ve amaçlarını anlatıyor:
“Yerel yönetimlere hukuki destek için hukuk bürosu gibi çalışan bir büro kuracağız. Belediyelerimizin araç - gereç envanterini çıkaracağız. Kimin ne fazlası var, kimin ne eksiği, bunu bileceğiz. Belediyelerimizin bu araç - gereçleri gerektiğinde ortaklaşa, en verimli şekilde kullanmalarını sağlayacağız. Kimi belediyelerimizin özgün, güzel, başarılı ve örnek alınması gereken projeleri var. Bunların örnek alınmasını sağlayacağız. Ve tabii çok ciddi denetim yapacağız. Yanlış yapanı uyaracağız, yolsuzluk yapan olursa bedelini ödeteceğiz. Ve artık belediye başkanlarımızla sık sık bir araya geleceğiz, sorunları konuşup tartışarak çözmeye çalışacağız.”
CHP belediyelerde başarılı olursa iktidarda başarılı olmanın önkoşulunu tamamlamış olur.
Bağımlı medya ve AKP koro halinde inliyor:
“Demokrasilerde Genelkurmay başkanları konuşmaz”
Doğrudur.. Mesele kalıyor bu ülkede demokrasi olduğuna ilişkin bir iki kanıt bulmaya...
Haldun Ertem
Gürültü hadisesi
Dünkü “Reina muhabbeti” başlıklı yazıyı okuyan okurlarımızdan bazısı merakla sordu: Siz gürültüden yana mısınız?
Kesinlikle hayır... Bendeniz gürültü yasaklarını destekliyorum. Hatta yetersiz buluyorum.
Dün bu sütunda konuşan Reina’nın patronu Mehmet Koçarslan Bakanlığın koyduğu sınırlara uyduklarını söylüyor, diğer kulüplerin de uyması gerektiğini ekliyordu... İtiraz edilen nokta şu:
- Neden otoyol kenarları gibi sesin 90 desibele ulaştığı yerlerde gürültü kesici önlemler alınmıyor? Neden gürültü yasağı yalnızca gece kulüplerinde akla geliyor?
Bırakınız otoyolları...
Akşamüstü Taksim Meydanı’nda şöyle beş dakika durunuz... Korkunç bir korna görültüsü duyacaksınız. Bu kentte neden (1950’lerdeki gibi) bir korna yasağı akla gelmiyor?
Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’na bir sorumuz daha var:
Bodrum’da gürültü yasağını uyguluyor musunuz?
Uygulayabilecek misiniz?
Örneğin Halikarnas veya Küba Bar’a şu anda yasakları uygulayabiliyor musunuz!
* * *
Gürültüyle mücadele artık ciddi bir toplumsal konu olarak ele alınmalı... Uyulacak kurallar yazın sezon başladıktan sonra değil... Bahar aylarında açıklanmalı... Eğlence sektörü önlemini sezon açılmadan almalı... Ses düzenini ona göre kurmalı. Kendini yasaklara göre ayarlamalı... Kazanç hesaplarını ona göre yapmalı...
Bu şekilde ne bakan bey yorulur.. Ne işyeri sahipleri sezon başlarken şaşkınlığa uğrar. Ne tartışma olur. Ne kimse gürültüden yakınır.
Sonuç
Başbakan’ın tatili sona erdi. Şu birkaç gün içinde bir kez daha anladık ki, Başbakan’ın yarattığı gürültü atmosferi ve gerginlik hepimizi müthiş yoruyor. O birkaç gün konuşmayınca bütün ükenin kafası ve ruhu dinleniyor. Peki acaba onun bağırıp çağırması bir işe yarıyor mu?
Örneğin Mavi Marmara baskınından sonra tarihin en sert demeçleri çıkmıştı Ankara’dan... Dünyayı adamın başına yıkarız, falan. Ne oldu peki? Adam ben özür dilemem dediği gibi tazminat da ödemiyor. Gemileri göndermiyor. Peki siz ne yapıyorsunuz? Hiç... Bir B planınız var mı? Yok...
Güneydoğu’dan her gün şehit haberi geliyor. Her gün cenaze kaldırıyoruz. Ama Irak hükümetine bir nota verip “Sınırın öte yanında kendine düşen görevi yap, güvenliği sağla, yoksa ben sağlarım” diyemiyoruz. Gencecik askerlerimizin sınırda keklik gibi avlanmasını sadece seyrediyoruz.
Kısacası; dökülüyoruz... Daha kısacası, bağırıp çağırmakla hiçbir sorun çözülmüyor...
Egemen Bağış, “AKP’den önceki Türkiye fotoğrafında siyah - beyaz renk ve toz bulutu hâkimdi. Şimdiki fotoğraf aydınlık ve berrak” demiş.
İyi de... AKP’den önce Türkiye siyasetine palavra da asla bu kadar hâkim değildi...
Fahrettin Fidan
Bira
İngiltere’de yaşayan bir dostumuz yazmış...
“Alkollü içkilerin sağlığa zararlı olduğunu tüm dünya biliyor... Ancak tüm dünyanın henüz bilmediği başka bir gerçek var: Alkollü içkiler bizim memlekette keseye de müthiş zarar veriyor... Misal... Diyelim tatil için Türkiye’ye geliyorsunuz... Heathrow’da uçak kalkış saatini beklerken canınız soğuk bir bira istedi, havaalanındaki barlardan birine girip yarım litre ölçüsünde bira siparişi verdiniz... Hesap 3 pound 30 penny gelir.
İstanbul Atatürk Havaalanı’na inişte Dış Hatlar Terminali’ndeki barlardan birine uğrar aynı hacimde birayı içerseniz hesap 17 TL gelecektir. İngiliz parasıyla 7 pound 40 penny... İçtiğiniz Türk birası aynı ölçekteki İngiliz birasından 4 sterlin 10 penny daha pahalıdır. Bu fiyat farkını izah edecek hiçbir kelime yoktur...
Tayyip Erdoğan’ın tatili sona ermiş.
Eh, artık yeniden bol bol gezmeye başlayabilir!
Ahmet Nedim
Öneri
“YÖK madem üniversitede yapılan seçimdeki oy miktarını dikkate almıyor, madem 2 oyla 39 oyun farkı olmuyor, o zaman üniversitelerde seçim yapılmasın, Yökçü Yusuf Bey aday olanları (kafasına göre)
sıralayıp Cumhurbaşkanı’na göndersin.”
Alper Muslu / Çorlu
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025