Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilen Cumhuriyet gazetesine bomba atılması davasının son duruşmasında 20 yaşındaki tutuklu sanık Bedirhan Şinal’ın “Bombayı bana polis verdi, her şeyi polis planladı” diye özetlenebilecek itirafını dünkü gazetemizde okumuşsunuzdur. Cumhuriyet ve Aydınlık’ın haberini çok daha geniş verdiği duruşma sırasında mahkeme heyeti ile Şinal arasında çarpıcı diyaloglar da yaşandı. O diyaloglardan biri Aydınlık’ta şöyle yer aldı:
Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu: Biraz frene basın. Beşiktaş Terör Örgütü falan... Laflara dikkat edin.
Bedirhan Şinal: Zorunuza gitmesin.
Doğu Perinçek: Korkutmayın. Biz bu Beşiktaş Terör Örgütü haberine açılan davadan beraat ettik.
Oturum Başkanı Özese: Mahkemeyi töhmet altında bırakmayın.
Haşıloğlu: 20 yaşında olan bir çocuğun bunları ifade etmesi normal değil. Dinle beni. Öyle hareket etme.
Şinal: Benim 16 yaşımda verdiğim ifadelere inanıyorsunuz da 20 yaşımda verdiğim ifadelere neden inanmıyorsunuz?
* * *
Sanık Bedirhan Şinal’in mahkeme ifadesi dün hayli yankı yaptı... Sanığın “Gaziosmanpaşa’da Hakan adlı bir işadamının tekstil atölyesinde Terörle Mücadele Şubesi’nden polisler bana Cumhuriyet gazetesine atmam için bir el bombası ve silah verdi” beyanını anımsatan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce sordu:
- İsimsiz ihbarların dikkate alınmaması konusunda Başbakanlık genelgesi bulunduğu halde insanların özgürlüklerini elinden alan yargı mahkeme önünde verilen beyanın gereğini yapacak mı?
Cevabı merak edilen bir soru bu...

Haberin Devamı

Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan
düşünmeye mahkum olmaktır.
Gibbon

Sıradaki haplar!
Meğer “tokluk hissi veren” haplar da varmış... Kimi vatandaşlar “açlık hissi” çekmeden oruç tutabilmek için bu haplardan kullanırmış. Konu, “Caiz midir hocam?” denilerek ilahiyatçılara sorulmuş... Gelen yanıt tartışmalı bütün dini konularda karşılaştığımız türden olmuş. Kimi ilahiyatçılar “Caizdir” demiş, kimileri “Zinhar, böyle oruç olmaz. Olursa aynen şikeli maç gibi olur” demiş.
Arkadaşımız Fahrettin Fidan bundan sonra üretilmesi muhtemel, dahası zaruri diğer hap çeşitlerini yazıyor:
- (Ense kulak yerinde müminler için) Hiç vergi kaçırmıyormuş, hiç yetim hakkı yemiyormuş hissi veren hap!
(Dinibütün! siyasetçiler için)
- İhaleye fesat karıştırmıyormuş hissi veren hap!
- Zimmetine para geçirmiyormuş, rüşvet yemiyormuş, ihtilas, irtikap suçu işlemiyormuş hissi veren hap!
- Kalpazanlık yapmıyormuş hissi veren hap!
- Devletin imkânlarını kendine ve yakınlarına peşkeş çekmiyormuş hissi veren hap!
- Devlet malı deniz olduğu halde devlet malı yemiyormuş hissi veren hap!

Haberin Devamı

Çok önemli kişi...
Sosyalist Kürdistan Partisi eski Genel Başkanı Kemal Burkay hükümet girişimiyle İsveç’ten kalktı, Türkiye’ye indi.
Kürtler için federasyonu savunan Burkay’ı daha gelmeden yandaş basın göklere çıkardı.
Atatürk Havalimanı’na inen Burkay’ı, İstanbul Vali Yardımcısı “Kürtçe” konuşarak karşıladı!..
Burkay, Türk hava sahasına girer girmez Başbakan Yardımcısı ona twitter’den “Hoş geldin” mesajı attı!...
AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış, Federasyoncu Burkay’ı kabul etti ve ona hediyeler verdi!
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay koşa koşa Burkay’ın oteline gitti. Odasına kapanıp, “baş başa” görüşme yaptılar. Sonra otelin toplantı salonunda basın toplantısı düzenlediler. Duvarda Mustafa Kemal Atatürk resimli bayrak asılıydı. Burkay, Atatürk’ün resmi önünde konuşursa incinebilirdi! Atatürk’ün resmini Türk bayrağı ile örttüler...
Eski bakanlardan, yazar Rıfat Serdaroğlu soruyor:
- Valilik makamı, devleti yani Cumhurbaşkanı’nı temsil eder. Ciddi bir devletin kuralları vardır. Devleti temsil eden bir Vali Muavini’ne, hiçbir resmi görevi olmayan bir kaçağı, bir militanı karşılama görevini kim verdi?...
- Vali Muavinliği gibi devletin önemli bir makamını temsil eden bu adam, hangi hak ve yetkiyle, gelen kişiyi “Kürtçe” konuşarak karşılıyor? Bu adam Türkiye’nin Vali Muavini mi, yoksa olmayan Kürdistan’ın Vali Muavini mi?...
Şimdi umut Kemal Burkay’ın Kürt hareketini barışçı noktaya çekeceği yönünde... Ama hareketi böleceği sanılırken o PKK ile birleşirse kimse şaşırmasın... Olacağı o...

Haberin Devamı

Abdullah Gül’ün görev süresi yine tartışma konusu olmuş.
Keşke YAŞ toplantılarında başkomutanların görev süresi için de karar verilebilseydi ...
* * *
The Economist dergisi yine topa girmiş: “Erdoğan da Adnan Menderes gibi her gün biraz daha otoriterleşiyor gibi görünüyor.”
Bu The Economist de fazla kaşınıyor, bir gün Başbakanımızın sigortasını çok fena attıracak ...
Haldun Ertem