Açık Pencere İşgalcilerin içerideki ortağı AKP o yüzden Batı tarafından el üstünde taşınıyor. Milli ekonomiyle birlikte milli devlet de sarsılıyor. Üniter devletin Osmanlı modeline dönüştürülmesi için dört bir yandan çalışma yürütülüyor. Değerli iktisatçı Selim Somçağ, "Kanuni'den Vahdettin'e" adlı son kitabında olup biteni şöyle özetliyor:"ABD önderliğindeki Batı bloku Türkiye'yi yeniden nüfuz alanına aldıktan sonra Türkiye'de İslamcı, gerici, cumhuriyet düşmanı akımları ve etnik bölücülüğü de teşvik ve tahrik etmeyi ihmal etmedi; çünkü Türkiye'nin yeniden Osmanlı'nın son dönemindeki gibi sömürgeleştirilebilmesi için milli devletin yıkılması, milli bilincin ortadan kaldırılması, Türkiye halkının millet olmaktan çıkarılıp dini cemaatlere, etnik gruplara bölünmesi gerekiyordu..." NOT: Genelkurmay'ın dünkü bildirisinde de bu tehlikelere dikkat çekiliyor, halk uyanık olmaya çağrılıyordu. Halk demokratik alanda ve düşünce platformunda ülkesini savunmalıdır. Ancak... Sakın ola ki bu hak kaba kuvvete, toplumsal çatışmaya dönüştürülmemelidir... Aman dikkat! Türkiye 1922'de emperyalist düşmanı topraklarından attı... Ancak Batı döndü dolaştı, 1940'lardan itibaren Türkiye'yi yeniden işgale başladı. 1990'da Sovyet blokunun dağılmasından sonra kuşatma ve işgal hızlandırıldı. Bugün milli ekonomi IMF'nin yönetimi altında tasfiye ediliyor... Bankalar yabancı sermayenin kontrolüne giriyor. Merkel ve Sarkozy, Türkiye'yi AB dışında bırakmak için el ele vermiş. Bizdeki "ittifak modası" oralara da sıçradı anlaşılan. SODEV Başkanı Aydın Cıngı, Radikal gazetesindeki yazısında siyasi dönüşlerden söz ederken eski Fransız politikacılarından Edgar Faure'un bir sözünü anımsatıyor: "Sorun fırıldakta değil, onu döndüren rüzgârdadır. "Yani dönüşü sağlayan rüzgârın gücü önemli... Bir başka deyişle vaatlerin zenginliği... Fransa Kralı 14. Louis de her işine geldiğinde saf değiştiren De Savoie'yı yermek için "O, hiçbir savaşı başladığı saflarda bitirmemiştir" dermiş.. Güzel söz. A O U dönüşleri... Dertli baba yazıyor: "Bir özel bankada görev yapan iktisat mezunu kızım, sabah 9.00'da işbaşı yapıp öğle tatilini on beş dakikalık yemek molasıyla geçiştirip saat 20.00'de mesaisini bitirmekte, yetmiyormuş gibi mesai saatlerinde, her gün iki saat dışarılarda 'kredi kartı' satmaktadır."Ülkemizdeki işsizlik sorunu, bankalar tarafından son derece istismar edilmektedir. Bankacılık için öğrenim görmüş kişilerin (bilhassa da bayanların) bankadaki ağır görevleri dışında, bir de sokaklarda, çerçi (seyyar tuhafiyeci) gibi kart satmaları hiç de yakışık almıyor. Bankacı çerçi mi? Bir okurumuz gönderdiği notta diyor ki: - Hep siyasileri eleştiriyorsunuz... Peki siz lider olsaydınız ne yapardınız?Okurumuza bize hayal kurma fırsatı verdiği için teşekkür edelim...Mesela... Ben muhalefet lideri olsaydım... 2002 seçimlerinden hemen sonra AKP iktidarına karşı bir gölge kabine kurar her bakanlığı markaja aldırırdım. Gölge bakanlar AKP'li bakanları kontrol ederlerken, bir yandan da iktidara gelindiği zaman yapılacak icraatın ana hatlarını saptardı...İkincisi... Her yıl bir program kurultayı yapardım... Bu kurultaylar İngiliz İşçi Partisi'nin yaptığı gibi 5- 6 günlük olur, burada iktidara gelindiği zaman her alanda izlenecek politikaları tabanla tartışarak oluştururdum. Kurultay sonrasında hazırlanan çözüm önerilerini sendikalara, kooperatiflere, meslek kuruluşlarına gönderir, görüşlerini alır, yeniden biçimlerdim. Çözüme tabanı ortak eder onlardan destek alırdım.Başka?Bir de kadro meselesi kalıyor geriye... Ben olsam sürekli kelle avcılığı yapardım.. Yani sürekli olarak iş, fikir, sanat, bilim dünyasındaki insanlarla temasta olur, bunların becerikli ve yetenekli olanlarını saptar, onları partiye çeker, iktidara geldiğimizde milletvekili ya da yönetici olarak çalıştırmak üzere ön anlaşmalar yapardım... Böylece seçim kapıyı çaldığında iktidara hazırlıklı olurdum. Bu benim düşündüklerim büyük zekâ ürünü mü? Yok canım herkesin aklına gelebilecek şeyler. Peki neden yapılmıyor? İşte sorun bu... Hayal dünyası Mimarlar Odası Genel Sekreteri Mücella Yapıcı İstanbul'un nasıl talan edildiğine iki güncel örnek veriyor:- Beşiktaş'taki tütün deposu otele dönüştürülüyor... Yapılan planda yerin altına 9 kat yapılıyor... Olmayacak bir yoğunluk.. Daha da büyük imar faciası Kadıköy yakasında Selamiçeşme'de.. Burada eskiden meteoroloji alanı olan bölgeye Taşyapı şirketi 4 adet 44 katlı blok yapmaya niyetlendi. Açtığımız davalarla bu imar faciasını durdurmaya çalışıyoruz...İstanbul'u maalesef bir avuç insan savunuyor. m.asik@milliyet.com.tr İmar faciaları...