- Türkiye genelinde okulların yüzde 25i depreme dayanıksız, derhal güçlendirilmeleri gerekiyor. Bunun için gereken para 120 trilyon lira. Örneğin, benim seçim bölgem Karsta, Halit Paşa ve Ziya Gökalp ilköğretim okulları bu durumda. Ziya Gökalp, yıkılıp yeniden yaptırılacak. Çankırıdaki Süleyman Demirel Anadolu Lisesi, üç yıl kullanıldıktan sonra oturulamaz raporu verildiği için boşaltıldı. Tunceli Pülümürdeki yatılı bölge okulu, eğitime açıldıktan üç ay sonra boşaltıldı, öğrenciler eski okullarına gönderildi, şimdi yeniden yapılacak. Türkiye genelinde çürük olduğu anlaşılıp yıkılmayı bekleyen binlerce okul var.- İyi de, bu okulları yeniden kim yapacak?- İşin en acı tarafı da o. Normalinde müteahhitlerin parayı kendi cebinden ödeyip yapması gerekirken devlet yapacak. Ben, yeniden müteahhitlere yaptırılan ya da yaptırılacak olan bir tek okul hatırlamıyorum. Çoğu kez zamanaşımına uğratıp faturayı devlete yüklüyorlar.- Siz bunun hesabını Milli Eğitim Bakanına sormadınız mı?- Sormaz olur muyuz? Geçenlerde Grup toplantısında sordum ama cevap alamadım. Burada bir parantez açalım.. Geçenlerde Müteahhitler Birliği, etik davranmayan müteahhitleri kovuşturduğunu açıklamıştı. Acaba yukarıdaki mevzuda söyleyecekleri bir şey var mıdır? AKP Kars Milletvekili Selahattin Beyribey, uzunca bir süredir kullanılmadan çürüğe çıkan kamu binalarını araştırıyor. Son durumu bize şöyle anlatıyor: Trafikte sürücüleri uyarmak için konulan huniler, sürekli çalınıyormuş. Vatandaş ruhsal durumunu ifade etmek için hazırlık yapıyor anlaşılan. Fransada anayasa değişikliği Meclise sevk edildi. Meclis tasarıyı onaylarsa, Türkiyenin üyeliği ancak halkoylaması sonucu mümkün olacak. Dikkat buyurun... Türkiyenin üyeliğini referanduma bağlamak 1999 Helsinki kararlarına aykırı olduğu halde... Üyeliğimiz o referandumda büyük ihtimalle geri çevrileceği halde, bizim hükümetten hiçbir tepki çıkmıyor. Bu kadarı bile hükümetin ABye tam üyelikle değil, sadece müzakere sürecinin kendisine sağlayacağı avantajlarla ilgili olduğunu göstermiyor mu? Gerçek niyetler... Yoksul ülkeleri soymada çok iyi organize olan "globalizm", felaketzedelere yardımda bir türlü organize olamıyor. Sağlıklı yaşam uzmanı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, "80 yaşında bir insanın ayda en az 2 kez cinsel ilişkiye girmesi mümkün" demiş son röportajında...ABDnin 80 küsur yaşında bir büyükelçisi vardı Ankarada; Strausz Hupe... O yaşta tenis oynardı.. Üstelik genç de bir hanımı vardı... Olabilir.. Ama tabii inanmayanlar da çıkacaktır... Hikâyeyi bilirsiniz... 80lik bir amca doktora gitmiş:- Doktor, demiş, artık eşimle birlikte olamıyorum.- Normal, demiş doktor...- Ama arkadaşlarım ayda iki kez birlikte olduklarını söylüyorlar...- Siz de söyleyebilirsiniz, demiş doktor... Sağlıklı yaşamlar CHP Yüksek Disiplin Kurulunun bir üyesine rüşvet teklif edildiği gerekçesiyle Deniz Baykalın, olağanüstü kurultay kararı alması olağan mı?CHPli muhaliflerden İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci, konuyu şöyle değerlendiriyor:- Bu iddia yeni bir şey değil. En azından Genel Başkan için değil. Bundan 15 gün kadar önce yapılan MYK toplantısında, bu konuyu gündeme getirdiği basında yer aldı. Ama Genel Başkan, konuya sadece birkaç cümleyle değindi ve orada bıraktı. Ne zaman ki Yüksek Disiplin Kurulundan Sarıgülle ilgili istediği karar çıkmadı, unuttuğu o iddiayı birden hatırlayıp olağanüstü kurultay kararı aldı.- Yani?- Bakınız, bu partide belediye başkanlığı ve ön sıralarda milletvekili adaylığı için, belirli bir ücret tarifesinin bulunduğu... Bu tarifeye göre ödeme yapan bazı kişilerin, bugün belediye başkanı ve milletvekili olduğu kulislerde iki yıldır konuşuluyor. Hatta isimler bile telaffuz ediliyor. Yolsuzluktan yargılanan belediye başkanı da var. Siz bütün bu söylentiler, iddialar ve olaylar karşısında bugüne kadar hiçbir şey yapmayacaksınız... Ama bir tek Sarıgül söz konusu olduğunda, vay efendim CHPye rüşvet virüsü girmiştir, bunu kabullenemem deyip ortalığı ayağa kaldıracaksınız. Kim inanır sizin samimiyetinize? Meselenin, dürüstlük filan değil, koltuğu kaybetme korkusu olduğunu herkes biliyor.* * *CHPde yeni bir dram yaşanıyor. Genel Başkan, ufukta koltuğunu tehdit edecek bir isim görmüş, o isim palazlanmadan yok etmek için manevralanmaya başlamıştır. Parti yeni bir kavgaya hazırlanıyor. Ne var ki, kavganın sonunda bir aydınlık da görünmüyor. Bu kavgayı ne Baykalın kazanması kazanç sayılacaktır CHPye ne Sarıgülün kazanması... Asıl mesele ne? Geçen yılın ilk yarısında, rektörlüklerin burs vermesi yasaklandı. Bursları Yurt - Kurun, vermesi yasaya bağlandı. İstanbul Üniversitesinin burslu öğrencileri, burslarını almak için ders yılı başında Yurt - Kura başvurdular. 3 aydır bekliyorlar. Kendilerine değil burs, bir yanıt bile verilmiyor. Ne biçim devlet organizasyonudur bu? m.asik@milliyet.com.tr
