Halen duruşması devam eden Ergenekon sanıkları neyle suçlanıyor?
Ülkede darbe ortamı yaratmakla değil mi?
Peki ülkede darbe ortamı yaratabildiler mi?
Hayır...
Darbe ortamı ne zaman yaratıldı?
Şaka gibi ama gerçek: Tam şimdi...
Genelkurmay’da komutanlar toplanıyor.. Genelkurmay Başkanı randevusu olmadığı halde Başbakan’la görüşüyor. Bir general İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Yargıtay ayakta.
Neden?
Çünkü Ergenekon operasyonlarının cumhuriyete, laikliğe, demokrasiye yönelik bir hesaplaşma olduğu izlenimi doruğa çıktı da ondan... Çoğunluk, birkaç karanlık adamla dekore edilmiş bu davanın çeteleri ortaya çıkarmaya değil, yasal muhalefeti yok etmeye yöneldiğini düşünüyor. Cumhuriyete karşı bir sessiz darbenin yürütüldüğü, son tutuklamaların da bu sürecin parçası olduğu görüşü ağır basıyor. Ana muhalefet lideri Deniz Baykal da onu söylüyor:
- Bu bir hesaplaşma ve intikam operasyonudur...
İstanbul Barosu yayımladığı bildiride yapılan arama ve gözaltıların hukuka uygun cereyan etmediğini, bir korku ülkesi yaratıldığını vurguluyor. Yargıtay Onusal Başsavcısı Sami Selçuk hayretler içinde:
- Umarım savcı ne yaptığını biliyordur, bunca yıllık meslek hayatımda böyle bir iddianame görmedim, diyor...
Başbakan’ın Başsavcı olduğu bu davada, yargı mekanizması kullanılarak iktidarın sakıncalı gördüğü kişilerin avlandığı genel kanaattir.
En vahimi; yargıya olan güven sarsılıyor, halkın adalet duygusu zedeleniyor. Türkiye bir cadı kazanının içine itiliyor...
Bir zamanlar “Laikleri bir bir şişe geçireceğim”
diyen kişi, Erdoğan’ın yeni Basın Müşaviri olmuş.
Erdoğan’ın kebapçısı olsa daha yararlı olmaz mıydı?
Haldun Ertem
Bir yiğit geldi ki...
Başbakanlık Basın Sözcüsü Akif Beki’nin yerine daha önce Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın basın sözcülüğünü yapan Kemal Öztürk getirildi. Kemal Öztürk hakkında medya zengin bilgilerle dolu...
Mustafa Mutlu Vatan’da onu anlatıyor:
“Yazı hayatına 1990 yılında İran Devrimi yanlısı bir yayın politikası olan Girişim ve Selam isimli dergilerde başladı.
Kanal - 7’de hazırladığı “İlk Meclis” belgeseli, laiklik karşıtı bulundu ve RTÜK tarafından yasaklandı.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e hakaretten bir yıl hapse mahkûm oldu.
Mir Mahmut Rıza mahlasıyla yazdığı “Bir Garip Oğlanın Hikâyesi” kitabı yüzünden de bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Yazdığı kitapta bir kahramanının ağzından şöyle diyor:
“Bütün laikleri bir bir şişe geçirecem, ondan sonra anlayacaklar laikliğin faziletlerini.”
Hürriyet’te Ahmet Hakan, Kemal Öztürk’ü yazıyor:
“Dolmabahçe Sarayı’nın önünde park edilmemesi gereken bir yere arabasını park ettiği için kendisini uyaran zavallı polis memurunu sürdürmüştü...
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir polis komiserini yumruklamaya kalkışmıştı...”
Başbakan sözcülük görevine tam adamını bulmuş. Hayırlı başarılar dileyelim...
Araları buluruz!
Gürcistan krizinde olduğu gibi... İsrail’in Gazze saldırısının peşinden arabuculuk için ilk harekete geçen lider yine Tayyip Erdoğan oldu... Ve ilk havluyu da o attı...
Gazze konusunda şu anda Fransız - Mısır girişimi etkili oluyor...
Türkiye’nin arabuluculuğu söz konusu olmaktan çıktı... Neden?
Daha önce de yazdık...
Suriye, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkeleri dolaşan... Ve danışmanını Hamas’la görüşmeye yollayan Tayyip Erdoğan, İsrail ve ABD’yi tamamen ıskaladı. Hamas’ın BM’de sözcülüğünü yapacağını bildirerek, hem tek taraflı hem terörden yana bir tavır takındı. Filistin’in sözcülüğünü yapacağını söylese mesele kalmayabilirdi. Ama Hamas malum, terör örgütü kabul ediliyor hâlâ...
Bu arada; İsrail’in Mısır’ı saldırı öncesi bilgilendirdiği ortaya çıktı. Peki, Olmert Başbakan Erdoğan’ı da operasyondan haberdar etti mi?
Erdoğan saatler süren görüşmede bu konunun açılmadığını söylüyor.
Eğer açıldı da Başbakan İsrail’i durduramadıysa bu bir handikap. Eğer Olmert konuyu hiç açmadıysa, bu da Ankara’yı ciddiye almadığını gösterir...
Peki bütün bu hengâmede Türkiye ne elde etti? Onu da Washington Times gazetesi yazdı: “Başbakan Erdoğan’ın İsrail’i dışlayan tek taraflı politikası yüzünden ABD’deki Musevi lobisi önümüzdeki soykırım oylamalarında artık Türkiye’den yana tavır almayabilir.”
Kaydedilen tek başarı bu oldu işte...
Muhalefet alerjisi...
Muhalefetsiz hükümet etme isteğinin türlü çeşitli sebepleri vardır. Bunlardan en geçerlisi
Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu” romanında Kara Kemal’in ağzından dile getirilir: “... muhalefetsiz hükümet etmek isteği, devleti alet ederek, hiçbir ceza korkusu duymadan bol bol suç işleme zevkinden geliyor.”
Ergenekon operasyonu dalga dalgayayılıyormuş.
“Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganı,
“Susma sustukça dalga sana gelecek” sloganına döndü...
Gülhan Elmas