Öğretmenlerin KPSS sınav sonuçları 15 Eylül’de belli oluyor...
KPSS sınavına 250 bine yakın aday girmişti... Sonbaharda devletin kadrolu ya da sözleşmeli olarak alacağı öğretmen sayısı ise topu topu 15 bin...
Asgari ücrete razı olanlar “ücretli öğretmen” olabilir.. Yaklaşık 200 bin öğretmen işsizler safında yer alacak.
Devlet Personel Müdürü geçenlerde 140 bin öğretmen açığı bulunduğunu ağzından kaçırdı... Milli Eğitim Bakanlığı bu açığı kapatmıyor... Kapatamıyor...
Sorulduğunda “Para yok, ülkenin maddi imkânları bu kadar” deniyor.
Çünkü kazanandan vergi alınmıyor.
Çünkü savurganlık diz boyu. Yönetici sınıfın bir eli yağda diğeri balda.
Çünkü iktidar partisi eğitimi öncelikli ve acil bir konu olarak görmüyor...
Öğretmenler bu işe ne diyor, derseniz...
Bir grup yürekli öğretmen “Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu”nu kurdu...
Devletin eğitim ve öğretim politikasını bütün ülkeye anlatmaya çalışıyorlar... İstekleri basit...
- Devlet, okuldan mezun ettiği bütün öğretmenlere iş bulmalıdır...
- Asgari ücretle öğretmen çalıştırma sistemine son vermeli...
- Bütün öğretmenlerine kadro sağlamalıdır...
* * *
Eğitim ve öğretim bu ülkenin öncelikli konusudur. Halk bu gerçeği benimser ve haykırırsa çok şey düzelir.
Vuracaksın, vuracaksın!
Yargıyla vuramazsan...
Vergiyle vuracaksın!
Haldun Ertem
Arınç Kürtçe konuşmuş.
Büyük iş yapmış... Kendisine dileğimizi iletelim:
Durmaq xoq! Xola dewam!”
Gülhan Elmas
Uçun kuşlar İzmir’e
Bugün 9 Eylül, İzmir’in kurtuluşu... Türk ordusu 26 Ağustos’ta başlattığı hücumu iki haftada İzmir’e girerek tamamlar... Yunanlılar kaçar. Acılar kalır geriye... Manisa, Turgutlu, Alaşehir başta olmak üzere Ege il ilçeleri yüzde 90’a varan oranlarda yakılmıştır. Sayısız ocak söndürülmüştür.
Justin McCarthy’nin verdiği rakamlara göre 1912 - 22 yılları arasında müslüman nüfus 1 milyon 200 bin kayıp vermiştir... Türkiye’yi geçmişiyle yüzleşme adı altında suçlama yarışına çıkanlar bu ülkenin acılarını ve kayıplarını bilmezden gelir. Ama tarih unutmaz...
Düşene tekme...
Günaydın’da çalışırken patronumuz Haldun Simavi’nin zaman zaman hatırlattığı bir olay vardı... İsmet İnönü iktidardan düştüğünün ertesinde boş bulunup onun aleyhinde bir haber yayımlamışlar. Halktan büyük tepki gelmiş. “İktidardan düşene katiyen vurmayın”, derdi...
Hayatın diğer alanlarında da bir asgari yiğitlik geçerlidir...
Yiğit adam eşit koşullarda dövüşür; “Düşene bir tekme de ben vurayım” demez.
Hele hapisteki bir adamı orada biraz daha yatırmak için hikâye uydurmak...
Ergenekon muhbirine böylesi belki yakışır ama...
İnsanım diyene hiç mi hiç yakışmaz...
Bedava yaşıyoruz...
Çatalca’daki Dost Cam fabrikasının ortaklarından Faruk Donat (ekonomi muhabirimiz Nevin Donat’ın babası) dün sabah 10 sularında evinden çıkıyor... Mercedes marka otomobiliyle Çatalca’ya yol alıyor... Anayol’dan ayrıldıktan sonra sel sularıyla karşılaşıyor. Ne olduğunu anlamadan araba sel suları önünde sürükleniyor... İşadamı Faruk Donat arabadan dışarı fırlıyor.. İyi yüzme bilmesine rağmen sellerle başedemiyor. Hayatını kaybediyor...
O neşe ve hayat dolu adam neyin bedelini ödemiş oluyor?
Arşive bakıyoruz... 1987 yılında yine Silivri ve Çatalca’yı sel basmış...
Sel sonrasında bir düzenleme yapılsa, dereler açılsa, denize ulaşan su yolları onarılsa...
Doğayı bu kadar hoyratça tahrip etmesek... Şehirleri inşa ederken imar kurallarına uysak...
Selin tahribatı dünkü kadar büyük olur muydu? Mümkün mü?
Bu ülke ne yazık ki “insan” değil “rant ve para” öncelikli... O yüzden doğayı ve kentleri biçimlerken rant hırsı tayin edici oluyor. Yöneticiler burada insanların yaşayacağını hesap etmiyor. İnsanımız o yüzden her türlü felakete hedef oluyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor...
Sevgili Donat ailesinin acısını paylaşıyor, geride kalanlara uzun ömür diliyoruz... Elden ne gelir başka?
Konya’dan ses
Okurumuz Konya’dan yazıyor: “Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulunan kemik yoğunluğu ölçme cihazı 1 aydan fazla süredir arızalı. Ama hastanenin içinde gezerken gözüme çarptı, eski bina ile yeni bina arasında öyle büyük bir cami yapılmış ki... İnanın çoğu Ege kasabasında o büyüklükte cami göremezsiniz....
İnsan merak ediyor. Konya’da zaten nüfusun talebini aşan sayıda cami varken neden para camiye dökülür de hastanenin cihazları zamanında onarılmaz. Yenilemek gerekirse yenilenmez... Yaradanın verdiği can da kutsal değil midir?”
Böylesi de var!
Bülent Arınç, ”Öyle partiler var ki asker ‘esas duruş’ dediğinde esas duruşa geçiyor” demiş.
Öyle partiler de var ki, Amerika, “Rahat!” dediğinde bile esas duruşunu bozmuyor.
Fahrettin Fidan