- Bu Disneyland konusundan sizin haberiniz var mı?- Olmaz olur mu? Daha söylentisi çıkar çıkmaz Ballıkuyumcu'dan arazi kapatmak isteyen pek çok insan kapımı aşındırmaya başladı. Onları uyardım. Bu tür dedikoduların rant avcıları tarafından sık sık çıkarıldığını söyledim. Fakat sonuç yine de fazla değişmedi. Ballıkuyumcu'da arazinin metresi 20 milyondan 50 milyona fırladı.- Geçenlerde Melih Gökçek Disneyland'ın yerinin Ballıkuyumcu'dan Kazan'a kaydırıldığını söyledi.- Evet, Ballıkuyumcu'da arazi kapatanlar şok oldu. Bu defa Kazan'a hücum başladı. Arazi fiyatları 5 - 6 milyon liradan 10 - 12 milyon liraya fırladı. Arsa spekülatörleri bu oyunu yıllardır oynar. Örneğin bir ara Gölbaşı'nda havaalanı yapılacak diye söylenti çıkartıp, daha önce orada kapattıkları arsaları üç dört katına sattılar...- Peki doğru olabilir mi? Kazan'da bir Disneyland olamaz mı?- Akıl var, izan var. Olacak şey mi bu? - Erdoğan Bayraktar projeyi Başbakan Erdoğan ve Belediye Başkanı Melih Gökçek'in desteklediğini söylüyor...- Yarın da Paramount'un projeden vazgeçtiğini söyler olur biter... TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın önce Ankara'ya 33 kilometredeki Ballıkuyumcu'da... Daha sonra İstanbul yolunun 40. kilometresindeki Kazan ilçesinde kurulacağını açıkladığı Disneyland benzeri eğlence parkının yarattığı hayal ve umutları yazmıştık. Paramount Pictures firması buraya 1 milyar dolar yatıracaktı. Kazan'da bu yüzden gayrimenkule hücum başlamıştı. Ankara'nın ünlü emlakçılarından Salim Taşçı'ya soruyoruz: Annan, "Ankara bana asker hediyesi verdi" demiş. Hediye mi verdi, kurban mı verdi, orası ileride belli olur... İslamcı yazar Ali Bulaç'ın modern kadını "kolay erişilebilir, ucuz" şeklinde nitelemesi hanımları dehşet içinde bırakmış. Ordu'dan Demet Hanım bu sözleri şöyle tercüme ediyor:- Bizlere resmen modern fahişe diyor... Bu sığ zihniyette "namus"un tanımı sadece örtünmek! Dönelim eski tarihe... Lakedemonyalı kadınların sokakta bacaklarını örtmemeleri eleştirilere yol açmış. Filozof Platon onlar için şöyle demiş:- Namusları yeterince örtüyor onları.Bazıları hâlâ Platon'un çağına varamadı... Modern kadınlar! Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu demiş ki:- Dinde tarikat olmaz, bizim camilerimizde tarikatın, siyasetin ve ticaretin yeri yoktur...Yeri yok ama kendisi var... Camide adam öldürülüyor, öldüren linç ediliyor, camide şeriat mahkemesi kurulmuş, savcılık İstanbul Emniyeti'nden çete soruşturması istiyor, Emniyet istenen soruşturmayı yapacak gücü kendinde bulamıyor. İçişleri Bakanlığı bütün olup bitenler karşısında sessiz... Dinde tarikat var... Var ne kelime, devleti ve hükümeti tarikat yönetiyor... Laik Cumhuriyet var mı? İşte soru bu... Çarşamba perşembe Erdoğan, "Şahsıma yapılan hakaretleri duymuyorum" demiş. Kulaklarında sorun olabilir ama "karikatürleri görüp anında mahkemeye verdiğine göre" gözlerinin maşallahı var! Bugün 12 Eylül darbesinin 26. yıldönümü... Ülkeye "huzur ve istikrar" getirme adına toplam 650 bin kişinin gözaltına alındığı... 230 bin kişinin yargılandığı... 7 bin kişinin idamının istendiği... Askeri Yargıtay'ın 124 idam kararı verdiği... Bunlardan 50'sinin infaz edildiği... Zamanın ABD yöneticilerinin, "Our boys", yani "Bizim oğlanlar" dediği darbecilerin başı Kenan Evren'in idamları, "Ne yani, asmayalım da besleyelim mi?" diyerek savunduğu... Gözaltı ya da hapishanelerde 229 kişinin işkence sonucu öldürüldüğü... İşçi sendikaları kapatılır, grevler yasaklanırken Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası (MESS) Başkanı Turgut Özal'ın Başbakan Yardımcısı yapıldığı... TİSK Başkanı Halit Narin'in olup bitenlerden memnuniyetini, "Şimdiye kadar onlar (işçiler) güldü, biraz da biz gülelim" sözleriyle dile getirdiği... Ücretlerin hızla düşüp kârların o hızla arttığı... İstikrar adı altında bugün yaşamakta olduğumuz hırsızlık, yolsuzluk, vurgun düzeninin temellerinin atıldığı... Güneydoğu'da halka yapılan amansız baskıyla PKK'nın yaratıldığı... Solcuların ezilip şeriatın desteklendiği... Sonunda TSK'nın şeriatçılarla karşı karşıya bırakıldığı bir dönem... 12 Eylül deyince akla hâlâ Kenan Evren ve TSK geliyor... O günlerin yaraları hâlâ kanıyor.. Acaba diyoruz... TSK yeni bir sayfa açmayı düşünmez mi? Kenan Evren dönemini onaylamadığını bir biçimde açıklayamaz mı? Yoksa o mirası taşıyacak mı? m.asik@milliyet.com.tr 12 Eylül!