"Keçiören Spor Kulübü"AŞTİ Otoparkı, Ulus Otoparkı, Mamaktaki moloz dökme yeri, İzmir Caddesi ile Harikalar Diyarındaki bazı büfeler, Gökçek Parkındaki kafeterya ile düğün salonu... Bunlar Keçiörengücü Kulübünün işlettiği yüz milyarlar getiren işletmelerden bizim saptayabildiklerimiz. Kim bilir daha neler var?Keçiörengücü, bu işletmeleri Ankara Büyükşehir Belediyesinden ihaleyle mi alıyor, ihalesiz mi?Ankarada toplam kaç büfe, otopark, restoran işletiyor?Takım 3. Ligde nal topladığına göre (bu hafta da Araklıspor ile berabere kaldı, 3.Ligde sondan 7.) toplanan paralar nereye gidiyor?Melih Gökçekin oğlu Keçiörengücünün Yönetim Kurulunda spora olan ilgisi dolayısıyla mı yer alıyor?Melih Gökçek, partisi iktidarda değilken hakkında yazı yazıldığında telefon açar, bilgi verirdi. Şimdi ise bilgi vermek yerine bizi mahkemeye vermekle tehdit ediyor. Neden acaba?Bu kuşkulu para hareketi koskoca başkentte bizden başka kimsenin dikkatini çekmiyor mu? Keçiörende, içinde büyük havuzu, çay bahçeleri, kafeteryaları olan hoş bir park... Adı; Gökçek Parkı. Üzerindeki onlarca tesisten biri hemen dikkati çekiyor; Çeft Kafe, Restoran... Alt katı restoran, üst katı düğün salonu... Bir ilgilinin ifadesine göre düğün salonu bu yaz 200 civarında düğüne ev sahipliği yapmış. Salon değil, adeta para basan darphane! Talihli işletmecisinin kim olduğu kesilen fişin üzerinde belirtiliyor: Türkiyenin Fransadan satın alacağı 36 Airbus uçağıyla ilgili anlaşma törenle imzalandı. Günümüzde rüşvetin bırakın belgesini, töreni bile yapılıyor... Şoförlerimiz Iraka resmen intihar seferi yapıyor. Öldürülen şoförlerin sayısı 30u aştı. Yine de binlerce şoför Iraka giriyor. Çünkü insanımızın ölümü göze alacak kadar paraya ihtiyacı var. Hükümet ise oralı değil. Irakta bir güvenli bölge saptanabilir, Türk TIRları o noktada yüklerini Irak kamyonlarına aktarabilir. Vatandaşının güvenliğini düşünen bir hükümet bu önlemi alır. Ne var ki AKP hükümeti, ABD ve işadamlarının çıkarını daha çok düşünüyor... İntihar seferi Türk kavramından bu kaçış neden? Diyelim ki Kürtler kendilerini ayırmak istiyor. Peki son yıllarda insanımızın "Ben Çerkezim", "Boşnakım", "Arnavut asıllıyım", "Kafkasyalıyım", "Gürcüyüm" diye alt kimlik vurgulaması neden?Türk adını kötüye çıkarmamızın da rolü yok mu bunda? Son yıllarda Avrupaya gönderdiğimiz en ünlü iki Türk kimdi? Mehmet Ali Ağca ile Alaattin Çakıcı değil mi? Avrupanın en fakiri kim? En çok trafik kazası yapan, en çok cinayet işleyen kim? "Türküm" derken övünülecek neyimiz kaldı? "Türk" kavramından kaçışın baş sorumlusu yoksa kendimiz miyiz? Ne dersiniz? Çuvaldızı unutma "AB ile müzakerelere "tam üyelik" şartını görmeden başlamamız söz konusu olabilir mi? Ucu açık, sonu belirsiz bir müzakere sürecinde ABye girme hayali karşılığında elde avuçta ne varsa verecek miyiz?" diye dünkü yazımızda sormuş, yapacağımız ikramlardan bazılarını (Kıbrıstan çekilmek, Ruhban Okulunu açmak, soykırımı kabullenmek gibi) sıralamıştık. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, gönderdiği mektupta, ABnin müzakere sürecinde öne süreceği kesinleşen diğer bazı talepleri sıralamış... Mesela... "Abdullah Öcalanın yeniden yargılanması" istenecek. Farklı etnik kökenden gelen vatandaşlarımızın "azınlık" olarak tanınması istenecek. "Hatay sorunu" önümüze konulacak. (Raporda "Bu sorunun (Hatay) kalıcı çözümü, Suriyenin Fırat Nehrinden daha fazla su karşılığında fiili sınırları tanıması ile gelebilir" deniyor. Egede Yunan tezlerini kabul etmemiz istenecek. * * *Sinan Aygün, mektubunu sürdürüyor:- Raporun satır aralarında dikkati çeken kimi terimler de var. Örneğin, bir yerde "Devletin bölünmez bütünlüğünü gözetmek gibi eski kısıtlamalar kaldırılmamıştır" denerek, "Devletin bölünmez bütünlüğü" eski ve sanki yürürlükten kalkmış bir kısıtlama olarak gösteriliyor.Yeni Ceza Kanunundaki "milli çıkarlara aykırılık" ifadesi eleştirilirken Türkiyenin gelecekte alacağı kararlar ve çıkartacağı yasalarda "milli çıkar"ı gözetmesinin de kabul edilmeyeceği sinyali veriliyor. Raporun satır aralarında daha pek çok şey gizli. Ne var ki rapor hâlâ Türkçeye çevrilmiş değil. Başbakan bile raporu okumadan konuşuyor. Düşünün halimizi. Ne rapormuş bu? m.asik@milliyet.com.tr Hatayda ilk ve orta dereceli okullarda Ramazan mesaisi olarak beslenme saatlerinin kaldırılıp teneffüslerin 5 dakikaya indirildiğini, derslerin sabah 06.45de başlatılıp 16:30da bitirildiğini yazmıştık. Gaziantep Eğitim-Sen Şube Başkanı Mehmet Bozgeyik, aynı uygulamanın Gaziantepte de başlatıldığını, gelen resmi yazıda "Ramazan dolayısıyla" ibaresinin bulunduğunu bildirdi.