Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Almanya, 1994 yılında verdiği araçları PKK'ya karşı kullandığımız gerekçesiyle bize silah ambargosu uygulamaya kalkışmıştı. Almanya'daki yurttaşlarımızı harekete geçirdik. Mitingler düzenlediler. Türkiye'de vatandaşlar Alman mallarına boykota kalkıştı. 5 hafta içinde yelkenleri suya indirdiler. Ambargo kalktı.Onur Bey, bu iktidarın hareketsizliğini şöyle yorumluyor:- Her ülkenin ulusal onurunu koruma refleksi vardır. Ancak bu iktidarın ümmetçilik o kadar içine işlemiş ki, katiyen bir ulusal onura dayalı tepki oluşmuyor içlerinde...AB Büyükelçileri, Ankara'da hükümet liderlerine fırça atıyor. Brüksel'deki AB zirvesinde kapılar Türkiye'ye kapatılıyor. Şamar oğlanına döndük. Neden? Çünkü dış güçler bu iktidarın koltuğunu korumak için kendileriyle iyi geçinmeyi ön plana aldığını, Türkiye'nin çıkarlarını savunmayı arka plana attığını gördüler. İktidarın tepki vermeyeceğinden emin olunca önüne gelen tokadı vuruyor. Türkiye'yi Ermeni katliamıyla suçlayan tasarı aylardır Alman Federal Meclisi'nin gündemindeydi... Hükümet etkili bir diplomasi ile Almanya üzerinde baskı kurabilir, tasarıyı gündemden düşürebilirdi. Ne var ki bu çabaya girişmedi. Türkiye'nin onurunu ve çıkarını savunmadı. CHP'li Onur Öymen anlatıyor: Deniz Baykal, "Dokunulmazlık için siyaset yapan, parlamentoya giren var" demiş. Peki, hapse girmesi gereken adamı parlamentoya gönderen seçmenimizin bunda hiç mi suçu yok?.. Prof. Nevzat Gözaydın yazıyor: "Almanya, son Ermeni kararını Türkiye'yi AB'den biraz daha uzak tutmak için almıştır. Alman Dışişleri'nin Politik Arşivi'nde "Hukuk İşleri-78588 no'lu ve Haziran 1921-Mart 1933" olarak kayıtlı Talat Paşa suikastıyla ilgili 9 kalın klasörde tarihi gerçekler yazılıdır. Bunları yayımlamak onların işine gelmiyorsa bizler niçin bu görevi üstlenmiyor, belgeleri toparlayıp önlerine koymuyoruz. Dışişlerimiz iş işten geçtikten sonra nota yayımlayacağı yerde arşiv çalışmaları yapsa daha yerinde olmaz mı? Alman arşivleri Clintonlar, 11 milyon dolarlık borçlarından kurtulup 50 milyon dolarlık servet yapmışlar! Demek orada durum bizdekinin tersi... Lider, yönetimdeyken fakir, yönetimden sonra zengin. Mektup Günel Altıntaş'tan: "Öğrenci olayları, radyo, TV ve gazetelerde "İki grup kavga etti" ya da "Öğrenciler arasında kavga çıktı" diye veriliyor. Böylece olayın nasıl ve niçin çıktığı, önce kimin kime saldırdığı öğrenilemediği (daha doğrusu sorulmadığı) için suçlu korunmuş oluyor. Toplumdaki anarşiye, haberdeki bu anarşiyle katkıda bulunuluyor. Deli mi bu çocuklar, sebepsiz yere birbirlerine saldırsınlar?" Öğrenci kavgası! Akif Kökçe arkadaşımız, sınava 1 gün kala adaylara son nasihatleri veriyor: Ders çalışmayı artık bırakın, sınav sorularını ele geçirmeye çalışın. Başarısız olmaktan korkmayın. Tam aksine başarılı olup üniversiteye girince karşılaşacağınız barınma, harç gibi sorunlardan, üniversitelerdeki satırlı kavgalardan korkun. Sınav yerini önceden görün, yakınlarında temiz yüzülecek yer varsa sınava giderken yanınıza mayo, güneş kremi almayı unutmayın. Yumuşak uçlu kurşunkalem ve kokulu silgiyi boş verin, yanınıza okunmuş kalem, okunmuş silgi alın. 4 yanlışın 1 doğruyu götürdüğünü unutmayın ve şimdiye kadar Sayısal Loto'da 6 tutturmadıysanız, rasgele işaretlemeyin. İnternetten, televizyondan, popçulardan, futboldan soru çıkmadığını fark edip kafanızı duvarlara vururken çok gürültü çıkarıp çevrenizdekileri rahatsız etmeyin. Ermeni soykırımı ile ilgili soruları tarihçilere bırakın. Sınav sırasında şekerli gıdalar tüketmeyin. Küçük kepekli sandviç, kepekli bisküvi, paket süt ve şekerpare, baklava, börek, tavuk kanattan oluşan bir piknik sepeti hazırlayıp sınav gözetmenlerine ikram edin, onlar tıkınırken siz rahatça kopyanızı çekin. Sınava gelirken bulabildiğiniz kadar gazete ve dergi alıp bunları gözetmen masasına bırakın, bakarsınız okumayı seven biri çıkar. Sınav kötü geçerse, "sınavda çıkan soruları size 11 yılda niye öğretmediklerinin" hesabını sormak için Milli Eğitim Bakanlığı'na dava açın. m.asik@milliyet.com.tr 1 gün kala...