Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Melih Aşık

Avrupalı sosyalist partilerin Selanik'te düzenlenen son toplantısında kapitalist ekonominin egemenliğinden yakınılıyor, sosyalist ekonominin hayata geçirilmesi için çareler konuşuluyordu. Derken söz sırası İsrail'e geldi. Dedi ki İsrailli delege:
- Arkadaşlar ekonominin sosyalisti, kapitalisti olmaz. Ekonomi ekonomidir. Önemli olan ekonominin felsefesini kavramaktır.
Salondan itirazlar yükselince bu defa meramını bir fıkrayla anlattı:
"İvan'ın çok güzel, çok cins bir köpeği varmış. Köpek meraklısı arkadaşı Petro, sürekli başına musallat oluyormuş, ne kadar para istersen iste ama bu köpeği bana sat, diye...İvan, sonunda dayanamamış, birgün;
- Peki be Petro demiş, köpeği sana satmaya karar verdim. Ama 1000 Ruble isterim.
1000 Ruble o zamanlar bir işçinin neredeyse bir yıllık maaşı ve Petro'nun bu kadar parayı ödemesi kesinlikle mümkün değil. Köpekten vazgeçmiş tabii...
Aradan birkaç ay geçmiş. Petro, birgün, arkadaşının köpeğini birisine sattığını duymasın mı? Hemen bulup sormuş:
- Yahu İvan, kim verdi bu kadar parayı? Nasıl oldu bu iş?
İvan, satışın nasıl olduğunu açıklamış:
- Vasili geldi, demiş, 500'er Ruble'lik iki kedisini verdi, köpeği aldı!

Can Dündar'ın önceki gece Show TV'deki "Kırk Dakika" adlı programında yayınlanan Alparslan Türkeş belgeseli, MHP liderinin ölümünden sonra yayınlanan tek dürüst programdı galiba... Türkeş'in 1950'lerdeki Amerika bağlantılarını, orada aldığı "Komünizmle mücadele" eğitimini ve bu eğitimin Türkiye'deki uygulamasını objektif şekilde sergiledi Can Dündar... Karanlık dönemlere ışık tuttu. Türkeş'le ilgili yazılarında sağa göz kırpmak için acıları hala süren karanlık dönemleri yaşanmamış farzeden "eyyamcı yazarlar korosu", umarız programı izleyip biraz mahçup olmuştur.

Süper FM adlı radyodaki "Tele - Şaka" programında sunucu Tolga Gündüz, telefonu rastgele çeviriyor... Ve karşısına çıkan vatandaşa soruyor:
- Alo, Abi iyi günler!.. Ben sabah bindiğiniz taksinin şoförüyüm!.. Çantanızı arabada unutmuşsunuz. İçinde de hayli para var... Cüzdanın içinde telefon numaranızı bulunca arayıp bildireyim, dedim...
Böyle bir telefon karşısında her normal vatandaşın,
- Bir yanlışlık var galiba... Ben takside çanta filan unutmadım,
türünde birşeyler söylemesi beklenir, değil mi?.. Fakat hayır, öyle olmuyor... Radyoya "canlı yayın konuğu" olduğundan bihaber vatandaşımız, bakınız ayaküstü ne senaryolar yazıyor:
"Yapma ya! Allah razı olsun! Vallahi şirketin parasıydı o... Aramasan işimden olurdum!.."
"Vay be, ne kadar iyisiniz! Bu devirde böyle insanlar da kaldı demek! Nerede buluşuyoruz?.."
"Sağol birader!. Ne kadar var dedin içinde?. Hadi ya!. 1000 dolar ve 1500 mark mı?. Bi dakika, bi dakika! Doğru yaa.. Arkadaşımla binmiştik arabaya; şimdi hatırladım, arkadaşımındı çanta... Sen getir, ben kendisine iletirim.."
***
Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu'nun "vatandaşların parayı sahiplenme oranı" konusundaki sorusuna programı hazırlayan Tolga Gündüz şu yanıtı veriyor:
- Yüzde 85 - 90'ı "Para benim" diyor. "Yok kardeşim!" diyen ise nadiren çıkıyor. Geçenlerde bir tanesi de, "Benim değil, ama kırışırız!" dedi...
- Sizce ne gibi bir sonuç çıkarabiliriz bu muhabbetlerden?.
- Demek ki artık havadan ve yüksek miktarda gelen parayı itirazsız buyur ediyor vatandaşlarımız. Ama program sırasında da söylüyorum; bana da "Bir çanta dolusu para var" deseler, ben de üzerine atlardım galiba...
***
Turgut Özal'ın çabaları boşa gitmemiş demek... Türk toplumu köşe dönmek için her türlü yalanı göze alan insanlar topluluğuna dönüşmüş. Ülkenin başındakiler de hırsız ve dolandırıcı olunca insanlar namuslu olmak için neden çaba göstersinler?!