- Ben 1954ü izleyen yıllarda Saint Benoit Lisesinde okudum. Biz okulda Türk, Rum, Ermeni, Musevi karışık okurduk. Sabah akşam Ermeni arkadaşlarla sohbet ederdik. Her şeyi konuşurduk. Ama o yıllarda onların ağzından hiç soykırım hatta kıyım sözcüğünü bile duymadım. Ermeni tehcirinden söz eden de olmadı. Acaba neden o yıllarda bu konular yoktu da bugün var? Raffi Hermonn sorumuza cevaben dedi ki:- Evet o yıllarda bu mevzu yoktu. Ermeni katliamı ilk kez 1965 yılında, Ermeni tehcirinin 50. yılında Sovyetler tarafından gündeme taşındı. O yıl Erivanda 1 milyona yakın Ermeni ellerinde karanfillerle yürüyerek geçmişi andı, konu uluslararası gündeme böyle taşındı.* * *Anlaşılıyor ki, Sovyetler konuyu biraz da Soğuk Savaşta ABDye ve ABD yanlısı Türkiyeye karşı silah olarak kullanmaya niyetlenmiştir. Sonraki yıllarda Ermeni diasporasının Amerikada örgütlenmesinden sonra da aynı konuyu ABD ve o ülkedeki lobiler kullanmıştır. Tabii AB de ülkeleri kullanıyor. Bu silahı başkalarının elinden almak için Ermeniler ve Ermenistanla baş başa konuşup sorunları çözebiliriz. Çözmeliyiz de... Pariste yaşayan İstanbul Ermenisi, gazeteci ve araştırmacı Raffi Hermonn, zaman zaman mektup gönderir, kimi yazılarımız üzerine düşüncesini belirtir... Geçenlerde kendisine merak etiğim bir konuyu maille sordum, dedim ki: Iraktaki parti temsilcilerine, "Türk modeli siyaset" dersleri verilecekmiş. Iraktaki trajediyi komediye dönüştürmek için iyi fikir.... Batı dünyası, diğer ülkelere demokrasi götürme iddiasını sürdürürken... Amerikalı düşünür Naom Chomsky diyor ki:- Amerika bir ülkeye gerçek demokrasinin gelmesini istemez. Çünkü gerçek demokrasi gelirse o ülkede halkın çıkarlarını koruyan lider ve kadrolar işbaşına gelir. Ülkelerini sömürtmezler. Bu da Amerikanın işine gelmez.ABD böyle düşünürken, sistemin ikizi AB farklı düşünebilir mi? Soru, Batıdan demokrasi bekleyen saf halkımızın muhakemesine sunulur... Chomskyden ders İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş açıkladı. Sivriadaya İstanbulun simgesi olarak 110 metre yüksekliğinde bir semazen heykeli yaptırılacakmış... İstanbulun trafik sorunu, kanalizasyon sorunu, derelerin ıslahı, deprem önlemleri, su sorunu çözüldü, sıra geldi sembolün inşasına. Konu ne şehircilere soruldu, ne sanatçılara, ne heykeltıraşlara, ne mimarlara, ne halka... Başkan karar verdi, oldu bitti. Taksim Atatürk anıtını çevreleyen demir parmaklıları bile onarmayı beceremeyen Belediye "büyük" oyunlarda... Sembol semazen... Aşağıdaki satırlar Çetin Yetkinin piyasaya yeni çıkan kitabı "Ben Bir Türküm"de yer alıyor... Kitaptaki yazılar birbirinden güzel... O yazılardan birini özetle aktaralım:"...Mütareke yılları... İşbirlikçi Damat Ferit Paşa, sadrazam... Hükümet, Divan-ı Harbi-i Örfiyi kurdurmuş ittihatçıları yargılamak için. Bu "sıkıyönetim" mahkemesinin başkanı "Kürt" sanı ile anılan Mustafa Nazım Paşa. Yargılanan sanıklardan biri de Ziya Gökalp... Yüklenen suç, Yeni Mecmuada yayımlanmış olan yazılarında, "Türk milliyetçiliği"ni savunarak bölücülük yapmak!Başkan soruyor:- Bu anasır-ı gayr-i müslimeyi (Müslüman olmayan unsurları) bazı guna hissiyata (değişik duygulara) düşürmez mi?Ziya Gökalp, başkana Osmanlı kavramının kapsamında nasıl Arap ve Ermeni milleti varsa, Türk milletinin de bulunduğunu anlatmaya çalışılıyor. Ama Kürt Mustafa anlamıyor ya da anlamak istemiyor ve üsteliyor:Milliyet iddiası başka. Fakat Osmanlılık birçok milletlerden teşekkül ettiği (oluştuğu) için onların beynindeki rabıtayı (aralarındaki bağı) takviye etmek icap eder. Yalnız içlerinden bir kısmını intihap edip de (seçip de) onların milliyetini meydana koymaya say etmek (çalışmak) tabiidir ki, diğer anasırın (unsurların) hatta Müslüman olan diğer unsurların da inkisar - ı kalbini mücip olmaz mı? (kalplerini kırmaya neden olmaz mı?)Aradan 85 yıl geçti. Döndük dolaştık benzer bir yere geldik. Gerçi ülkemizde henüz Kürt Mustafa Divanı yok. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Birliği bu görevi üstlenmiş durumdalar. Türküm diyecek olsanız, sizi şovenizmle suçlamaya kalkışanlar kol geziyorlar. Ama, Kürtüm, Ermeniyim demek insan haklarının gereği sayılıyor...* * * Bugüne dek Türk ile Rumu, Almanı Kürtü Fransızı ayırt etmemiş birçok eşitlikçi yurttaşımız dahi "Türk" olmaktan eziklik duymaya başladı! İlginç bir noktaya geldik... m.asik@milliyet.com.tr Ben Bir Türküm