Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bolu F Tipi Cezaevi'nde turşu yapmak isteyen mahpusların lahana ve domateslerine, amaç dışı kullanım gerekçesiyle ve 'kantinde turşu var' denilerek el konulmuş...TV sehpası veya çöp kovası olarak kullanılan pet şişeler de amaç dışı kullanım gerekçesiyle alınmış.Bolu F Tipi Cezaevi'nde çeşitli renkteki iç çamaşırlarına el konulmasının gerekçesi şuymuş:"Kırmızı, mahpusların iç çamaşırından bayrak yapması... Yeşil, asker kıyafeti rengi olması, lacivert, gardiyan kıyafetinin rengi olması, bordo ise kırmızıya yakın olması gerekçe gösterilerek yasaklanmıştır." Tabii bunlardan daha vahimi... F tiplerinde "tecrit" uygulamasının hâlâ sürmesi. Avukat Behiç Aşçı dahil, tecridin kaldırılması için mücadele verenlerin seslerinin duyulmaması. Bu böyle mi sürecek? Yarın İnsan Hakları Günü... Türkiye İnsan Hakları Vakfı, tutuklu mektupları ile avukat ifadelerine dayanarak cezaevlerinde uygulanan tuhaf yasakları derlemiş... Mesela: İki limanın Rumlara açılması kararıyla borsa yükseldi. Buna borsa değil borsapulos denir. Bilkent Üniversitesi öğrencisi okurumuz, "Erasmus programı" ile Fransa'ya gitmeye hak kazandı. Vize gerekiyor. Fransa Büyükelçiliği vize için isteklerini sıralıyor:- Babanızın üzerindeki gayrimenkuller, banka hesapları, geliri... Bunlar orijinal belgeler olacak...Öğrenci Bilkent'te yılda 9 bin dolar vererek okuyor. Erasmus da kendisine ayda 440 euro burs veriyor. Yani oradaki geçimi garanti. Bu Fransız eziyeti niye? Vazgeçtik AB'ye girmekten... Hiç değilse vizeyle girmenin onurlu şeklini sağlasak...Bu arada... Türkiye'de vatandaşların malı mülkü, parası üzerine bir araştırma yapılacak olsa en sağlam belgeler Fransız Elçiliği ve diğer büyükelçiliklerden bulunabilir. Çünkü vatandaş, en sağlam mal varlığı bilgilerini dışarı çıkamama korkusu yüzünden yabancı elçiliklere veriyor! Babanın tapusu Haber dün gazetelerde, "Ankara bir liman ve bir havaalanını Rumlara açmayı önerdi. Karşılığında Mağusa ve Ercan açılsın dedi" şeklinde yanlış yer aldı... Liman açılması iç kamuoyuna "koşullu" bir öneri gibi yansıdı. Dün ise önerilerin koşulsuz olduğu ortaya çıktı. AB Haber, Türkiye önerisini şöyle aktarıyordu:'...Türk hükümeti, bir deniz limanı ve bir havalimanını "koşulsuz" olarak açmayı öneriyor. Ancak bu adımı atarken, AB'ye "ön-koşul" değil, "beklentilerini" ifade ediyor. Bu beklentiler de, AB'nin Ercan havalimanına doğrudan uçuşlara başlaması ve Mağusa limanının AB ile ticarete açılması. Türkiye ayrıca, 2007 yılı içinde BM çerçevesine kapsamlı çözümün başarıya ulaşmasını istiyor. Eğer 2007 yılında Kıbrıs'ta çözüm konusunda ilerleme olmaz, Rumlar KKTC'ye izolasyonların kalkması konusunda olumsuz tutumlarını sürdürürse, limanların açılması kararı gözden geçirilebilir...'Görüldüğü gibi.., Türkiye'nin koşulu yok... Bir liman (muhtemelen Mersin) ve bir havaalanı (mutemelen Antalya) şartsız olarak Rum bandıralı gemi ve uçaklara açılıyor.Rumları tanıma yolunda ilk adım atılıyor... Başbakan'ın daha iki gün önce öne sürdüğü "Önce AB, Kuzey Kıbrıs'a sözlerini tutsun ve izolasyonlara son versin" şartından da vazgeçiliyor.Rumlar Ankara'nın beklentilerini dün reddetti. Zaten sevinçten şapka fırlatacakları tavizleri bile "Türk halkı kendi hükümetinden kuşkulanmasın" diye tepkiyle karşılıyorlar. AB de yapılan önerileri yetersiz buldu.Yani? Ambargonun kalkması şartından vazgeçmemiz ve iki limanı açmamız karşılığında karşı taraftan anlamlı bir jest veya taviz yok. Peki öneri ne olacak? AKP geri alacak mı?Öneri "Koşulsuz" olduğuna göre bir liman ve havaalanı kafadan açılacak demektir.Güney Kıbrıs'ı tanıma yolunda ilk adım "hiç karşılığı" atılmaktadır.Üstelik de bu adım TBMM'den, muhalefetten hatta Genelkurmay'dan gizlenmiştir.AKP dış destek olmadan ayakta duramayacağını biliyor. AB ne isterse veriyor. Kendi ülkesine karşı kumpas kuruyor. Faturası ağır olacaktır... m.asik@milliyet.com.tr Taksitli satış