Açık Pencere - Geçen hafta tezkere Meclis'ten geçtiği gün askere siyasi talimat verilmeliydi. Hangi hallerde, hangi koşullarda, hangi çerçevede bir sıcak takibe girişebileceği bildirilecekti. Asker de Dağlıca'da saldırıya uğradığı andan itibaren harekete geçecekti. PKK'yı sınır ötesinde takip edecek, mevzilerini vuracaktı. PKK askerimizi vurdu, 8 erimizi kaçırdı. Silahlı Kuvvetler, PKK'yı takip edemedi. Çünkü, hükümet yetki aldı ama askere yetki vermedi. Sıcağı sıcağına bir sınır ötesi operasyona dünya ses çıkaramazdı. İsrail iki askeri kaçırılınca Lübnan'ın altını üstüne getirmişti. Biz siyasi irade zafiyetinden oturduk kaldık.- Türk uçaklarının sınır ötesi operasyonuna ABD'nin müdahale edeceği söyleniyor...- Amerika'nın böyle bir müdahaleye kalkışması NATO'nun sonu olur. ABD böyle bir müdahaleyi göze alamaz...- Acaba Ankara Barzani ile diyalog kursa PKK'ya karşı daha etkili mücadele mümkün olur mu?- Bölgeye hâkim güç Barzani değil, ABD... Irak petrolünün yüzde 40'ı kuzeydedir. Ayrıca, ABD gelecekte Kuzey Irak'ta üslenmeye hazırlanıyor. O yüzden Kuzey Irak'ın güvenliği ve dengeleri korumak ABD için önemli... Barzani ABD'nin sadece piyonu... ABD isterse PKK'yı birkaç günde bitirir. Ama böyle bir meselesi yok...Sonuç... PKK, ABD himayesinde saldırıyor. Türkiye kan kaybediyor. İktidarın gözü ve kulağı halkın acısında değil, ABD'de... Ulusal çıkarlara göre değil, oradan gelen işaretlere göre hareket ediyor. Büyük çıkmaz burada... Başbakan Erdoğan, Dağlıca'daki çatışmayı gece yarısı haber alıyor. Ankara'ya 12 saat sonra, ertesi gün öğle vakti dönüyor... Saatler geçiyor. Olayı görüşmek için akşamın sekizi bekleniyor. Başbakan, toplantı sırasında Condoleezza Rice'ın kendisini aradığını ve bir iki gün süre istediğini söylüyor. Harekete geçmemek için alın size enfes bir mazeret. Çabalar zaten hep bu yönde: vakit kazanmak, halkı uyutmak, olayı unutturmak... Devlet vakit öldürüyor. Ne yapmalıydı? CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen anlatıyor: Bush'tan sınır ötesi operasyon için izin istenecekmiş. Hadi hayırlısı! Kız isteme geleneğinden sonra, AKP ile terörist isteme geleneği de başlıyor... Talabani diyor ki: "Türkiye'ye kedi bile teslim etmeyiz." İpi ABD'nin elinde olduğu için bu kadar rahat konuşuyor... Şehit haberleri arasında ikide bir İstiklal Marşı dinliyoruz... Askeri bandodan mı? Hayır Mehmet Aurelio'dan.. Fenerbahçeli Aurelio bozuk Türkçesiyle İstiklal Marşı'nı söylüyor. İzleyenleri güldürüyor. Benzinciye geliyor. Oradakiler de hazırolda. Komik bir tablo. Meğer ALPET'in reklamıymış...İstiklal Marşı'nın bir anlamı, bir saygınlığı vardır... Milli değerleri temsil eder. Marş ayakta söylenir. Ayakta dinlenir. Biz İstiklal Marşı'nı radyodan bile duyunca ayağa kalkıp hazır ola geçen bir milletiz. Bu şekilde dalgaya alınmasının, reklam müziği yapılmasının alemi var mı? Aurelio marşı... AKP iktidarı PKK terörünü durdurabilir mi? Dün gelen elektronik posta mesajları bu soruya ittifakla "hayır" yanıtı veriyordu...Neden? Bir derleme yaparsak:- AKP'nin AB ve ABD'ye bağımlı politikaları buna engeldir.- AKP yetkilileri terörün ikinci ayağı ve desteği olan Talabani ve Barzani'nin ABD'den aldığı destekten çekinmekte, bu ikiliye karşı cesur davramamaktadır.- AKP seçimde ABD ve Barzani desteği aldı. Güneydoğu oyları o destekle sağlandı. AKP Kürt oylarını kaybetmekten korkmaktadır.- AKP içinde önemli kişiler terör gibi çok önemli bir nedenle de olsa TSK'nın başarısını ve güçlenmesini istememektedir...- ABD ve Irak'ın nefes borusunu tıkamak Türkiye'nin elindedir. Ancak AKP ve Erdoğan: İncirlik'te ABD silahlı kuvvetlerinin hareketlerini kısıtlama,Mersin Serbest Bölgesi'nden Kuzey'Irak'a mal akışını önleme,Kuzey Irak'a verilen elektriği kesme,Habur Sınır Kapısı'nı kapatma gibi önemli tedbirleri alamayacaktır. O yüzden bu iktidarın terörü önleme şansı kalmamaktadır. Terör önümüzdeki dönemde şehirlere taşınabilir. Devlet yine aciz kalabilir. Alınacak temel önlem terör örgütünün beyin takımını, yönetim kademesini dağıtmaktır. Kararsız politikalarla bu da mümkün değildir...f Bir yığın neden... Seçimde olsun, referandumda olsun her oy kullanan kişinin parmağı boyanıyor. Ancak referandumda Başbakan Erdoğan'ın parmağı boyanmamış. Bir benzer olay... Avukat Ertan Ertınaz da önceki gün referandum sandığında oyunu kullandıktan sonra parmağını boyatmak istemiyor. Hukuki işlem yapılmasını talep ediyor. Sonrasını şöyle anlatıyor:- Derhal eşim ve benim hakkımda tutanak tutuldu. Kapıdan çıkarken özel güvenlik tarafından geri çevrildik. Polis çağrıldı. Ekip otosu geldi. Savcıyla temas kuruldu. Savcı bizim adliyeye getirilmemizi istedi... Neredeyse asacaklardı yani! m.asik@milliyet.com.tr Parmak boyası...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025