Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta Gazze panelini terketmesi, yabancılar karşısında ezilmeyen hatta gereğinde tepki koyan bir Başbakan özleyen halkımızda olumlu duygular yarattı.
Evet panel moderatörü (yöneticisi) saygısızdı. Ancak gösterilen öfke ölçülü müydü?
CHP'li Onur Öymen soruyor:
- Sayın Başbakan aynı öfkeyi neden Irak'ta askerimizin başına çuval geçirildiğinde göstermedi. Irak'ta yüz binlerce masum öldürüldü. Halen Afganistan'da kadın çoluk çocuk yüzlerce insan, yüzlerce müslüman öldürülüyor. Sayın Başbakan'ın neden hiç sesi çıkmıyor?
Bu çifte standardın iki sebebi olabilir... Birincisi iç siyasete yönelik gösteri ihtiyacı... İkincisi Başbakan'ın Hamas'a özel ilgisi...
Peki nedendir bu sempati?
Onur Öymen, bu soruya yanıt olarak, Hamas'ın "Bir din devleti kuracağız" ve "AKP'yi kendimize örnek aldık", mesajlarına dikkati çekiyor...
Uluslararası terör listesinde Hamas 10. PKK 17. sırada yer alıyor...
Başbakan "Şiddet, nereden gelirse gelsin kınıyoruz" şeklinde bir cümle sarfetseydi Şimon Perez'e söyleyecek söz bırakmayabilirdi. Perez'in "İstanbul'a bomba düşse ne yapardınız?" sorusunun yanıtı da "Biz de PKK terörüne karşı savaşıyoruz ama çoluk çocuğu öldürmüyoruz" olabilirdi...
İsrail'in Gazze'de bir vahşet yarattığına kuşku yok. Filistinlileri savunmak bir insani görevdir. Ancak Başbakan'ın söylemi insani ölçüleri aşıyor, bir Hamas müdafaasına dönüşüyor. Böyle bir siyaset Türkiye'yi bölgede yalnızlığa götürür. Nitekim öyle oluyor...
Düzce’den haber
Düzce Üniversitesi’nde belli yöndeki kadrolaşma yakınmalara yol açıyor... Van ve Diyarbakır’dan belli cemaatlere mensup akademisyenler üniversiteye toplanıyor. Buna karşılık, bir yıl önce sınavı kazanarak doçentliğe hak kazanan dört öğretim üyesi için YÖK’ten henüz kadro istemi bile yapılmadı. Bu öğretim üyelerinin ortak yanları “Türbana Hayır” bildirisine imza atmış olmaları. Bir öğretim üyesi diyor ki:
- Yapılan usulsüz işlem ve atamalarla cumhuriyetçi öğretim üyelerine “Gidin!” mesajı veriliyor, tacizler devam ediyor.
Huzursuz ortamdan bunalan 11 öğretim üyesi ayrıldı şimdiye dek, ikisi de ayrılmak üzere.
Öğretim üyesi okurumuz devam ediyor:
- Bu olumsuzluklardan sorumlu Rektör Prof. Funda Sivrikaya, bazı çevrelerde “üniversitede gericilerle savaştığını” söylüyor, kendisini Atatürkçü ve laiklikten yana “çağdaş” bir yönetici olarak sunuyor... Bizim kendisinden beklediğimiz tek şey, bilime ve bilim insanına saygı göstermesi... Üniversiteyi dine ve siyasete alet etmemesi...
2-B ne götürüyor
Orman vasfını yitirmiş alanların satışını öngören 2 - B yasası, ilk ortaya atıldığı 2004 yılında büyük tartışmalara yol açmış, kamuoyu baskısı sonucu rafa kaldırılmıştı. Bu defa, Ergenekon ve benzeri konular öne çıkınca kamuoyunda yankılanmadan TBMM’den geçti.
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, yasanın getirdiği ve götürdüklerini irdeleyen bir açıklama yaptı. Yasanın en önemli bölümünü şöyle özetledi:
“Orman vasfını yitirmiş tanımına giren bu araziler son kullanıcıya satılırken hem mevcut yapılaşmaya vize çıkmış olacak hem de satıştan sonraki aşamada herhangi bir yapılaşma sınırı olmayacak...”
Yasa böylece 2 - B arazisi sahiplerinin kazancını azamiye çıkarıyor; hem mevcut yapılara imar affı, hem arazi üzerine sınırsız imar yetkisi...
2 - B alanları, Türkiye yüzölçümünün % 26’sını (201.992.96 km2) oluşturan ormanların % 2.3’ü, yani 4 milyon 374 bin dönümlük bir alanı oluşturuyor. Bu rakam İstanbul büyüklüğünde bir alana denk geliyor.
İstanbul’un % 3’ü orman dışına çıkarılmış 2 - B alanlarından oluşuyor. Bu durumda İstanbul’da yaklaşık 163 bin dönümlük bir alan sınırsız yapılaşmaya açılarak, büyük bir ağaç kıyımının da önü açılıyor...
Koç’ların tosu...
CHP Bursa Belediye Başkan adayı Sena Kaleli, bilindiği gibi, yıllarca Kamil Koç firmasını yönetti. Kamil Koç’un torunu olan Sena Kaleli, önceki gün Kanal 1’deydi. Özlem Gürses’le Bir Bakış adlı programın çekimlerine katıldı. Çekim öncesi sohbette kimi anılarını aktardı. Ünlü yıldız Neriman Köksal bir gün Vehbi Koç’la sohbet ederken, “Biliyorum, siz Kamil Koç otobüslerinin sahibisiniz” demiş. Vehbi Bey, bu tür benzetmelerden sıkılmış olacak. Kamil Koç’a 1950’lerde bir gün: “Size 3 milyon vereyim, soyadınızdan vazgeçin” demiş. Kamil Koç da “Ben size 3 milyon vereyim, siz vazgeçin” karşılığını vermiş... Anlaşamamışlar!
AB’li Lagendijk, Türkiye’ye “pasif laiklik ” önermiş. Biraz daha beklesin... AKP iktidarında laiklerin
tamamen pasifleştirilmesine az kaldı...
Haldun Ertem
Erdoğan, Peres için “Suçlu olduğu için bağırıyor, suçlu olmasa hiç sesini yükseltir mi?” dedi.
Bizde mikrofonların neden sonuna kadar açıldığı anlaşıldı.
Metin Yaykınlıoğlu
* Başbakan Davos’ta yaptığı konuşmada, “Tevrat’ın 6. maddesi” diye bir şey icat etti. Tevrat’ın maddesi diye bir şey yoktur. Kastettiği “10 emir”in 6. maddesi olsa gerektir...
Ezel Kara