Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Aynı ölçüsüzlüğü Gümrük Birliğine girdiğimizde de yapmıştık. Zamanın Başbakanı Tansu Çiller, tıpkı bugün Erdoğanın yaptığı gibi Ankaraya büyük konvoy eşliğinde girmişti. Olayı böylesine abartmak, en başta dışarıdaki itibarımızı zedeler. Müzakereler başladığında da ABnin bize vermeyi düşündüğü tavizleri vermemesine yol açar. Siz zaten 17 Aralıkta bize karşı büyük zafer kazandınız, daha ne istiyorsunuz, derler. Kıbrıs Rum halkı, bu gösterileri ele alarak Papadopoulosun Brükselden kayıpla çıktığını düşünür, onu daha sert ve uzlaşmaz olmaya sevk eder. Biz artık her halimiz ve tavrımızla Avrupalı olmaya soyunduk. Başbakanın tarih alarak dönmesine böylesine sevinç gösteriler yapmak Avrupalı bir yaklaşım olabilir mi? Medyamıza zafer naraları attıran, Recep Tayyip Erdoğanı "Brüksel Kahramanı!" yaptıran şey, sadece ABden müzakere tarihi almış olmamız. Ama alaturkalık genlerimize o denli işlemiş ki, neredeyse bunu bile (ne karşılığı olduğuna da bakmaksızın) resmi bayram ilan edeceğiz. Aynen görmemişin oğlu hikâyesi... Prof. Yüksel İnan olayı bu kadar abartmamızın ileride karşımıza çıkaracağı kimi olumsuzlukları şöyle anlatıyor. AB, Türkiyeyle müzakereye Ekim 2005de başlamayı kararlaştırmış! Müzakereye başlamayı 6 ay geciktirmeyi bile kâr sayıyorlar. Arif Ayhan Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü 300e yakın mühendis, mimar ve teknisyen almak için internette ilan yayımlıyor. Müracaat için, yangından mal kaçırır gibi, sadece üç gün süre veriyor. Devlet her yıl ücret karşılığı Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) düzenliyor, bilgi testi yapıyor. Ne var ki, Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları, KPSS şartı koşmuyor. Sadece mülakatla eleman almaya kalkıyor. KPSSden geçememiş yandaşları işe almaya hevesleniyor. Sonra ne mi oluyor? Tabii ki tepkiler isyana dönüşüyor. Sınav iptal... Yakışır mı bunlar ciddi bir yönetime? Sınav iptal... Üniversiteler açılalı 3 ay oluyor. Başbakanlık burslarının üçüncüsünün ödenmesi gerekirdi. Hâlâ tek kuruş ödenmedi. Başbakanlık, öğrencilere verdiği üç kuruşluk sözü tutmazsa, kim tutar? Dünyanın ünlü üniversitelerinin kütüphanelerine ulaşmanız pek olası değildir. Hele bu kütüphanelerdeki nadide kitapları elinize alıp okumanız hiç mi hiç mümkün değildir. Ama artık bu imkân ayağınıza geliyor. Oxford Üniversitesinin ünlü Bodleian kütüphanesindeki en nadide eseri evinizde okuma imkânına kavuşuyorsunuz. Yakında Oxford Üniversitesindeki 1 milyon kitap taranarak internete alınıyor. Google motoruyla bu kitapla-ra ulaşmanız ve okumanız imkân dahiline giriyor. Stanford ve Michigan üniversitelerinin kütüphaneleri de sırada...Dünya bir başka dünya oluyor... Oxford Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Tayyip Erdoğanı şölenle karşıladı. Çok iyi... Bu tip şeyler de olmasa, millet eğlenecek bir şey bulamayacak... Haldun Ertem ABD Başkanı Bush, son NATO zirvesinde, Dolmabahçe Sarayında verilen yemekte bir ara Tayyip Erdoğana dönmüş ve:Bu harika mekânı kullanmalısınız, demiş, Erdoğanın bu öneriye yanıtı kahkahayla gülmek olmuştu.TBMM Başkanlık Divanı geçen hafta içinde yaptığı toplantıda Dolmabahçe Sarayının bitişiğindeki 33 odası, 2 orta ve 2 yan salonu olan Musahiban Dairesinin Başbakan Erdoğana tahsis edilmesini kararlaştırdı. İş kaldı padişahlık, pardon "Başkanlık" sorununu halletmeye... Saraya taşınıyoruz "Tutun ellerimle birbirinizi İçin dudaklarımdan sevgiyi Buyurun alın Kalmasın en küçük parçam bile Boşa gitmesin sizler için yaşadığım." Aziz Nesinin bu akşam Ahırkapı Armada Otelinde 89. yaş günü kutlanıyor. Siz de davetlisiniz. Kimilerimiz ABden müzakere tarihi değil, sanki tam üyelik tarihi almışçasına bayram yaparken... Kimilerimiz de toplumun ayağının yere basması için çırpınıyor. CHP Milletvekili Onur Öymen, ortaya çıkan tabloyu şöyle irdeliyor:Evet, Türkiyeye bir tarih verilmiştir. 3 Ekim tarihinde müzakerelerin başlayacağı söylenmiştir. Fakat bu öyle koşullara bağlanmıştır ki, sonucun gerçekten tam üyelik olacağı son derece kuşkulu hale gelmiştir.Alınan kararda ucu açık müzakere deniliyor. Bunu başkalarına söylemediler. Metinde bu müzakerelerin sonunda başka bir çözüm olabileceğine dair bir ifade var ayrıca... Bunu da başka ülkelere söylemediler. Hedefin tam üyelik olduğunu ama tam üyeliğin garanti olmadığını açık açık söylüyorlar.Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Chirac açıkladı. Türkiye beklenen bütün tavizleri verse ve sonunda üyelik anlaşmasını imzalasa bile Fransız halkı evet oyu vermezse üye olamayacaksınız. Avusturya Başbakanı aynı yönde karar açıkladı. Yarın pekâlâ başka ülkeler de referandum yoluna gidebilirler... Bu referandum olayı bizden başka hiçbir ülkeye uygulanmamıştır. Düşündürücü olan budur. Sayın Dışişleri Bakanı daha üç gün önce kürsüden açık bir şekilde, Güney Kıbrısın dolaylı veya doğrudan tanınması söz konusu değil demişti. Sözünü tutmadı. Brükselde dolaylı tanıma gerçekleşti. Bu durumda Londra ve Zürih anlaşmalarını ortadan kaldırıyorsunuz. Peki Kıbrıslı Türkler ne olacak? Şimdi onları tanımaktan vazgeçeceksiniz. Çünkü o topraklar üzerinde egemenlik hakkı olan başka bir hükümeti tanımışsınız. Yarın askerlerinizi hatta Türkiyeden giderek oraya yerleşenleri geri çekecek, Türkleri Rumların insafına terk edeceksiniz. Karşılığında ne alacağınızı ise siz dahil hiç kimse bilmiyor. Bir devlet böyle bir anlaşmaya imza atar mı? Ayağımızı yere basalım... Rumlara, Yunanlılara, Ermenistana isteklerini durup dururken verseydik halk ayağa kalkardı. ABye gireceğiz uyutmacası bu yolda harika bir kılıf oldu... m.asik@milliyet.com.tr Prof. Erol Manisalı