Açık Pencere Bütün bunlar güzel hoş... Ne var ki görüntüdeki bu fark amaca yansımıyor. Erdoğan, Arınç, Gül hepsi aynı yolun yolcularıdır... 26 Mayıs 2005 tarihinde bu sütunda Amerikalı akıl hocası Huntington'un görüşleri yayımlandı. İslamın liderliğini Türkiye'ye yakıştıran Huntington engel olarak şunları sayıyor:- Atatürk'ün ilkeleri, Türkiye'yi modern laik Batılı bir ülke olarak tanımlıyor. Bu öğretilerin üzerinde biraz düşünülmesi, değiştirilip düzeltilmesi zamanı muhakkak ki gelmiştir. Fuller, Henze gibi akıl hocaları da yıllardır aynı şeyleri söyler... Türkiye Atatürk ve laikliği bir kenara bırakmalı, İslam dünyasına lider olmalıdır."Ilımlı İslam" adı verilen bu model gerçekten Türkiye'yi lider ülke yapar mı? O ağızlara bir parmak bal çalmadır. Ilımlı İslam, "Batı'ya piyonluk yapacak bir dinci devlet"e verilen addır... Abdullah Gül Amerikan politikalarına sıkı sıkıya uyum sağlayan bir Dışişleri Bakanı'ydı...Ne demişti son ABD gezisinden dönüşteki şaşırtıcı demecinde:- Amerika'nın Irak'taki başarısı bizim başarımızdır...Cumhuriyet ilkelerini terk etmiş, Batı'nın her istediğini yapan, ABD destekli bir İslam devleti modeli... TC bu doğrultuda yapılanıyor şimdi... Sezer'den dönen yasalar ve atamalar artık dönmeyecektir. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in, "Cumhuriyeti daha Müslüman bir yapıya devretme" formülü hayata geçirilebilecektir. Türkiye çok ilginç bir döneme giriyor... Ha Erdoğan cumhurbaşkanı olmuş, ha Abdullah Gül, demek mümkün değil tabii... Abdullah Gül, Erdoğan'dan farklı olarak... Barışık karakterli bir kişi... Karşı tarafı itmiyor. Sinirlendirmiyor. Diyalog kurmakta başarılı... Sık sık gaf yapmıyor. Sorunları kavgayla değil barışla çözmeye çalışıyor. Bu tavrıyla kamuoyunun da sempatisini alıyor. Bülent Arınç, "Gül ülkemizin özlediği bir cumhurbaşkanı" demiş. Öncekileri özletecek bir cumhurbaşkanı olmasın da Fransa'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda katılım yüzde 85 gibi rekor düzeyde oldu... Katılımın yüksek olması için küçük sempatik teşvikler yapıldı... Örneğin küçük bir dağ kayak merkezi, seçmen kartında oy kullandığına dair damgayla gelenlere 24 saat sadece 1 euro'ya kayak yaptıracağını açıkladı... Mabeuge isimli kasabada ise sinemalar oy kullandığını gösteren damgayla gelenlere bileti yüzde 50 indirimle sattılar... Seçime katılımı artırmak için böyle ufak tefek teşvikler iyi oluyor. Bizde de neden olmasın? Oy kullanma teşviki Bizim Anayasamıza göre başbakanı cumhurbaşkanı atar... Ama bu defa cumhurbaşkanını başbakan atadı... Bu ucubenin adı da yine demokrasi... Bir grup üniversite öğrencisiyle sohbet ediyoruz... İstanbul'da bir fakültede Sosyal Bilgiler okuyorlar... İlköğretim okullarının 6, 7 ve 8. sınıfında görev yapacaklar... Hocalarından memnunlar mı?- Hocalarımızın yarısı belli bir görüşe mensup... Örneğin biri Çanakkale'yi anlatıyor, tek bir kez Atatürk'ün adı geçmiyor. Bu hocaların sınavlarında bol bol Osmanlı ve din övgüsü yaparsak notlar iyi geliyor. Eğer gerçekçi yanıtlar verirsek kırık alıyoruz. O yüzden biz de onları istediği gibi cevap yazıp kısa yoldan sınıf geçmeye bakıyoruz...Sınıfın en az yarısı da o hocalarla aynı görüşteymiş. Çünkü belli yurtlarda kalıyorlarmış...Peki okul bitince hemen öğretmenliğe başlıyorlar mı? Ne gezer... Okulu en iyi dereceyle de bitirseler KPSS'ye girip iyi not almak zorundalarmış. Biri anlatıyor:- Geçen yıl bizimle aynı dalda okuyan 13 bin mezun KPSS'ye girdi. Sadece 269 kişi öğretmenliğe alındı...İş veremeyecekseniz bu kadar çocuğa neden öğretmenlik okutuyorsunuz? Neden onları meslek okullarına yöneltmiyorsunuz? Ya da başka çözüm geliştirmiyorsunuz? Milli Eğitim bu ülkede milli eziyet midir? Milli eziyet CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'e, Abdullah Gül'ü Dışişleri Bakanı olarak başarılı bulup bulmadığını soruyoruz. Yanıt:- En büyük başarısı görevden ayrılması olacaktır...Onur Öymen, Abdullah Gül'ün ısrarlı laiklik karşıtı tavrına ilişkin iki örnek veriyor:- İki yıl önce Meclis'te Irak'la ilgili bildiri yayımlayacaktık. Laiklik sözcüğü yüzünden tartışma çıktı. Ben Sayın Gül'e "Halkı Müslüman olan bir ülkede laiklik olmazsa demokrasi olabilir mi?" diye sordum. "Olabilir" dedi. O yüzden laiklik sözünü bildiriye koyamadık. Bildiri yayımlanmadı. Bir Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısında bazı Avrupalı milletvekilleri "Türkiye'de Hıristiyanların yeterince din özgürlüğü yoktur" demişti. Sayın Gül kalkıp "Türkiye'de Müslümanların da din özgürlüğü yoktur" demez mi? Şimdi bu zihniyetteki bir insan Türkiye'nin cumhurbaşkanı olacak. Olacak iş değildir bu. m.asik@milliyet.com.tr CHP'li gözüyle...