Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Kürt'üyle, Laz'ıyla, Abhaza'sıyla, Çerkez'iyle hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bizim üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır." Deniz Baykal, Başbakan'ı bu tanımla ilgili uyarıyor:- Bu kafayla gidersek Yugoslavya oluruz, parçalara bölünürüz...Şu sözler de Erdoğan'ın:- Gazetenin bir tanesi yazmış: Türkiye, Türklerin diye. Ahlaksız bu, hayâsız... Bunu derseniz, Türkiye'yi 30'a bölersiniz. Çünkü Türkiye'de sadece Türkler yaşamıyor: Türkiye'de Kürt'ü de var, Laz'ı, Çerkez'i de var. Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür diyor. Olmaz böyle şey...Erdoğan, Başbakan olarak gittiği Gürcistan'da konuşuyor:"Ben de 'Gürcü'yüm. Ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir." Ezcümle... Erdoğan, "Türk" sözcüğünü bir ırkın adı olarak kabulleniyor. "Ben Türk'üm" deyimini asla kullanmadığı gibi Türk olmayı açıkça ve sürekli olarak Çerkez, Laz, Kürt gibi alt kimlik olarak sayıyor.Oysa Anayasa'nın 66. maddesi açık ve aynen şöyle:"Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür..."Türklük bir ırkın adı değil, milletin genel adıdır. Anayasa'nın 2 ve 3. maddeleri de Türkiye'de yaşayan farklı kökende tüm insanları "Türk milleti" olarak adlandırıyor. Deniz Baykal diyor ki:- Eğer hepimiz sadece alt kimlikler sahibiysek, milli kimliğimiz yoksa, o zaman çokuluslu bir toplumuz demektir...Erdoğan, önceki konuşmalarından birinde şöyle diyor:"Bir mozaik oluşturacağız. Bu mozaikte 30'u aşkın etnik topluluk olacak..." Mozaiğin çimentosu olan "Türk" kimliğini ortadan kaldırırsak mozaik dağılır. Baykal, onu söylemek istiyor. Sonuçta... Başbakan'ın bu kimlik tanımını değiştirmesi gerekiyor.... Aksi takdirde "Hedefleri Anadolu Federe İslam Devleti" gibi yakıştırmalar ciddiyet kazanacak... Bir kimlik tartışmasıdır gidiyor... Başbakan Erdoğan, Şemdinli dahil tüm konuşmalarında aynı tanımı yapıyor: "Mortgage"a Türkçe isim aranıyormuş: Öneri: Vatandaşı ev sahibi yapacağına göre "evlendirme" diyebiliriz... Adamın biri ayakkabıcıya gitmiş... 41 numara ayakkabı istemiş... Ayakkabıcı, deneme sırasında başka bir şey fark etmiş:- Fakat sizin ayağınız 43 numara, bayım...- Olsun, demiş adam, ben 41 numara giyiyorum.- Allah Allah.. Peki sebebini sorabilir miyim?- Çünkü, şu anda işsizim. Karım evden kaçtı. Etrafımda neye baksam olumsuz gidiyor. O yüzden 2 numara küçük ayakkabı giyiyorum. Akşam ayakkabılarımı çıkardığımda öyle ferahlıyor, öyle mutlu oluyorum ki anlatamam. Tek mutluluğum da bu... O yüzden lütfen 41 numara verin... Mutluluk yolları... Sevgili Aydın Boysan, son kitabı, "Merak Uyanınca"da bizi gülümsetiyor, neşelendiriyor ama bildiklerini aktarmayı da ihmal etmiyor...Örneğin, şu duyulduğunda ürküntü veren "tımarhane" sözcüğü... Acaba nereden gelir? Aydın Ağabey anlatıyor:...Sözcüğün aslı "Bimar hane"dir. Bimar hasta demektir. Bimar hane ise hastane demektir o kadar... Sözcüğü evirip çevirip çarpıtıp tımarhaneye dönüştürmüşüz ne yazık ki...* * *Tevfik Fikret'in Han - i Yağma şiirini Sait Maden bugünlere uyarlamış. Hayli başarılı bu uyarlamayı da Boysan'ın kitabında okuyoruz:Verir zavallı memleket, verir bütün hayaliniVücudunu, hayatını, ümidini, ayaliniZeminini, semasını, cenubunu, şimaliniHemen satın düşünmeyin haramını helaliniBu milletin malı deniz, yemezseniz domuzsunuzKalın bir ense, şiş göbek, ne muhteşem olursunuz* * *Satın efendiler satın, bütün bu memleket sizinHaraç mezat satın hemen, gerekmiyor izin mizin... Merak Uyanınca Meslektaşımız Kerim Evren, "Medyada Dil Yanlışları" adlı kitabında bizlerin günlük yazılarda yaptığı yanlışları ele alıyor... Alfa Yayınları'ndan çıkan kitaptan birkaç örnek:Deneyimli bir gazetecinin köşe yazılarından birinin başlığı:"Denktaş maçta ikna oldu."Oysa insan ikna olmaz, kani olur. Yazar, ancak "Denktaş maçta ikna olundu" ya da "...ikna edildi" diyebilirdi.Bir başka başlık:"Cinsel tacizle suçlanan halter antrenörü, kefaletle tahliye oldu."Günümüz Türkçesiyle "...serbest bırakıldı" demek yerine Osmanlıca kullanılacaksa yüklemin doğrusu, "...tahliye olundu" ya da "tahliye edildi."İletmek - bildirmekBir gazeteci, bir siyasal partinin liderine soruyor:"Kemal Derviş, baş başa görüşmenizde kararını size iletti mi?""İletmek" eyleminin anlamı şudur:Götürmek, ulaştırmak, nakletmek.Eğer iletilmesi söz konusu olan bir görüşse insan ancak bir başkasına ait görüsü iletebilir.Kendi görüşünü ise "bildirir" ya da "söyler".Taksilerden genelde "Ticari taksi" diye söz ediliyor. Taksi, ücret karşılığı yolcu taşınan otomobil, anlamına gelir. "Ticari..." demek gereksiz. m.asik@milliyet.com.tr Medya