Uygar Danimarka, hiçbir hukuki ve insani gerekçesi bulunmayan bir savaşta katillerin yanında yer aldı. Neden? Çünkü ABD karşısında özgür karar alma gücüne sahip değil de ondan...Acaba Hz. Muhammed'i terörist gösteren karikatürler yayımlayan Jyllands Posten gazetesi, çağın en büyük teröristi George Bush'u terörist gösteren karikatür yayımlayabilir mi?O kadar ifade özgürlüğüne sahip mi?!Eğer Danimarka basını ABD terörizmine karşı etkili yayın yapsa Danimarka halkı bu insanlık dışı işgali destekler miydi?Danimarka gazetesinin yaptığı bir fikir özgürlüğü testi değil, Müslüman dünyanın maneviyatına saldırma denemesidir. Ortadoğu işgalcilerine dolaylı destek operasyonu... Bırakalım hikâyeyi. Karikatür savaşının baş kahramanı Danimarka, ABD'ye Irak savaşında asker desteği veren birkaç Avrupa ülkesinden biri. Kendi nüfusuna göre Irak'a gönderdiği asker sayısı (500) açısından ikinci devlet. Danimarkalı aydınlar, Başbakan Rasmussen ve sağ partileri, katliama dönüşen bu hukuksuz savaşa destek verdikleri için eleştiriyorlar. Ne var ki Danimarka halkının beyni yıkanmış... Şu sırada yüzde 43'e düşmekle birlikte kamuoyu yoklamalarında savaşa asker gönderilmesini destekleyenlerin oranı geçen yıla kadar yüzde 50'nin üzerinde bulunuyordu. Soru: "Şu Çılgın Türkler" kitabı Kurtuluş Savaşı dönemini anlatıyor. 1980 yılından sonrasını anlatan bir kitap yazılsa adı ne olur? Yanıt: Şu Yılgın Türkler... Tayyip Erdoğan mal varlığını açıklamakta neden bu kadar gecikti? Önce "Yasak, açıklayamam", bilahara "Zaten açıklandı", nihayette "Lanet olsun, açıklıyorum işte" laflarıyla milyonlarca züğürdün çenesini günlerce neden bu kadar yordu? Buyurun arkadaşımız Fahrettin Fidan'ın bu konudaki tahminlerine:1) "Aman, en küçük bir şeyi bile beyan etmeyi unutmayayım, yoksa hem muhalefetin diline sakız hem de milletime karşı fena halde mahcup olurum" diye aşırı ölçüde titizlendiği... Evin köşesinde bucağında, elbise ceplerinde maaile yapılan para, döviz, altın, mücevher, tapu vs. araması uzun sürdüğü için.2) "Koskoca Başbakanım, bir kedim bile yok"... Pardon "Koskoca Başbakanım, bir evim bile yok, vatandaş bu durumumu öğrenirse, karizmamız fena halde çizilir" diye kuşkuya kapıldığı için. 3) Tapudaki bazı devir işlemleri zaman aldığı için. Neden geciktik? Süleyman Demirel, "AB'ye girmek için Kıbrıs'ı feda etmeye gerek yoktu" demiş. Bunu Kıbrıs feda edilirken, mesela ek protokol imzalanırken neden söylemedi? Durumu yeni mi kavradı? Yoksa Kıbrıs'ı elimizden almak isteyenlerle kötü olmak mı istemedi? Azgelişmiş ülkelerde siyasetçinin... Gelişmiş ülkelerde ise vatandaşın mal varlığı önemlidir... İsviçre maçında çıkan olaylar nedeniyle FIFA'nın verdiği ceza belki biraz ağır kaçtı ama aklımızı başımıza almamız için böyle bir musibet galiba gerekiyordu. Konuk takımı daha uçağın kapısında "Cehenneme hoş geldiniz" pankartıyla karşılamalar, yumurta yağmuruna tutmalar, maç bitiminde tekmelerle kovalamalar. Hem İsviçre'deki hem Türkiye'deki maçı izleyen bir milletvekili dostumuz dün anlattı:"İsviçre'deki maçta, İstiklal Marşı'mızın yuhalanması dışında hiçbir olumsuzluk yaşamadık. Türkiye'ye dönerken uçakta hemen arkamda dönemin Federasyon Başkan Vekili Hasan Doğan ile Milli Takımlar Sorumlusu Davut Dişli oturuyordu. Yol boyunca İsviçrelilere küfredip durdular ve Türkiye'de neler yapacaklarını konuştular..." Ankara büromuzdan Cemal Ersen'in dünkü haberinden de öğreniyoruz ki, maçtan önce İstanbul'daki büyük otellerden birinde Hasan Doğan, Davut Dişli, Fatih Terim ile üst düzey bazı emniyet görevlileri toplantı yapmışlar. Bu toplantıda alınan "kararlar" FIFA Disiplin Kurulu tarafından tüm olayların Federasyon'ca organize edildiği sonucuna varılmasına yol açmış. Ceza da bu yüzden ağır olmuş.FIFA'dan önce harekete geçebilir, olayla ilgili soruşturma açıp suçlu bulunan yönetici ve futbolcuları cezalandırabilirdik. O takdirde alacağımız cezayı biraz olsun hafifletebilirdik... O basireti de gösteremedik. Magandalık Her kar yağışında bazı özel üniversiteler niye hemen tatil ilan ediyor? Reklamın iyisi kötüsü olmaz diye... m.asik@milliyet.com.tr