Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Burası Tahran değil, Samsun"Samsunda 9 kişilik motorize zabıta ekibi sahilde birbirine sarılarak sohbet eden sevgilileri "uygun" davranmaları için uyarıyor... Fotoğraflarda motorlu zabıtalar ve onlardan kaçan sevgililer görülüyor...Samsun Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, yaptığı açıklamada olayı basının düzenlediği "mizansen" olarak niteliyor... Belediye Başkanına göre gazeteciler okuldan kaçan öğrencileri haber yapmak istiyor, zabıtadan bu konuda yardım istiyor, ortaya çıkan görüntüleri de ahlak operasyonu diye yansıtıyor... Samsunun Manşet gazetesi yazarı Erdem Erol, bize gazetesinin geçen haziran ayında verdiği bir haberi ve kendi köşe yazısını göndermiş..18 Haziran 2004 tarihli Manşet gazetesinde aynen şu satırlar okunuyor:"Büyükşehir Belediyesi Zabıta ve Güvenlik ekipleri geçen hafta içinde sahilde denetime çıktı. Sahil kenarında oturan gençleri uygunsuz oturdukları iddiasıyla uyaran ve hatta oturdukları yerlerden kaldıran zabıtanın çalışmaları bununla da kalmadı. Zabıta önceki gün de parklarda fuhuş avına çıktı..."Geçen haziran ayında aynı uygulama yapılmış. Gazeteler haberi duyurmuş.Acaba o da mı mizansendi? Başbakan Erdoğanın Brüksele gittiği, Avrupada Türkiye ile ilgili kuşkuların doruğa çıktığı gün gazetelerin birinci sayfalarında Samsundan gelen haber patlıyor... Milliyetin manşeti şöyle: Almanyanın Die Welt gazetesi sormuş: "Erdoğan reformcu mu yoksa kuzu postuna bürünmüş kurt mu?" Bilsek söyleriz valla... Haldun Ertem Hollanda Televizyonu ikinci kanalında Bodrum Gündoğandaki "Otel Tropikano" konu ediliyor. Hollandadan bu otele giden turistlerin yüzde 95i hastalanıyormuş... Kameralar gizli çekim yapıyor. Görülüyor ki, otelin atıkları yüzülen yerin 20 metre ötesine dökülmekte. Otelde 24 saat doktor var deniyor ama arandığında sadece İngilizce bilen bir hemşire bulunuyor. Otel yetkilisi virüsü Hollandalıların getirdiğini iddia ediyor. İstediğiniz kadar reklam harcaması yapın, turist gelsin diye uğraşın. Eğer turistik tesisleri kontrol etmezseniz bir tek kötü örnek binlerce turisti kaçırtır. İşte örneği yukarıda... Otel Tropikano CHP Milletvekli Onur Öymen dün İtalyan parlamentosunda bir dizi toplantı ve görüşme yaptı; telefonda izlenimlerini anlattı:- İtalyanlar üyeliğimizi destekliyor ama hükümetin su yüzüne çıkan İslami eğilimlerinden kaygı duyuyorlar.. Ve sık sık şu soruyu soruyorlar: "AKP hükümeti önümüzdeki süreçte İslami baskılara dayanabilecek mi?"Onur Öymen ekliyor:- Diyeceğim o ki sayın Başbakan bu konuda başladığı noktaya dönmüş değldir. Bir hafta öncesine göre büyük hasar vardır. Vazo yapıştırılmış da olsa artık kırık bir vazodur... Vazo kırılmıştır Başbakan Erdoğan Verheugen ile bir hafta sonra nihayet anlaştı. Hata Erdoğanın mı? Hayır Verheugenin. Vücut dili bilmiyor. Arif Ayhan Türkiye yok yere bir hafta daha kaybetti... Zina gibi Avrupada yüz yıl önce tartışma olmaktan çıkmış bir konuyu tartışma konusu yaparak... Avrupaya, "Bunların değiştiği falan yok, kafaları hâlâ ortaçağda" dedirterek... "Türk Başbakanı AB ölçütlerini hiç anlamamış" yorumlarını, yaptırarak... Bir çuval incir berbat edildiği gibi Türkiyeyi yöneten kafalarla ilgili Avrupada ciddi kuşkular uyandırılarak... Türkiyenin AB süreci yaralanarak...Geçen hafta perşembe günü, Türk Ceza Yasasının 343 maddesi Mecliste kabul edilmişti. CHP ile AKP tam bir mutabakat içindeydiler. Ancak son 2 maddeye gelindiğinde daha önce TCYye zinayı sokuşturmaya çalışan AKP, bu defa da "cinsel sadakatsizlik" adı altında bir ekleme yapmaya kalkıştı. CHPnin karşı çıkması üzerine bu defa yasa komisyona geri çekildi. Yani askıya alındı.Başbakan, haftalardır kadını yüceltmek, kadının onurunu savunmak, aileyi korumak gibi gerekçelerle zinanın mutlaka TCYye eklenmesi gerektiğini söylüyordu. Zina, "cinsel sadakatsizlik" adı altında TCYya eklenemeyince yasayı durdurdu. TCY askıya alınınca, Avrupa müzakerelerin başlatılamayacağını bildirdi...Başbakan Erdoğan, Verheugenin kendisine zinayı şart olarak koşmadığını söylerken, Verheugen aksini söylüyordu.Başbakan Erdoğan, Verheugenin ne dediğini dün Brükselde kendisinden bir kez daha duyunca algıladı ve beklenen tarihi dönüşü yaparak Meclisi toplama ve TCYye çıkartma kararı aldı. Dönüş için AB baskısı şart mıydı? Bu kadar basit bir konuyu bu kadar geç anlamak ve hem Türkiye hem Avrupayı bir hafta boşuna uğraştırmak Başbakana yakıştı mı?Bu ülke böyle bir yönetim biçimine layık mı? m.asik@milliyet.com.tr Semazen dönüşü