Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"2005 - 2006 yılı patlayıcı maddelerinden bakiye kalan patlayıcı maddeleri (Dinamit 18 Kg., anfo 50 Kg., kapsül 10 bin 590 adet, fitil 5 bin 677 metre) bir şirkete (yazıda şirketin adı da verilmiş) hibe yolu ile devredilmiştir. Bilgilerinize."Bir kamu kuruluşu, kendine ait bir şeyi özel bir şirkete "hibe" edebilir mi? Üstelik de bu mal patlayıcı ise? CHP Milletvekili Erdal Karademir olayı araştırmış... DSİ yetkilisinden aldığı yanıt: "Haklısınız, o evrak gözümden kaçmış" şeklindeymiş. Şirket yetkilisi ise "Biz onu emanet diye kabul ettik", türünden gayri ciddi bir yanıt vermiş. Patlayıcılar ya çalındı ya da el altından satıldı, durum hibe kılıfıyla kurtarılmaya çalışılıyor... Erdal Karademir olayı Başbakan'a sordu, yanıt bekliyor... Ciddi bir ülkede bu yüzden ortalık birbirine girer.. Bizde kimsenin umurunda değil... Aşağıdaki resmi bilgilendirme yazısını, DSİ Kahramanmaraş Şube Müdürlüğü, geçtiğimiz temmuz ayında Kahramanmaraş Valiliği'ne yazmış: AB, limanlarımızı Kıbrıslı Rumlara açmamız için baskı yapıyormuş. Bu limanlar, bizim dış siyasetten nasipsiz imamların başına dert oldu. Finlandiya Başbakanı Vanhanen'in "6 Kasım'a kadar limanları açın" ültimatomuna, Türkiye olumlu yanıt vermedi. Borsa o yüzden 2 gündür düşüyor. İktidar, Kıbrıs'ı verecek anlaşmalara imzayı atmıştı. Görevini yaptı! Gerisi Borsa silahı ile halledilecek. Ekonomik kriz yaratılarak kamuoyu limanların açılmasına ve Kıbrıs'ın teslimine razı edilecek. Kıbrıs Borsası... Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk bir kitabında şöyle bir cümle yazmış:"İmam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu." Profesör İlber Ortaylı bu tek cümleyi analiz ediyor:"Bir kere namazın saati olmaz, vakti olur. Saat ayrı, vakit ayrı bir kavramdır. Camilerde balkon yoktur, minarenin şerefesi vardır. Ezanı da imam okumaz, müezzin okur, o da şerefeye çıkmaz, içeriden okur. Bu örnekle de sabittir ki kişiler kendi içinden çıktıkları toplumu bilmeden bir şeyler yapmaya çalıştıklarında doğru şeyler yapmazlar, yapamazlar." Bizim Nobel'li!.. DİNİME dahleden bari Müslüman olsa, demiş adam. Şu CHP'yi eleştiren malum şahıslar da bari sosyal demokrat olsa... Adam her gün AKP, ABD, AB şakşakçılığı yapar... İşbirlikçi, mandacıdır. Sonra tutar CHP'yi ilkesizlikle suçlar. Sanki CHP sosyal demokrat ilkeleri savunsa mutlu olacak... Okuru bu kadar enayi yerine koymak fazla olmuyor mu? ATATÜRK hakkında ileri geri konuşan Prof. Atilla Yayla'nın Gazi Üniversitesi'nde derslerine son verildi. Ne yazar? Adamın İstanbul'daki Soros üniversitesinde yeri hazır... Tarih, 23 Haziran 1998. Dönemin Refah Partili Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu, Meclis kürsüsüne çıkıyor. 1. sınıf tarım arazisine kaçak fabrika kurduğu için yargının kapatma kararı verdiği nişasta bazlı şeker üreten Amerikan Cargill'in kurtarılmak istenmesine isyan ediyor. Bu konuşmasıyla yurtseverlerden alkış topluyor...Aradan geçen yıllar içinde Cargill, onca yargı kararına rağmen kapatılamıyor, üretimini sürdürmeye devam ediyor. Derken iktidara AKP geliyor. Bu kez devreye doğrudan ABD Başkanı Bush giriyor. Recep Tayyip Erdoğan'la hemen her görüşmesinde ne yapıp edin, gerekirse yasaları değiştirin diyerek Cargill sorununu acilen çözmesini istiyor. Ne var ki yargı kararları karşısında çare tükeniyor. Ve Cargill geçen haftalarda Bursalı çevre örgütleri ve baroya bağlı avukatların ısrarlı takipleri sonucu kapatılıyor.Bu defa sahneye kim mi çıkıyor? Yine Altan Karapaşaoğlu... Şimdi AKP Bursa Milletvekili olan Altan Bey, TBMM'ye verdiği teklif- le "Metrekare başına 5 milyon lira ödemesi halinde Cargill'in kaçak olmaktan çıkarılmasını" öneriyor. Bu arada Bursa Barosu avukatlarına da çamur atıyor... Meclis oturumunda aynen "O Bursa Barosu avukatları buyursunlar, Bursa'daki sanayi bölgelerini kapattırsınlar. Eğer yürekleri yetiyorsa, becerebiliyorlarsa, milli duyguları varsa buyursunlar, kapattırsınlar. Niye kapatmıyorlar, niye mücadele etmiyorlar? Bir Amerikan düşmanlığı var da onun için" deyiveriyor.Altan Karapaşaoğlu'nun bu sözlerine ilk ve en kısa cevabı CHP Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk, "Onlarla fazla uğraşma, sana lazım olacak o avukatlar" diyerek veriyor...Altan Bey artık Amerikan karşıtlığını ve yurtseverliği "kabahat" olarak niteliyor... Şaşırmış ne dediğini, ne diyeceğini bilemiyor... Cargill Paşa'sı! Başbakan Erdoğan, "Yarın korkusunu geride bıraktık" demiş. Bir gün, "Bugünü sağ salim bitirebilecek miyiz acaba?" korkusunu yenebilirsek, sıra "yarın korkusu"na da gelecek inşallah!.. m.asik@milliyet.com.tr