Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çok şükür demokrasinin bütün kurumları mevcut... Partiler.. Parti organları.. Yetkili kurullar... Parlamento... Muhalefet... Cumhurbaşkanı... Anayasa Mahkemesi... Yargıtay... Danıştay... Sayıştay... Peki olmayan ne? Demokrasinin kendisi...Tek bir adam, kafasına estiğinde bir telefonla TBMMde en hayati yasayı askıya aldırıyor, Türkiyenin kaderiyle oynayabiliyor.Neyi, neden yaptığını kimseye izah etmiyor. Etmesine gerek yok. Kimse ona bir şey soramıyor... Tek adam kimseye hesap ve izahat vermiyor.Çünkü parti yöneticilerini ve milletvekillerini o tek adam tek başına seçiyor...Hepsi onun emir eri...Tek adamın bir telefonuyla Mecliste parmaklar iniyor kalkıyor, en mantıksız kararlar alınıyor, 40 yıllık AB politikası yok yere tehlikeye atılabiliyor...Tek adam ülkeyi tek başına savaşa sokabileceğini de gösterdi yakın geçmişte...Hitler veya Mussolini bile karar alırken yakın çevrelerine danışıyorlardı. Onların ne yaptığını yakın çevreleri biliyordu.TCY ile ortaya çıkan son manzara en katı diktatörlüklerde görülmez. Biz buna demokrasi diyoruz.Ve bu rejimde ülkenin bir anda felakete sürüklenebileceğini henüz anlamamış görünüyoruz... 5 yılda bir sandık başına gidiyor, oy veriyor, bir partiyi iktidara getiriyor, "Ülkede demokrasi var" diye kendimizi ve başkalarını aldatıyoruz... Avrupa Komisyonu Başkanı Barosso, "Türkiye, ABnin kurallarına uymalı" demiş. Biz henüz basit trafik kurallarına uymayı bile beceremedik, nerede kaldı ABnin karmaşık kurallarına uymak... "Ben suni meseleler yaratıp sonra da bu meseleleri çözmekle vakit kaybetmem."Geçmişte İhsan Sabri Çağlayangilin ağzından duymuştuk bu sözleri...Hürriyete göre... Başbakan Erdoğan bugün Brükselde Verheugene: "Tamam, başka özel şart olmayacaksa zina da yok. Bundan vazgeçiyoruz" diyecekmiş. Peki bir haftadır onca fırtına neden koparıldı?Onca vakit neden kaybedildi? Neden Avrupaya "Bunların aklı fikri şeriatı uygulamakta" mesajı verildi? Kim verecek bütün bunların hesabını? Dön baba dönelim AKPli Dengir Mir Fırat, "Erdoğan Türkiyenin Başbakanı, imamı değil" demiş. Devamını getirelim: "Ama Türkiye bu şanssızlığını bir gün mutlaka yenecektir..." Haldun Ertem Mucizeye inanır mısınız? Sizi bilmeyiz ama anlaşılan o ki TOKİ (Toplu Konut İdaresi) yetkilileri inanıyor? Neden mi? Efendim, TOKİ, "Alt Gelir Grubu Konut Projesi" adı altında bir proje başlatmış. Daire satıyor. Gazetelere verdiği ilanlarda daire alacaklarda şu koşulları arıyor: Kişinin maaşı 400 milyon lirayı geçmeyecek... Evi olmayacak... Ankarada oturacak, vs. Ankaradan yazan okurumuz haklı olarak soruyor:"400 milyon maaşla hem geçineceksiniz, hem evinizin kirasını hem de TOKİnin taksitlerini ödeyeceksiniz! Bunun sırrını TOKİ bize bir anlatsa..." TOKİ mucizesi! Bankasından milyar dolar hortumlayıp parayı bize ödeten hortumcular yatlarında, Boğazdaki katlarında sefa sürmeye devam ederken acaba TMSF, garip vatandaşa nasıl davranıyor.. Görelim...Okurumuz Eylem Uzun, Kentbanktan kredi kartı almış. 2002nin ocak ayında gelen ekstredeki 826 milyon 516 bin liralık borcunu 2 gün gecikmeyle 826 milyon lira olarak ödemiş. Bu arada banka batmış, ardından TMSFye devredilmiş.Aradan 1.5 yıla yakın süre geçmiş. Okurumuz, 30 Mayıs 2003te, Kentbanka olan 516 bin liralık borcunun faiziyle birlikte 207 milyon liraya çıktığını, bu parayı Bayındırbanka hemen ödemezse hakkında icra takibine geçileceğini bildiren bir ihtarname almış. "Şimdiye kadar bana herhangi bir ekstre gelmedi, ayrıca 516 bin liranın faizi bu kadar olur mu?" diye itiraz etmişse de sonuç alamamış. Bir yıl daha geçmiş, bu kez İstanbul 11. İcra Dairesinin yazısı gelmiş: Borcunuz 453 milyon liraya çıktı, 10 gün içinde ödemezseniz evinize icraya gelineceğinizi bildiririz".Eylem Uzun bakmış ki itirazları fayda etmiyor, parayı ödemiş, kurtulmuş.Banka hortumcusuna tenzilat üstüne tenzilat yapan TMSF, Eylem Uzunun 516 bin lira borcunu neredeyse bin katıyla tahsil etmiş... TMSFnin şık giyimli, Mercedesli Başkanı Ahmet Ertürke durum arz olunur... TMSF affetmez! Dünkü sütunumuzda Joerg Haiderin Avusturya Özgürlükçü Partisi, bir Alman partisi gibi algılanıyordu. Adı üstünde Avusturya partisi. Düzeltiyoruz... Öğrenci arkadaşlar harçların ve öğrenci kimlikleri için alınan paraların yüksekliğinden şikâyetçi... Acaba YÖK neden bir standart saptamaz? Neden harç ve kimlik ücretleri her üniversiteye göre değişir?Hacettepe Üniversitesinden yazan genç arkadaşlar ise bir saçmalığı aktarıyor. Fakültenin harcı diyelim ki 100 liraysa, öğrenci sınıfta kalırsa ikinci yıl yüzde 50, üçüncü yıl yüzde 100 artırılıyormuş... Bunun mantığı ne? Anlayan beri gelsin... m.asik@milliyet.com.tr Harçlar, haraçlar