Yeni dilekler, yeni bekleyişler, yeni heyecanlar, yeni aşklar, yeni sevgiler, yeni sürprizler... Yaşama anlam katan ne varsa bizler için hazırlandı... Ama unutmamalı... Alacağımız yeni armağanlar ancak onları hak ettiğimizde bizim olacak. Yeni mutlulukları ancak kendimizi değiştirdikçe hak edeceğiz. Çünkü her mutluluğun bir bedeli var... Her başarının bir zahmeti...***Daha iyi bir hayat elbet daha iyi bir ülkede, daha mutlu insanlar arasında yaşanabilir. Yeni mutluluklara kavuşmak için yeni görevler, yeni sorumluluklar sırtlanmak gerekir... Büyük mücadeleler de şart değil belki. Ama ne olur? Memnun olmadığınız, halkınıza ve ülkenize yakıştırmadığınız durumlarda hiç değilse homurdanın... Biz bunlara layık değiliz, diye bir küçük itiraz cümlesi atınız orta yere. Çağdışılığa, ilkelliğe, bencilliğe, magandalığa, hırtlığa, sorumsuzluğa, kabalığa, hırsızlığa, yolsuzluğa bir yüz ekşitmeniz de yeterlidir bazen... Yeter ki enayi yerine koyduklarını düşünmesinler bizi... Ve ülkemizi... Yeter ki farkına varsınlar içimizdeki ışığı söndürmediğimizi... Unutmayalım... Her şey bizimle başlar... Yaşamımızdan bir yıl daha eksildi... Yaşımıza bir yıl daha eklendi... Yeni yılın büyüsünde yeni umutlar yeşerdi... Yıllardır seni uzaktan sevmiştik hep bir özlem olarak kaldın içimizde bir yürek yarası duyduk ki gidiyormuşsun şimdi elveda Türk Lirası... Tansu Çiller siyasete dönüş hazırlıkları yaparken... Tiyatrocu Ali Poyrazoğlu yeni oyununda, 23 ciltlik Anıtkabir özel defterinden seçtiği bazı bölümleri seyircileriyle paylaştı.Poyrazoğlu, "Bu ülkede başbakanlık yapmış Tansu Çiller, 5 kez çıkmış Atatürk'ün huzuruna... 5 kez yazı yazmış deftere. 4'ü hiç okunmuyor, beşincisini de şimdi ben okuyacağım sizlere" dedi ve Çiller'in metnini okudu:"Yüce önder. Ulu ve büyük Atam! Doğru Yol Partisi'nin 14'üncü yılını idrak ediyoruz. (Sonra 14'ün üzerini karalamış, 15 yapmış) Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve demokrasinin bekçileri olarak 16'ncı yılımızda huzurundayız... Davamız yarım asırlık yani 65 yıllık bir davadır.Milliyetçilik ve çağdaşlık yolunda yarım asırdır yani tam 40 yıldır yürüyoruz. Bu ülkenin çimentosu olmanın sevinci içindeyiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Bizimle tuğlaları yapıştıracaklar, duvar örecekler, bina yapacaklar, içimize girecekler. İlkelerinin ışığı altında partimizin 17'nci yılını kutluyor, saygılar sunuyorum. Görüşmek üzere..." Sarıkız dönüyor Hayatta istediğinizi elde etmenin ilk koşulu: Karar verin... 2006'da neler olacak? Her yıl yaptığı yüzde 99.08'lik isabetli tahminleriyle (Abartmayı sevmediğimiz için yüzde 100 demiyoruz!) gönülleri fetheden "Şeyh ül hastrolog" Fahrettin Fidan bu yıl da karşınızda. Kemal Unakıtan 2006'da biraz daha "gelişerek değişecek." Biraz daha kendini aşacak. Bakanlığın çatısına kaçak villa yaptığı ortaya çıkacak, "Ne yani, çocuklarım açıkta mı kalsın?" şeklindeki savunması Tayyip Erdoğan'ın bile canını sıkacak.Yeni üniversite açılması programa bağlanacak. Her ay periyodik olarak 15 yeni medrese... Pardon, yeni üniversite açılacak. Öğretim elemanı açığı Kur'an kursu hocalarıyla kapatılacak.Fenerbahçe 2005 - 2006 sezonu şampiyonu olacak, "Zamandan ve törenden tasarruf amacıyla" 2006 - 2007 şampiyonluk kupasını da 2006 Ağustosun'da alacak...Galatasaray'da para sıkıntısı 2006'da da devam edecek. Bu arada çok ilginç bir olay olacak, futbolculara kasım ayında verilen bin YTL'lik çekler "karşılıklı" çıkacak. Olay, futbolcular ve taraftarlar arasında karşılıklı halaylar çekilerek coşkuyla kutlanacak, yanlışlıkla "karşılıklı çek" verdiği anlaşılan muhasebeci Coşkun, Başkan Özhan Canaydın tarafından kulüpten şutlanacak.Orhan Pamuk, Nobel'e biraz daha asılacak... "Bir milyon Cezayirli'yi Fransızlar değil, Türkler katletmiştir" diyecek. Ancak Nobel'e bu da yetmeyecek, Pamuk, 2006'yı "Legion d'Honnoeur" ile idare edecek.Tayyip Erdoğan, Meclis'te milletvekillerine artık "siz" diye hitap edecek... Araştırılınca "Bir bahar akşamı rastladım size" şarkısını dinlediği ve çok etkilendiği anlaşılacak...Cumhurbaşkanı Sezer, hırsızlara, uğursuzlara, cumhuriyet ve laiklik düşmanlarına geçit vermediği için yine yüzü gülmüyor, medyatik değil, statükocu vs diye eleştirilecek... Eğer vatandaş aklını başına toplamaz, herkes her şeyi başkalarından beklerse bu yıl da geçen yılları aratmayacak. Ölen ölecek, kalan sağlar ekran karşısında bütün yıl şakır şukur göbek atarak hayatın tadını çıkaracak... m.asik@milliyet.com.tr Neler olacak?
