CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun MİT - PKK görüşmesi hakkında Erdoğan’a:
“Neden görüştünüz demiyoruz, halka niye yalan söylediniz diyoruz” şeklinde seslenmesi, görüşmenin içeriğini görmezden gelmesi, hatta onaylaması, CHP’nin tabanında hayal kırıklığı yarattı.
Hiçbir hükümet silahlar susmadan terör örgütüyle pazarlığa oturmamıştır. Taviz vermemiştir. Bir başka ülkenin nezaretinde görüşme yapmamıştır. Ve görüşme yaparken yakalanmamıştır.
AKP hükümeti bu hataların tümünü birden gerçekleştirdi.
Bu konuda MHP lideri Bahçeli, CHP’den çok daha tutarlı ve özlü bir eleştiri yaptı. Görüşmenin içeriğini sordu... Hükümetin PKK ile hangi konularda anlaştığını açıklamasını istedi.
Bakalım iktidar “Bu görüşmeyi biz yapmadık devlet yaptı” masalıyla sorulardan kaçabilecek mi?
Malatya’da kurulacak füze kalkanı Türkiye’nin yarısını bile korumuyormuş.
Eee? O kalkan zaten Türkiye’yi değil İsrail’i korumak için kurulmuyor mu!
F. Fidan
Yufka yürekli!
Cumhurbaşkanı Gül, Doğan Yurdakul’un eşinin mezarına kürekle toprak atarken hemen arkasında cezaevi aracını gösteren fotoğrafı görünce çok üzülmüş.
Korkarız Gül gelecekte daha çok üzülecek...
Gazetecilerin sırf iyi gazetecilik yaptıkları için aylar hatta yıllarca tutuklu kaldığını öğrenince çok üzülecek.
Balyoz davasında pek çok sanığın sahte kanıtlarla hapis yatırıldığını öğrenince hayret edip çok hüzünlenecek.
Kendileri şu günlerde Cadillac’la Boğaz gezileri yaptığından ya da eli armut topladığından olup bitenin farkına varamıyor.
Bir gün bu gerçeklerin farkına varacak... Ve yufka yüreği çoook üzülecek.
Vatandaştan alınan hizmet ve komisyon gelirleri bankalar için önemli bir kaynak haline gelmiş.
Belli ki bankada soyulanların sayısı banka soyanlardan çok çok daha fazla...
Haldun Ertem
Uçak yanlış indi!
Mimar Doğan Hasol ve eşi geçen cumartesi akşamı Antalya’dan saat 16.40’ta THY’nin İstanbul uçağına bindiler... Uçak yaklaşık kırk dakikada İstanbul’a vardı.. Pilot alan trafiğinin yoğun olduğunu o yüzden havada 10 dakika kadar vakit geçireceklerini bildirdi. Uçak bir süre havada dolaştı... Peşinden Yeşilköy’e değil Sabiha Gökçen Havalimanı’na indi. Yolcularda bir telaş... Hatta panik... Kiminin Yeşilköy’de bekleyeni var, kiminin otomobili orada, kiminin transit uçağı kaçıyor. Pilot yerde anons yaptı:
- Lütfen uçağı terk etmeyin yakıt aldıktan sonra Yeşilköy’e hareket edeceğiz...
Kimi yolcuların itirazı üzerine kapı açıldı. Yaklaşık 20 yolcu Sabiha Gökçen’de indi. Geri kalanlar bir süre sonra Yeşilköy’e doğu havalandılar.
Türk Hava Yolları’nın Afrika’nın en ücra köşelerine kadar sefer yapması hepimizi mutlu ediyor. Ancak uçağı indirip kaldıracak pistiniz yoksa neye yarar?
Füze komedisi...
New York Times’tan başka Washington Post, Wall Street Journal ve Frankfurter Allgemeine gazeteleri aynı bilgiyi veriyor:
“Türkiye’ye yerleştirilecek füze radarının bilgileri İsrail’le paylaşılacak...”
Radarın İran’a karşı İsrail’i korumaya alacağı bilgisi kesinlik kazanıyor.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu pek de kesin olmayan bir dille bu bilgiyi yalanlarken Onur Öymen soruyor:
- Önemli olan bu haberi Amerika’nın yalanlaması. Bu olmadıkça radar bilgilerinin İsrail’le paylaşılmayacağından nasıl emin olabiliriz?
İsrail’i de kapsadığına göre bunun bir NATO uygulaması olmadığı çok açık.
Nitekim Amerikalı bir yetkili “Bu ABD’nin radarı” diyerek kontrolün kendilerinde olacağını bildirdi. Bu konuda ABD Büyükelçisi’yle Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı tarafından bir mutabakat metni imzalanmış. Bu anlaşmanın mutlaka TBMM’den geçirilmesi gerekiyor. Avukat Turgut Kazan bu konuya dikkati çekiyor:
- Salt mutabakat tutanağı ile yabancı bir devlete üs kurup askerlerini ülkemize yerleştirme izni verilemez. İmzalanan metin yeni bir anlaşmadır. Meclise sunulması, görüşülüp konuşulması ve yasayla onaylanması gerekir.
* * *
Füze kalkanının masraflarına tüm NATO ülkeleri katılacak. Ancak Türkiye radar nedeniyle ilk hedef olacağından Malatya’yı ve çevresini koruyacak güçlü bir hava savunma sistemi kurmak zorunda. Bunun ağır masrafını da kendimiz ödeyeceğiz. ABD ve İsrail çıkarları için hem kendini hedef yap, hem ağır masraf altına gir. Bir ülke bu kadar enayi yerine konulabilir...
Ahmet ve Nedim
Nedim Şener ve Ahmet Şık, bu yıl 3 Mart’ta tutuklandı... Tutukluluğun 200’üncü gününde gazeteciler “Adaletin 200’ü” temalı yürüyüş düzenlediler. Medya bu demokratik çıkışı “Ahmet - Nedim için yürüdüler” diye verdi. Ahmet ve Nedim, OdaTV davasında tutuklu. Aynı davada tutuklu 7 gazeteci daha var. Gazetecilerin yalnızca Ahmet ve Nedim için yürümesi diğerlerini suçlu görüyormuş izlenimi doğuruyor. Şık olmuyor. Oysa gerçeği hepimiz biliyoruz. Suçlanan gazeteciler değil... Bizatihi gazetecilik... Neden bu ayırım...