Hikâye ünlüdür... Osmanlı’nın en parlak isimlerinden Mithat Paşa, Yıldız’daki uydurma mahkemede, uydurma suçlardan mahkûm edilir. Sürgüne gönderileceği gemiye bindirilir... Gemi kalkar ama Kızkulesi önüne gelince demir atıp bekler... Ancak 48 saat sonra yola çıkar. Yakınları, bir yolunu bulup sebebini Abdülhamit’e sorarlar. Sultan’ın cevabı:
- Mithat Paşa’nın uğruna kendisini feda ettiği millet, bakalım onun için ne yapacak, Mithat Paşa’yı kurtarmaya çalışacak mı, diye merak ettim...
Evet.. Mithat Paşa için İstanbul’da kimse kıpırdamamış... Böyledir güzel halkımız... Onlar için hayatını feda edenleri boş zamanlarında alkışlar ama... Ortam gerilince peşinden gitmez. Veya gitmek için yeni lider bekler...
Aynen cumhuriyet mitinglerine katılan yüzbinlerin sergilediği tavır gibi...
* * *
Omurgası sakat bir genç kız anlatmıştı... 1 Mayıs mitingine katılmış... Miting sonrası polis içinde bulunduğu gruba saldırıp kovalamış. Arkadaşıyla birlikte bir işçi ailesinin gecekondusuna sığınmışlar. Aman, demişler, polis gelirse bizim gösterici olduğumuzu söylemeyin, Anadolu’dan gelen akrabamız falan deyin. Peki demiş ev sahibi. Ama polis gelip sıkıştırınca sözünü tutamamış. Kızları ele vermiş. Bir dayak, bir dayak... O dayak sonucu yarıyarıya sakat kalmış.
İşte o genç kıza sordular:
- Uğruna mücadele ettiğin insanlar seni ele verince büyük bir hayal kırıklığı yaşamadın mı?
- Hayır, dedi genç kız, çünkü ben bu mücadeleyi onlar için değil, kendi içimden geldiği için yapıyordum...
Bu yiğit insanlar da yine bu toplumun ürünüdür.
Hükümet yabancı viski firmalarının vergi cezalarını affedecekmiş.
İşe bakın; içki içen vatandaşlarını cezalandırmaya çalışanlar içki satan yabancıları ödüllendirme gayreti içinde...
Haldun Ertem
Çılgın Kaymakam!
“Çılgın Türkler” yani mucizevi işler yapan Türkler günümüzde de var tabii... Mesela Of Kaymakamı Tuncay Sonel... Of ile Trabzon arasında çalışan yolcu otobüslerinin arka koltuğuna cepler diktirip içine kitaplar koydurmuş... İnsanlar artık 45 dakikalık yolculuğu kitap okuyarak yapıyor. Başka neler yaptığını şöyle anlatıyor:
- 4 ay önce tayin olduğumda okul öncesi eğitim görebilen çocuklarımızın oranı yüzde 53 idi. Çocuklarını ana okullarına göndermeyen 200 aileye birer beyaz eşya hediye etmemiz büyük teşvik oldu. Oran şimdi yüzde 94. Bu başarıda payı olan 10 öğretmenimizi, Selanik gezisiyle ödüllendirdik. Her okulda, o ayın en çok kitap okuyan öğrencisine bir kitap ve bir altın hediye ediyoruz. Of’ta 3 bin 167 okuma - yazma bilmeyen olduğunu belirledik. ‘Öğren okuma - yazmayı, al altınını, diplomanı’ adını verdiğimiz kampanyamızla, bir yıl içinde bu sayıyı sıfıra indireceğiz. 212 öksüz - yetim çocuğumuz var. Bu yavrularımızdan, anneniz - babanız sağ olsaydı, onlardan en çok ne isterdiniz, konulu bir mektup yazmalarını istedik. O mektuplarda ne yazmışlarsa kendilerine alıp hediye ettik.
- Başka?
- Çay ocaklarına kitaplıklar yaptırıyoruz. 18.30 - 19.00 arası kitap okuma saati olacak. Bunda da altın ödülümüz var. İlçemizde 4 yıllık üniversiteyi kazanan öğrenci sayısını ikiye, üçe katlamaları halinde öğretmenlerimizi İtalya gezisiyle ödüllendirileceğiz...
Tuncay Sonel hakkında söylenen şu: Onun gibi 100 kaymakam olsa ülke kurtulur...
HESAP...
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Antalya konuşmasında yaptığı iktidar hesabı, partililerin yüreğine su serpmiş olmalı. Hayli net bir hesap:
“2009 Şubat’ın da 40. kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağız. Bugün size 2009’da iktidara geleceğimizin ulvi işaretlerini göstereceğim. 2009’un sıfırlarına çarpı koyun, geride kalacak rakam 2 ile 9’dur. 2 ile 9’u toplayın elde edeceğiniz rakam 11’dir. Aynı 2 ila 9’u yan yana getirdiğinizde bulacağınız rakam 29’dur. 29 ila 11’i toplayın çıkacak rakam 40’tır. Peki bu 40 ne midir? MHP’nin 40’ıncı yılı, yani iktidara geleceğimiz gündür...”
ADLAR...
Bir zamanlar Fulden, Fulya, Helin, Hülya, İlayda, Kiraz, Melis, Pelin, Petek gibileri modaydı...
Değişen zamana göre şimdilerde Merve, Sümeyye, Büşra, Tuğba, Rabia, Kübra, Feyza, gibi dinsel referanslı Arapça isimler moda oldu... Hangileri kulağa daha hoş geliyor diye sorarsanız...
Bir de Osmanlı Sarayı’ndaki hanım adlarının müziğine bakalım... Mesela:
“Nazikeda, Nazperver, Emsalinur, Edadil, Nalandil, Nüketseza, Şayeste, Servetseza, Hüsnümelek, Bezmialem, Aynısefa, Safizar, Hümaşah, Mehtabe, Muteber, Hürrem, Aynışah, Mahidevran vs..”
KUTULAR
Biz yazarların mail kutuları oldukça hacimlidir... Kolay dolmaz. Ne var ki, bazı arkadaşların kutuları çabuk doluyor. Okurlardan not geliyor:
- Falanca yazara not gönderdim, kutusu dolu olduğundan geri geldi...
Nota bakıyorsunuz: Kınama...
Demek kimi yazar arkadaşlar bu tür ağır eleştirileri görmemek için dolu kutularını boşaltmıyorlar.
İyi de... Yazılarının meydana getirdiği yankıyı merak etmiyor mu bu arkadaşlar? Yoksa küfür geleceğinden eminler mi? Neden gelen postaları okuyup kendileriyle yüzleşmiyorlar? Ki kendileri de ne kadar yüzleşme meraklısıdır bilirsiniz...
Aşk eşitsizlik üzerine kuruludur, dostluk eşitlik üzerine...
W.B.Yeats
İSTANBUL
CHP İstanbul’da anket yaptırıyor; Belediye başkan adayınız Kemal Derviş mi olsun, Gürsel Tekin mi, Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Bu saatten sonra kim olursa olsun pek fark etmez... Sonuç aşağı yukarı belli.
CHP lideri bu konuda ciddi olsaydı, İstanbul adayını en az bir yıl önce belirlerdi.
15 milyonluk metropolde, seçime 70 gün kala aday mı belirlenir?
Aday kenti tanıyacak da, projeler oluşturacak da, bunları halka anlatacak da, oy toplayacak. Ölme eşeğim ölme...
Tembellik ve ciddiyetsizlik yalnızca İstanbul değil bütün yurtta paşin peşin oy kaybettirdi CHP’ye... Bir sebep de çok oy alma korkusu tabii...