Cemiyet Başkanı Erinç, 301. madde tartışmalarına da değindi...Başbakan sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelip hükümete tek bir öneri getirmesini istiyordu...Atatürkçü Düşünce Derneği'nden cami yaptırma derneklerine kadar yüzlerce STK bir araya gelip tek bir öneri saptayacaktı... Olacak şey mi? Ayrıca neden tek öneri?Gazeteciler Cemiyeti "Türklüğü aşağılamak" sözünün belirsiz olduğunu, sert eleştirinin aşağılamak olarak değerlendirilebileceğini, o yüzden "aşağılamak" yerine "hakaret etmek" deyiminin getirilmesini istiyor.Kaldı ki hakareti cezalandıran bir başka madde de zaten mevcut yasada... Cemiyet "Türklük" yerine de "Türk milleti" ibaresinin konulmasını öneriyor...Gazetecilik... cinayet... ölüm... ceza... hapis... Bizim meslek kimi karanlık kavramlarla ne kadar iç içe... Abdi İpekçi'yi ölümünün 28'inci yılında mezarı başında anarken Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç'in ilginç konuşmasını da dinledik... Erinç, gazeteci cinayetlerinin kısa bilançosunu yaptı... İlk gazeteci cinayeti 1909 yılında işlenmiş, Hasan Fehmi Bey öldürülmüştü. Bu tarihten sonra Abdi İpekçi'nin öldürülmesine kadar geçen 70 yılda öldürülen gazeteci sayısı 15 olmuştu... İpekçi'nin ölümünden bu yana geçen 28 yılda ise tam 47 gazeteci öldürülmüştü... Orhan Erinç, Abdi İpekçi cinayetinin aydınlatılmamış oluşunun sonraki cinayetleri teşvik ettiği görüşündeydi... Dış basın, Türkiye'de delik çorapla görüntülenen Wolfowitz'le dalga geçiyormuş. Başkan'ın gittiği ülkelerin ekonomik durumuna göre çorap tercihi yapmadığı ne malum? Doktor Birol Güvenç, ABD'de AMC adlı televizyon kanalının programlarını göndermiş. "Son bir ayda en az 4 kere hem de herkesin seyrettiği saatlerde 'Gece Yarısı Ekspresi' filmini yayımladılar" diyor. Gönderdiği "http://www.amctv.com/guide?CID=---D--N-EST" adresinde televizyon kanalının programını görebiliyorsunuz... Okurumuz Türkiye'den bu televizyon kanalına protesto mesajları gönderilmesini öneriyor. Kendisi protesto etmiş ancak yeterli olmamış. Bu kasıtlı girişim protesto edilmeli gerçekten. Yine o ekspres... Elimize ulaşan Olumlu Sözcükler (Elma Yayınları) adlı kitabın sayfalarını çeviriyoruz... Bir öğüt:- Tüm arkadaşlarınız ve aile bireylerinizle sanki son kez konuşuyormuşsunuz gibi konuşun...Ve bir soru:- Eğer yakında ölecek olsanız ve yapabileceğiniz sadece bir tek telefon görüşmesi olsa kimi arar ve ona ne söylerdiniz?Bir soru daha:- Peki hâlâ niye bekliyorsunuz? Olumlu Sözcükler İktidar partisi 4 yıldır o mevkide oturuyor... Tüm valileri, müsteşarları, genel müdürleri değiştirdiler... Kendilerine uygun kişileri göreve getirdiler. Kadrolaştılar. Ama Hrant Dink cinayetinde görüldüğü gibi... Kendi keyiflerince yapılandırdıkları devlet çarkı dökülüyor. Kimsenin kimseden haberi yok. Bir üniversite öğrencisini tehditle muhbir yapmışlar. Muhbir delikanlı, Hrant Dink'in öldürüleceğini ihbar etmiş... Ama kendi muhbirlerine inanıp tedbir almamışlar. Bu muhbir genç de hapiste şimdi. O niye? Kimine göre o da susturulmak isteniyor...Böyle büyük cinayetlerde bir polis şefi günü birlik kamuoyuna bilgi verir. Gayri ciddi haberlerin havada uçuşmasını, birtakım masum insanların suçlama altına girmesini bu şekilde önler. Ayrıca polis bir telefon numarası verir. Ortaya çıkmak istemeyen tanıklar bu numaraya bilgi verir. Nedense bizim İçişleri Bakanlığı bu çağdaş uygulamaları bilmez gibi davranıyor.Sayın İstanbul Emniyet Müdürü, cami cinayeti ve Hrant Dink olayında kamuoyuna alelacele ve saptırıcı açıklamalar yaptı. Ancak ne İçişleri Bakanlığı ne savcılardan bu yetki aşımına tepki yok...Bu tür karmaşaların altından ancak hukuk işletilerek çıkılır. Hukuk işliyor mu? Sözüm ona aydın adı verilen kimi kişiler de bu işi nasıl olup da "ulusalcı"lara fatura ederizin hesabında mı? Bu kaosu nasıl aşacağız? Kaos hali Nevzat Şenol anlattı... Ufaklık karnelerin alındığı gün eve eli boş gitmiş. Annesi, "Karnen nerede?" diye sorunca "Arkadaşım aldı" demiş... Annesi meraklanmış: - Ne yapacakmış arkadaşın senin karneni? m.asik@milliyet.com.tr - Babasını korkutacakmış...