Amerikalılar, El Zarkavinin yerini biliyor ama teslim etmiyorlar gerekçesiyle, çoluk çocuk demeden Felluceyi roket yağmuruna tutuyor. Ramadide camiler basılıyor. Bağdat yeryüzü cehennemi görüntüsünü sürdürüyor.Irakta bugüne dek 31 bini masum sivil olmak üzere, 55 bin kişi öldürüldü.Amerikanın Iraka saldırı ve işgal gerekçelerinin hepsi çürüdü. Hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı. Ne var ki, katliam bütün hızıyla sürüyor. Seçimlerde din ticaretinden oy kazanan AKP, Irakta kıyıma uğrayan din kardeşlerini değil, ABDyi tutuyor. PKKnın sırtını da sıvazlasa, Türkmenleri de bombalasa yine ABDyi tutuyor. AKP, ABD yanlısıdır. Çünkü ABD, AKPye koltuk desteği veriyor. Koltuk desteği karşılığında bütün inançlar satılıyor.Türk halkının genel tavrı da farklı değil... Yanı başımızdaki katliama karşı halk ve aydın tepkisi yok denecek kadar az...Irak halkı teslim olmadı Amerikaya, aslanlar gibi dövüşüyor, ama biz savaşmadan ruhen ve fikren teslim olduk... Atatürk iyi ki görmedi bugünleri... Herald Tribune gazetesi, 13 Ekim tarihli nüshasında Fellucenin ünlü kebapçısı "Hacı Hüseyin"den söz etti. Hazırladığı kebabın lezzetinden değil... Yediği roketten... Amerikan uçakları gece yarısı nokta atışları sırasında Hacı Hüseyinin kebapçı dükkânını vurmuşlar, içerde nöbet tutan oğlu ile yeğenini öldürmüşler. Bundan 30 - 40 yıl önce memlekette Ramazan çadırı falan yoktu... Bugünkü tıklım tıklım dolu çadırlar, halkın sistematik olarak soyulduğunun da göstergesi... AKPli belediyeler, İstanbulda her ilçenin en görünen yerine, meydanların ortasına Ramazan çadırlarını kurdular. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, iskelenin hemen yanına çadır kurmak isteyen Anakent Belediyesine "Gelin Yakacık gibi, fakirlerin yoğun olduğu semtlere kurun çadırı, fakirler buraya inemez" dediyse de dinletemedi. Çadır Kadıköyün göbeğine kuruldu. Kadıköy Belediyesi ise ilçenin en fakir 5 mahallesinde yemek dağıtıyor iftar vakti. Yardım hedefini buluyor. Ama reklamı olmuyor. Böylesi de AKPli belediyelerin işine gelmiyor. Belediye çadırı Ülkenin kralı komşu ülkenin kralına mesaj yollayacakmış. Bir adamının kafasını kazıtmış, mesajı yazdırmış, sonra saçlarının uzamasını beklemiş. Adam saçları uzayınca yola çıkmış. Komşu ülkenin kralı mesajı okuduktan sonra adamın kafasının vurulmasını emretmiş. Çünkü mesajın sonunda bu isteniyormuş. Vurdurmuş ama meraklanmış da. Birkaç yıl sonra komşu ülkenin kralıyla karşı karşıya gelince neden adamın kafasının vurulmasını istediğini sormuş.. Demiş ki öteki kral:- Kafanı başkasına kullandırırsan sonun bu olur... Kafayı kullanmak... Ben hüzünlerle sevdim şiirleri Ben hüzünlerle büyüttüm kendimi Küçükken gamzelerim vardı benim Büyüdükçe hüzne sattım hepsini... Şubat ayındaki Güney Kore gezisinde Hyundai firması Başbakana, 100er bin dolarlık 2 zırhlı otomobil hediye etmişti. Bunu karşı tarafın jesti sanmıştık o zaman. Hiç lisanı münasiple (!) istenmiş olabileceği aklımıza gelmemişti. MANla yapılan pazarlıktan sonra aklımıza bu geliyor artık... Bu bir belediye alışkanlığıdır. Yatırım yapan işadamı veya firmadan birkaç araç gereç alınır. Karşılığında her türlü çevre katliamına veya yasadışılığa göz yumulur. Artık bakanlar da bu şekilde firmalardan hediye isteyebilir, hükümet düzeyinde bir haraç toplama furyası başlayabilir. Karşılığı devlet ve hükümet haysiyeti olarak ödenir, ülkenin itibarı sıfıra indirilir.* * *Başbakanın TAV ile pazarlığını dün aktardık... Esenboğa Havalimanının inşaat süresini ayaküstü pazarlıkla 36 aydan 24 aya indirivermişti. Sormuştuk: İnşaat çürük olur da yarın tavan yolcuların başına çökerse sorumlusu kim olacak? Okurumuz Seda Türköz diyor ki:- Hızlandırılmış tren cinayetinin sorumlusu kim oldu? İki makinist. Elbet hızlandırılmış inşaatın yaratacağı facianın sorumlusu da birkaç işçi oluverecektir, bu kadar basit. Haraç gereç Haaretz gazetesi, İsrail hükümetini "Bir Türk öldür, dinlen" politikası izlemekle suçluyor. Böyle bir özdeyiş varmış İsrailde... Öyküsüne gelince..."Çarlık Rusyasında Yahudi bir anne oğlunu 1877 Osmanlı-Rus Savaşına yolluyormuş. Kapıdan uğurlarken ona nasihat etmiş:- Cepheye vardığında bir Türk öldür, dinlen... Bir Türk öldür, dinlen...- Ama anne, demiş oğlan, ya ben dinlenirken bir Türk beni öldürürse?Kadın şaşırmış:- Aman oğlum... Türkün seninle ne alıp veremediği var ki? m.asik@milliyet.com.tr İsrail mantığı...