CHP Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı duyarlık gösterdi, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahine geçen ay şu soruyu sordu:"Keçiörengücü Spor Kulübüne şu ana kadar Ankara Büyükşehir Belediyesi İşletmeleri aracılığıyla (AŞTİ, taksi durağı, büfeler, otopark vb.) ne kadar para aktarılmıştır?"Soruya Mehmet Ali Şahin imzasıyla gelen yanıt aynen şu oldu:"... Ankara Büyükşehir Belediye İşletmeleri aracılığıyla Keçiörengücü Spor Kulübüne para aktarılmadığı... anlaşılmıştır."Böylece Sayın Bakanın yanıltıldığı da anlaşılmıştır.Elimizdeki fişlerden birini okuyalım:"Keçiörengücü Spor Kulübü Aşti Otopark İşletmesi Söğütözü"Fişin üzerinde telefon numarası da var: 0312 224 15 43...Sayın Bakan bu numaraya telefon edip orası neresi diye sorsa şu yanıtı alacak:"Keçiörengücü AŞTİ Otopark İşletmesi"Sayın Bakan yanıltıldığını şimdi olsun fark etti mi acaba? Ankara Büyükşehir Belediyesinin kentteki kimi otopark, büfe, çöp dökme alanı gibi yerleri Keçiörengücü Kulübüne kiraladığını, bu şekilde Keçiörengücüne milyarlar aktığını ancak kulübün üçüncü ligde diplerde olduğunu yazıp duruyor, bu paralar nereye gidiyor diye soruyoruz. Rusya Devlet Başkanı Putin, Atatürk için, "Görevimiz Onun hatırasına layık olmak" demiş. Bize görevimizi hatırlatmış... Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği değiştirildi. "Bölgecilik, ırkçılık propagandası yapmak veya dinin veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan şeyleri alet ederek faaliyette bulunmak" eski yönetmelikle yurdu kapatma nedeni sayılıyordu. Yeni yönetmelikte kaldırıldı.CHP Milletvekili Mustafa Gazalcı soruyor:"Özel yurtlarda bölgecilik, ırkçılık yapmak ve dini duyguları sömürmek, bundan sonra hoşgörüyle mi karşılanacaktır?" Mili Eğitim Bakanı Çelikin yanıtı bekleniyor. Yurtlarda dincilik Ressam, yazar, sinemacı... Kırk küsur yıl yurdundan uzak yaşamış ama gözü hep yurdunun üstünde olmuş bir aydın... Abidin Dinoyu, bugün ölümünün 11inci yılında anıyoruz.. Diyordu ki :- Yeni bir tabir icat edilmiş "Topyekûn harp"... Biz "topyekûn sanat" diyoruz... Boyalarımızı düşman başına kurşun, mısralarımızı düşman başına şarapnel gibi fırlatıyoruz...Şunlar da Abidinden:"Toprağın denizden farkı ne?", "Balığı azdır""Günlerden hangi gündeyiz?", "Ana baba gününde" Abidin Dino günü Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac, Türkiyenin üyeliği için halkoylamasına gitme hakkına sahip olduklarını dün de Financial Timesta yer alan demecinde vurguladı.Yani... Türkiye, önümüzdeki 10 - 15 yılda tam üyelik için bütün koşulları yerine getirecek. ABye girmemiz için engel kalmayacak. Derken, Fransa "Durun bakalım bizim millet bu işe ne diyor?" diye referanduma gidecek. Yüzde 51 hayır çıkarsa, Türkiye ABye giremeyecek?Böyle saçmalık olur mu? Ne var ki hükümetten böyle bir tepki çıkmıyor.Hatta Abdullah Gülün ağzından, "Ucu açık müzakereyi sineye çekebiliriz" gibi demeçler duyuluyor.Yani evlilikle bitmeyebilecek bir nişanlılık dönemini kabul edeceğiz.Peki sonra? Sonrası Allah kerim...Hükümet görüldüğü kadarıyla daha çok "müzakere tarihi" verilmesi üzerinde duruyor...Anlaşılıyor ki, müzakere tarihi almayı topluma başarı gibi takdim edecekler, sonra da elde avuçta ne varsa adım adım teslim edecekler...Medyanın önemli bölümü, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler suspus olmuş, oturuyorlar. Medyanın ünlü yağcı kadrosu, 17 Aralıkta çıkacak her sonucu başarı gibi yutturmanın hazırlıklarını yapıyor. Hükümete şirin görünme uğruna, ülkenin sömürgeleşmesine omuz veriyorlar.CHPli Onur Öymen, Hollandanın zirveye sunacağı rapora dikkati çekiyor:- Bu raporda yalnız işçilerin değil, tüm halkımızın serbest dolaşım hakkı reddediliyor, yani ABye üye olsak bile pasaportsuz giremeyeceğiz, böyle üyelik olur mu?Ne yapmalı? Özel statü.. Ucu açık görüşme... Referandum... Bunların tümünü reddedip, Helsinkide alınan kararları hatırlatmak... Diğer ülkeler ABye hangi koşullarda girdiyse, Türkiye olarak aynı koşullarda girmek istiyoruz, bu yönde verilmiş sözünüz var demek... Veya 10 - 15 yılda ABnin sömürgesi haline gelmek... İki yoldan birinin başındayız. m.asik@milliyet.com.tr Umutsuz nişanlı