Açık Pencere Levent girişindeki Karayolları arazisi de iki hafta önce 800 milyon dolara Zorlu grubuna satılmıştı...Nerede ne kadar değerli arazi varsa betona dönüştürülüyor...Bu arada Levent bölgesinde trafik hafta sonları ve işe gidip geliş saatlerinde kilitleniyor...Mimarlar Odası Genel Sekreteri Mücella Yapıcı diyor ki:- Bu iki alandan sağlanacak 1 milyar 500 milyon dolar, yoğunlaştırılan trafiği rahatlatmak için yapılacak kavşak - tünel vs. inşaatlarına gidecektir. Kaybedilen yeşil alanlar da kaybedildiği ile kalacaktır...Mimarlar Odası, Karayolları arazisi için plan iptal davası açmıştı. Büyükşehir Belediyesi satıştan sonra planları değiştirdi. 2.8 emsal inşaat alanı saptandı, bunun yüzde 35'i rezidansa ayrıldı. Yeni plan askıya çıkarıldı. Mimarlar Odası bu plana da önümüzdeki günlerde dava açacak...Mimarlar Odası ayrıca dün satışı yapılan Levent Otobüs Garajı arazisinin planları için de iptal davası açtı...İstanbul üzerine çullanan kent kültüründen nasipsiz, sadece paraya tapan çöl tüccarlarına karşı Mimarlar Odası kahramanca savaş veriyor. Tabii yargıya da çok iş düşüyor... İstanbul'u savunalım. Başka İstanbul yok... Levent'teki İETT Garajı yine Prens Maktum'da kaldı, Dubai Prensi 705 milyon dolara bu alanın sahibi oldu... İETT Garajı planlarda deprem toplanma alanı olarak işaretlenmişti. Bölgede bir deprem anında halkın toplanacağı açık alan yok. Ancak her şeyin paraya dönüştürüldüğü bir zamanda insanı kim takar... Hükümet yargı ve eğitimdeki kritik atamaları Sezer sonrasına bırakmış. Öyle bir döneme giriyoruz ki... Düşünmesi bile sıkıntı veriyor insana... 18 Mart çoğunlukla "Çanakkale Deniz Zaferi" olarak anılıyor... Acaba bu deyim doğru mudur? Okurumuz Mustafa Koç bu soruyu Turgut Özakman'a sormuş. Özakman'ın yanıtı:"18 Mart günü müttefik donanması boğazı geçmeye çalıştı. Başaramadı. Bu savaş 7 saat sürmüştür. Donanma ile kara topçusu arasında geçmiş bir savaştır. Müttefikler denizdeki yenilgi üzerine 25 Nisan'da Gelibolu ve Kumkale'ye çıkarma yaptılar. Kara savaşları 8.5 ay sürdü. Asıl şehitleri kara savaşında verdik. Sonunda yendik. 18 Mart her iki savaşın ve zaferin kutlandığı ortak gündür..." Deniz zaferi mi? Kamu Personeli Seçme Sınavı'na giren 1 milyon 850 bin gencin bir yanda unutulup devlete "geçici personel" ya da "sözleşmeli" gibi unvanlar altında AKP torpillisi gençlerin alınmasını bu sütunda üç gündür yazıyoruz. CHP Milletvekili Berhan Şimşek'in bu konuda Başbakan'a yazdığı mektup geçti dün elimize... Diyor ki Şimşek:"Bir KPSS hazırlık dershanesine telefon açarak dershaneye giden bir gencimizin ödediği ücreti sordum Sayın Başbakan. Sizin de bilmenizde fayda var. Bu dershanelere giden 2.400 YTL ödüyor..."Az buz para mı bu? Yine AKPSS... AİHM'deki üyemiz Rıza Türmen'in görev süresi yakında sona eriyor. Dışişleri Bakanlığı bu nedenle AİHM'ye geçenlerde üç isim bildirdi. Bunlardan biri Rıza Türmen idi. Ancak daha sonra bir dinci gazete, türban yasağı ve RP'nin kapatılmasında olumlu oy kullandığını yazınca Türmen'in adı geri çekildi. AİHM'e şimdi bildirilecek üç isimden birinin Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Mustafa Erdoğan olduğu haberleri gazetelerde boy göstermeye başladı. Prof. Erdoğan ilginç görüşlere sahip bir Anayasa Profesörü... Onun "Türkiye İçin Bir Demokratikleşme ve Sivilleşme Perspektifi" adlı makalesinden bazı bölümleri birlikte okuyalım dilerseniz:"... Demokratikleşme için, temel hak ve özgürlükler rejiminin daha da iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda en temel ihtiyaç Anayasa'nın "Başlangıç" kısmının metinden tümüyle çıkarılmasıdır... Anayasa'nın 'Cumhuriyetin Nitelikleri'ni belirleyen 2. maddesinin de yeniden formüle edilmesi ve bu çerçevede 'Atatürk milliyetçiliği'ne yapılan vurgunun metinden çıkarılması demokratik çoğulculuk açısından şarttır.... Temel haklarla ilgili bir başka nokta da, kültürel farklılıkların kendilerini serbestçe ifade etmelerine imkân verilmesiyle ilgilidir. Bu konuda Anayasa'nın etnik vurgular taşıyan - 'milliyetçilik', 'Atatürk milliyetçiliği', 'Türk devleti' - gibi ibarelerinin ve eğitim ve öğretim hakkını düzenleyen 42. maddesinin son fıkrasındaki 'Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez' hükmünün kaldırılması gerekir..." Yeni aday... Baharın gelişini simgeleyen Nevruz Bayramı'nda Başbakan konuşurken: "...Beklediğimiz bahar geldiğinde..." diye bir cümle sarf etti... Başbakan'ın beklediği bahar acaba nasıl bir bahar? m.asik@milliyet.com.tr