Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD Dışişleri Bakanlığı Wikileaks belgelerinin doğruluğunu kabul ediyor, Türkiye aleyhindeki yazışmalardan dolayı özür diliyor
Bizimkiler ise aynı Wikileaks’in ciddiyetini şüpheli buluyor!
Daha doğrusu Erdoğan lehinde yazılanları doğru, aleyhinde yazılanları kuşkulu buluyorlar.
Kim mi bu yiğitler?
Saygın kişiler hakkındaki asılsız dedikoduları “İnternete düştü” diye sayfalarına taşıyan gazeteler...
İmzasız mektuplarla açılan Ergenekon davalarını en ufak kuşku duymadan destekleyenler.
Ne var ki, iddialar görmezden gelerek gözden kaybedilecek cinsten değil.
Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında “İsviçre’de 8 ayrı hesabı var” iddiası ciddi bir iddiadır.
Muhterem basınımızın iddialar arasında bu bölümü titizlikle gizlemeye çalışması durumu değiştirmez.
Başbakan konuyla ilgili en kısa zamanda açıklama yapmak zorunda...
Hukuki durumu avukat Noyan Özkan irdeliyor:
“Başbakan’ın son mal beyannamesinde İsviçre banka hesapları belirtilmemiştir. Banka hesaplarında yalnızca 2.366.109,95 TL beyan edilmiştir. Başbakan, kamuoyunu ilgilendiren bu önemli konuda açıklama yapmadığı takdirde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gazete haberlerini ihbar kabul etmek suretiyle Rüşvet ve Yolsuzluklar Mücadele Kanunu madde 20 uyarınca soruşturma başlatması gerekmektedir...”

Haberin Devamı

“Gar’ı yaktılar”
İstanbul’un camileriyle birlikte en önemli simgesiydi Haydarpaşa Garı... Denizden İstanbul’a girenleri ilk selamlayan o görkemli anıtsal yapı artık bir yarı enkaz...
Gar yanarken izleyenler ya da birbirine haber verenler: “Haydarpaşa yanıyor” demiyordu. “Haydarpaşa’yı yakıyorlar” diye haykırıyordu. Yakıldığına inanan bir okurumuz soruyor:
“Pazar günü bu ne tamiratıymış böyle? Diğer işçiler izinde, ortalıkta in cin top oynuyor ama 3-4 işçi çalışıyor ne hikmetse? İtfaiyeye neden geç haber veriliyor? Şöyle en az 1 saat rahat rahat yansın diye mi?”
Ulaştırma Bakanı yangından sonra yüreklere su serpti!:
“4 dakikada denizden, 8 dakikada karadan müdahale yapılmış, 15 dakikada yangın boğulmuştur. Havadan operasyona gerek kalmadı.”
Garın yanacak yeri kalmadığı için yangın söndü, diyemedi...
Peki havadan operasyon gerekseydi ne olacaktı? Belediyenin havadan söndürme aracı var mı? Nerede? Mantar gibi gökdelen dikilirken akla gelmez mi hava aracı? Gelmemiştir.
Rant yağmasına dönük belediyecilik anlayışında akla paradan, avantadan, cukkadan başka bir şey gelemiyor ne yazık ki...
Şimdi yanan bölümlerin aynen yenilenmesi gündemde.
En kısa zamanda yenileneceğine dair sözler verilecektir.
O sözler muhtemelen tutulmayacaktır. Batan Karaköy iskelesi bir ayda yenilenecekti. 2 yıldır halk iskele yerine çadırdan girip çıkıyor vapurlara... Yalan dizboyu... Peşlerini bırakmayalım yine de, Garı en kısa sürede onarsınlar.

Haberin Devamı

Özgür
Başbakan Erdoğan:
“Özgürlük ortamı eleştiriye, tartışmaya, sorgulamaya açık olmaktır. Yumurta atarak, ayakkabı fırlatarak, hakaret ederek konuşan insanları susturmaya çalışmak ifade özgürlüğü değildir” diyor
Elbette doğrudur...
Peki kaç genç bugün gazete ve dergilerinde birkaç satır yazı yazdı diye hapiste... Kaç genç sokakta dergi sattığı için mahkemelerde...
Gençlerin üniversite yönetiminde söz söyleme hakkı hangi düzeyde? Rektörleri üniversite mi seçiyor yoksa YÖK ve Cumhurbaşkanı mı?
Eğer ifade özgürlüğü tam olsa gençler yumurta atarak kendilerini ifade etmeye çalışırlar mı?

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanı Clinton “Belgeler doğru” deyip Türkiye’den özür dilemiş.
Böylece bayan Clinton kendi açısından eteğindeki taşı dökmüş oluyor...
Haldun Ertem

ÇYDD
Ergenekon kapsamında gözaltına alınan ÇYDD ve ÇEV yöneticileri dahil 29 kişi hakkında savcılık takipsizlik kararı verdi.
“Baba Beni Okula Gönder” kampanyasının yöneticisi Tijen Mergen de takipsizlik kararı verilenler arasında. Mergen, Ergenekon kapsamında apar topar gözaltına alınmış, bilgisayarları dahil birçok eşyasına el konulmuş, dört gün gözaltında şok üstüne şok yaşamış, azılı suçlu muamelesi görmüştü. Türkan Saylan başta olmak üzere onlarca saygın eğitimci aynı eziyete tabi tutuldu. Bugün takipsizlik veriliyor.
Peki kimse özür dilemeyecek mi onlardan?
Dilemeyecek. Çünkü çektirilen eziyet bilinçlidir. Bu insanların suçlu olmadığını onlara bu muameleyi yapanlar da biliyordu. Amaç fakir ama okumak isteyen çocukları cemaat ve tarikatların eline düşmekten kurtarmaya çalışan insanları cezalandırmaktı. Cezalandırdılar. Devlet organlarını böyle kullanıyorlar...
Devlet bu halde...

Haydarpaşa yangını patlayan su borusundan çıkmış.
Aferin bize!
Sonunda sudan bile yangın çıkarmayı başardık!
Fahrettin Fidan

Metin
Galatasaray taraftar grubu Tekyumruk’tan mesaj var:
“Tekyumruk olarak Hakkâri Çimenli Köyü İlköğretim Okulu’na Metin Oktay Kütüphanesi kuruyoruz. Düşünen, sorgulayan, yorumlayan nesillerin yetişmesi okumaktan geçmektedir. Kitap okuma alışkanlığımızı köreltenlere inat İstanbul’dan çok uzaklara ülkenin dört bir tarafına, kitap ve okuma alışkanlığı götürüyoruz. 7 Ocak 2010 tarihinde topladığımız kitapları Hakkâri Çimenli köyüne kendi ellerimizle teslim edeceğiz. Hakkâri‘de küçük kitap kurtları yetişmesine destek olmak isteyenler iletişim@tekyumruk.com’dan bilgi isteyebilir.”