Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AKP, İzmir Belediye Başkanlığı’nı almaya kararlı, o yüzden her türlü faulü deniyor.. Demokrasi, adalet, centilmenlik gibi kavramlar zaten çoktandır hak getire... İşte size İzmir büromuzun haberi:
“İzmir’in suyunda tespit edilen sınır değerlerin üzerindeki arsenik, İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma konusu edildi. Hrant Dink cinayetini araştıran Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız ile Mehmet Canoğlu, perşembe günü İzmir’e geldi. Müfettişler, Büyükşehir Belediyesi’nde inceleme başlattı.
Kusur tespit edilmesi halinde, sorumlular hakkında görevi ihmal veya kötüye kullanmaktan dava açılması için hukuki sürecin işleyeceği belirtildi.
Başkan Aziz Kocaoğlu, sessiz kalmayı tercih ederken, İzmir gibi suyunda arsenik saptanan diğer illerde ise herhangi bir işlem yapılmadığı ortaya çıktı. Bu illerde, İçişleri, Sağlık ve Çevre bakanlıklarının İzmir’e zorunlu kıldığı yaptırımların da uygulanmadığı tespit edildi. Afyon, Aksaray, Kars, Nevşehir, Niğde ve Van’da arsenik miktarının, düzenli şekilde duyurulmadığı, faturalara uyarıcı not düşülmediği, okullarda memba suyu dağıtılmadığı belirlendi.
Bu arada, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapımına başladığı, yaklaşık 15 milyon euro’ya mal olacak 3 ayrı arsenik arıtma tesisinin üç ay içinde hizmete gireceği açıklandı...”

Haberin Devamı

Erdoğan, Taraf’a sormuş: “Siz kimin medyasısınız?
TOSUN’un...
Yani “Türk Ordusuyla Savaşan Unsurlar”ın medyası olabilirler...
Haldun Ertem

Vakit gazetesi yazarını kurtarmak için evlenme yaşı 14’e indirilecekmiş.
Maşallah! Tecavüzcüler yasalara değil, yasalar tecavüzcülere uyduruluyor!
Gülhan Elmas

Zorla İngilizce Bir veli yazıyor: “Birçok lisede İngilizce öğretmenleri ve müdürlerin, belli yayınevleriyle anlaşarak ve ‘Mevcut kitaplar yetersiz’ bahanesine sığınarak okullarında yayınevlerine stantlar kurdurup, öğrencilere zorla sattıkları 250YTL’lik İngilizce kitap setlerinden haberdar mısınız?
Bu çocuklara, eğitimin bu kitaplar üzerinden verileceği söylenerek setleri almaya mecbur bırakıldıklarını biliyor musunuz? Ve velilerin, setleri değişik yerlerden temin etmeyi teklif ettiklerinde yahut fotokopiyle çalışmak istediklerini söylediklerinde, hapis ile korkutulduklarını duymuş muydunuz?
Kitapların yetersiz olduğuna kim karar veriyor? Talim ve Terbiye Kurulu mu yoksa başkaları mı?”

Haberin Devamı

Soru...
Başbakan Erdoğan büyük laf etti. “Sayın Baykal’ın sözlerine seçim kampanyalarına kadar cevap vermeyeceğim” dedi.
Demokrat Başbakan böylece demokrasiden ne kadar haberli olduğunu ilan etti...
Oysa Meclis’te herkesi muhatap almak demokrasinin ilk emri...
Bilen bilir... İngiliz Parlamentosu’nda her çarşamba günü “Prime Minister’s questions - Başbakan’ın soruları” adı verilen bir oturum vardır. Yarım saat sürer. Başbakan bu sürede kendi partisinden olsun, muhalefetten olsun gelen sorulara tek tek yanıt verir. BBC de bunu her hafta yayımlar.
Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda parlamentolarında aynı yöntem “Soru saati” veya “Soru zamanı” adı altında uygulanır. İskoçya, İrlanda, Hindistan parlamentosunda aynı uygulama sürmektedir. İsveç Parlamentosu’nda her perşembe günü başbakan aynı şekilde soruları yanıtlar.
Amerikan Başkan adayı McCain de eğer seçilirse bu yöntemi Amerikan Kongresi’nde uygulayacağını açıklamış bulunuyor.
Bizde ise nerede haftada bir... Seçimlere kadar, yani 6 ay muhalefete cevap yok...

Haberin Devamı

Dağlar gibiydi...
Dağlar gibi şairimizi, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı kaybettik...
Zeynep Oral’la bir konuşmasında şöyle anlatmıştı şiir aşkını:
“Türkçem bana şiir söyler. Türkçeyi dinliyorum o kadar, ben bir şey katmıyorum, bana yalnızca Türkçemin söylediğini yazmak kalıyor... ”
“Şiir benim yakamı bırakmaz. Geceleri uyutmaz. Şiirsiz üşürüm. Ne giysem üzerime şiirsiz ısınamam.”
“Her şiirden sonra sana 100 sopa deseler varım. Öylesine severim şiir yazmayı. ”
“Yazarken /değdirir gibiyim/ Yüzümü/ Senin yüzüne”
Dağlarca’nın “Nasıl böyle dinç kalıyorsunuz?” sorusuna yanıtı:
“Ata’yı sevmek insanı diri tutuyor.”
Çocukları çok seviyor. Diyor ki:
“Beni ne kadar çok çocuk okursa o kadar çok yaşarım.”
“Her çocuğu anasından babasından çok severim. Çocuğun tadını bilirim. Kendim yaşlı bir çocuğum, belki ondan.”
Sevgiye sevdaya gelince... Der ki:
“Üç dört kez o iş geçti başımdan. Hep çok yıprandım. Bütün şarkıları dinlerken ağlamaklı oldum. En adi şarkıları bile gerçek bulmaya başladım.”
Aşkı da iyi tanır doğrusu:
“Gerçekleşen aşk düşleneni doldurmaz. Hep dışarıda kalır. Yarası gölgesinden çıkar. Aşk biraz da bu yüzden ölümle eşanlamlıdır. Mutlulukla biten aşka aşk denmez. Ona sevişme denir.”
Bir kez evlenmiş, anlaşamamış, ayrılmış.
“İkili Anlaşma Anıtı” şiirinden mahkemeye verilmiş. Dava sürerken elini kaldırıp söz istemiş. Demiş ki:
“İkili anlaşmalar gereğince Amerikan helalarını temizlemek Türkiye’ye aitse, ben altmış yaşıma rağmen bu helaların hepsini temizlemeye hazırım, ta ki Türk askeri bu helaları temizlemesin.”
Mutlu musunuz sorusuna yanıt:
“Kendi gövdemin coğrafyasında mutluyum, Toplumumun coğrafyasında değilim.”
Koca şair... Türkçenin şiir bayrağı.. Sen hep dalgalanacaksın...