Makam otomobiliyle MHP Genel Merkezi’ne giden Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a jammer (elektronik sinyal karıştırıcı) cihazlarla donatılmış koruma araçları eşlik ediyor. Hürriyet’in haberi şöyle sürüyor:
“Jammer araçları görüşme sırasında genel merkez etrafında dolaşarak hem koruma hem de dinlemeye karşı önlem aldı...”
Olağan, çünkü... İktidar herkesin konuşmalarını dinliyor. Bu konuşmalar umulmadık zamanlarda umulmadık yerlerde ortaya çıkıyor. Kişinin aleyhinde kullanılıyor.
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ve eşinin başına gelenler hatırlarda...
CHP Milletvekili Ahmet Ersin, “Başbakan’ın bir özel dinleme örgütü var” diyor ve ekliyor:
- Ortam dinlemesi yapan araçlardan edinilen bilgiler, AKP’ye ve AKP medyasına servis ediliyor. Özel istihbarat topluyorlar. Muhalefet edenlere korku salma ve sindirme amacıyla bu yönteme başvuruluyor...”
Genelkurmay Başkanı da belli ki kendisini bu tür tehlikelerden koruma çabası içinde...
İktidar koltuğunda malum... Laikliğe savaş açtığı, Anayasa Mahkemesi kararıyla tescilli bir parti oturuyor...
Laik cumhuriyete bağlı Silahlı Kuvvetler de doğal olarak laik cumhuriyetle savaşan iktidarın takibinden kurtulma çabası içindedir...
Böyle bir ülkenin terörle veya benzeri tehditlerle mücadele edebilmesi olası mı?
Dengir Fırat sormuş: “Baykal’ın kazancı helal mi?”
Eroin kaçakçılığı, hayali ihracat falan yapmadıysa tabii ki helaldir...
Haldun Ertem
Her türlü değeri nakde çevirme mesleğinin adı politikacılık oldu.
Bunlar politik-acı...
Akif Kökçe
Kapitalist kriz...
Kapitalizmin sarsılması kapital sahibi olmayanlarımızı bile çok üzüyor! Ne olacak bu işin sonu? Bir uzman, Caner Sancaktar, diyor ki:
- Bu kapitalizmin krizi değil, kapitalist krizdir...
- Yani nedir?
- Kapitalist kriz, kâr oranlarının düşmesi ve sermaye birikiminin yavaşlaması veya durması durumudur.
- Peki ne olacak bu işin sonu?
- Kapitalist kriz, küçük kapitalistleri iflasa sürükler ve işsizler / işçiler ordusuna katar. Büyük kapitalistler ve sermaye grupları ise genellikle kriz sonrasında daha da büyür. Bazı işçiler işini kaybeder, geri kalanlar daha düşük ücretlere ve daha kötü çalışma şartlarına katlanmak zorunda kalır. Fakat “Kapitalist kriz”, hiçbir zaman için kapitalizmin sonunu getirmez, yani kapitalizmi yıkmaz....
Neymiş... Korkulacak bir şey yokmuş... Kapitalizm yakında düzlüğe çıkacak, fatura da yine emekçi ordularına ödetilecekmiş!
Doğu fıkrası...
Fıkrayı değerli gazeteci ağabeyimiz Cüneyt Arcayürek, Tayyip Erdoğan’ın televizyon konuşmasını dinlerken hatırlamış... Adamın biri kürsüde desteksiz atıyormuş:
- Bizim oralarda öyle büyük atlar vardır ki başı doğuda, kıçı batıda...
Derken dinleyicilerden biri atılmış:
- Yahu ata yürüyecek yer bırakmadın...
TRT saçmalığı
Resmi Gazete’de yayımlanan TRT’nin yeni Personel Yönetmeliği’nin 27. maddesi aynen şöyle;
“Kurum personeli, ülke ve Kurum yönetimini kötüleyici mahiyette e-posta, SMS, faks göndermek, medya araçlarından yayın yapmak, pankart dolaştırmak, broşür ve el ilanı dağıtmak veya yapıştırmak gibi toplu ve ferdi hiçbir eylemde bulunamaz.”
İşyerinde faal olan sendika Haber - Sen, bu yasakların özellikle sendikayla ilgili olduğunu bildiriyor ve soruyor:
- Yukarıda sayılan araçlar arasında mektup, posta kartı ve telgraf bulunmamaktadır. TRT personeli, telefonda kamu ve kurum yöneticileri hakkındaki düşüncelerini birbirine anlatabilir mi?
- Personelin yüz yüze yaptıkları konuşmalarda sizleri eleştirmesinin önüne nasıl geçmeyi düşünüyorsunuz?
- Elektronik posta vb. araçlarla sizleri övmemizde bir sakınca yok, öyle değil mi?
Türkiye yakası
Sosyal psikolojide uzman bir isim, Kaan Arslanoğlu, Sol internet sitesinde yazıyor:
“Konuşmalarımız dinleniyor, internet iletişimimiz izleniyor. İnsanları derdest edip dostlarıyla şakalaşmalarını bile soruyorlar gece yarıları. Hukuksuz sağlanmış istihbarat bilgileri kanıt diye cümle âleme ilan ediliyor. Avrupa Yakası adlı diziyi yazanlar bunu gülmece malzemesi seçmiş. Dizideki karakterlerin telefonları dinleniyor. Sonunda bir bölümü topluca gözaltına alınıyor. Yine de yakınmıyorlar durumdan. Bu sadece bir yanlışlıkmış! Burhan’ın kimliğini kullanan bir dolandırıcının konuşmalarını dinliyormuş polis. Son derece haklı gerekçelerle izleniyorlarmış.
Psikolojide bu tepkiye ‘Kurbanı Suçlama’ tavrı denilir. Diyelim birisi öldürüldü. Kurbanı tanıyan, tanımayan çok kişi şöyle düşünür: Muhakkak bir yerde yanlış yapmıştı. Bazı kirli işlere girmişti ya da bulunmaması gereken mekânlarda bulunuyordu... Çünkü hatasız biri kurban seçilmişse eğer, aynı şey kendi başına da gelebilir. Masum bir kurban düşüncesini o yüzden aklından kovar kişi.
Toplumda otoriteye itaati yaygınlaştıran başka ruhsal düzenekler de mevcut.
Üçünden bahsedebilirim:
1 - Hatalı düzgü (norm) belirleme: Örneğin Türkiye’de 12 Eylül darbesi gibi bir askeri darbe tehdidi görürsünüz. Ona karşı durayım derken iktidarın yaptığı tüm baskıları görmezden gelirsiniz.
2 - Kendini haklı çıkarma: Bazı tatsızlıklar yaşıyor, örneğin telefonlar dinleniyor, ama demokrasiyi korumak için yapılıyor bunlar. Öyle olmasa ben de karşı çıkarım, dersiniz.
3 - Hafife alma: Telefonlar dinleniyorsa kime ne zararı olacak ki... Suç işliyorsan korkarsın, yoksa pek de kötü bir şey sayılmaz. (Sternberg, Cognitive Psychology)”
Özetlersek: İnsanın psikolojisini faşizme uydurması için ne çok yöntem var!
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025