Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Yaşar Kemal, Berlin Hür Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada:
       - 20 milyon Kürt, insan hakları olmadan yaşadığı sürece Türkiye'de demokrasi olamaz, diyor...
       Aynı günlerde Washington Post'un bir yorumunda Türkiye'deki Kürtlerin oranı "yüzde 30" olarak belirtliyor...
       Türkiye'deki Kürt kökenli yurttaşlarımızın sayısı gerçekte nedir?
       Turgut Özal yaklaşık 10 yıl önce Türkiye'deki Kürt sayısını 12 milyon gibi bir rakama oturtunca bu sayı abartılı bulunmuş, bir süre tartışılmıştı.
       Diyelim ki o dönemde Kürt sayısı Özal'ın buyurduğu gibi 12 milyondu.
       Kürtler dışarıya en çok göç veren kesim olduğu halde 10 yılda nasıl oldu da sayıları yüzde 65 oranında arttı?..
       Eğer Kürt kökenli yurttaşlarımızın sayısı son 10 yılda yüzde 65 oranında artış gösterdiyse, bu hızdaki artışla önümüzdeki 30 yılda Kürtlerin sayısını 88 milyona çıkartır, nüfusun çoğunluğu Kürt olur.
       Bu tablo akla yatıyor mu?
       Soruyu bir de Hacettepe Nüfus Etüdleri Enstitüsü Müdürü Profesör Aykut Toros'a sorduk... Prof. Toros'un değerlendirmesi şöyle:
       - Geçmiş nüfus sayımlarında insanlara "ana dilleri" sorulurdu. Son sayımda da soruldu ama sonuçları açıklanmadı. Sayımda elde edilmiş bu verilerden hareketle, Kürt nüfusun doğum ve ölüm oranlarını da dikkate alarak yaptığımız projeksiyon sonucu ülke nüfusunun yüzde 12.7'sinin Kürt kökenli olduğunu saptadık. Bu orana göre Kürt kökenli nüfus 8 milyon 128 bindir.. Ayrıca 1993 yılında Türkiye genelinde gerçekleştirdiğimiz 10 bin hanelik bir araştırmada da insanlara "anne ve babalarının ana dilini" sorduk. Anne veya babasından herhangi biri "Kürtçe" konuşan insanların oranı da aynı çıktı.
       ***
       Bu sayı da eksik olabilir... Kimi Kürt kökenli yurttaşlar sayımda kimliklerini belirtmekten kaçınmış olabilir. Ancak 20 milyon gibi bir rakam da bize hiç inandırıcı gelmiyor doğrusu...

       Adı "asker kaçağı"na çıkan DYP Milletvekili Bahattin Şeker bombayı yakında patlatacakmış... Bahattin Şeker biliyorsunuz kendisini yurtdışında çalışıyor göstererek askerlikten kaytardığı iddiasıyla topa tutuluyor. Milletvekilliğinin düşürülmesi gündemde. O da boş durmamış. Bir karşı atak dosyası hazırlamış.
       Ne mi varmış dosyada... Efendim dosyada kendilerini yurtdışında çalışıyor göstererek askerlikten sıyrılan "ünlü" soyadlı gençler varmış. Bunların kimi bakan, kimi işadamı, kimi general çocuğuymuş... Bazı gazeteciler de varmış dosyada. Dosya açıklanınca kıyamet kopacakmış. Bakalım... Bekliyoruz...

       Alman basını "Bu bir devrim" diye veriyor haberi. Neymiş devrim? Alman televizyonlarında son 50 yıldır ilk kez akşam haberlerini "esmer" bir spikerin okuması... Bugüne dek hep sarışın spikerler okurmuş haberleri. İlk kez ARD Televizyonu bu görevi esmer güzeli, Doğu Almanya doğumlu Susanne Daubner'e (37) vermiş. Devrim işte bu...

       Cenap Şahabettin İlkokulu'nda öğretmen, Ali Toker'e sordu:
       - Savaşta ölenlere ne denir oğlum?..
       Minik Ali'den yanıt:
       - Allah rahmet eylesin, denir öğretmenim.

       Avukat Ceyhan Mumcu, Washington Atatürkçü Düşünce Derneği'nin 24 Kasım'da bir panel düzenlediğini, panelin konuşmacılarından birinin de Türkiye'de geçmişte görev yapmış CIA eski İstasyon Şefi Paul Henze olduğunu öğrenince hemen eline kağıdı kalemi aldı; Henze'ye yöneltilmesi ricasıyla aşağıdaki soruları içeren faks mesajını paneli düzenleyen şube başkanına geçti.
       Soru 1) Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok'u kimler öldürdü?..
       Soru 2) Uğur Mumcu'yu yıllarca komünist olmakla suçlayıp durdunuz. Türkiye'de artık hiç kimsenin inanmadığı bu suçlamanız hala geçerli mi?..
       Soru 3) PKK'lılara, İslam motifleriyle hareket etmelerinin daha doğru olacağı şeklinde akıllar vermiştiniz. Bu tavsiyelerinize uyuyorlar mı?
       Soru 4) 1980 öncesi Özel Harp Dairesi sizin büyük gayretleriniz sonucu ülkücülerle doldurulmuştu. 1980 darbesini bunlar mı yaptı, yoksa "Our boys" (Bizim oğlanlar) dediğiniz generaller mi?..
       Faksa yanıt birkaç gün sonra ADD Washington Şube Başkanı'ndan geldi:
       "Sizi gayet iyi anlıyoruz. Belli bir nezaket çerçevesinde sorularınızı Sayın Henze'ye yöneltmeye çalışacağız..."
      
Peki daha sonra ne mi olmuş?.. Mumcu' dan dinliyoruz:
       - Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok'u kimlerin öldürdüğüne ilişkin sorumu bir bayan sormuş. Henze, soruya, "Türklerin bile bilmediği birşeyi ben nasıl bileyim ki" yanıtını vermiş. Bunun üzerine ben de kendisine, "Senin gibi karanlık birinin bile bilmediği birşeyi Türkler nasıl bilsin ki!" diye karşı soru gönderdim...

       Küçük bir sorun ama... Bir türlü düzelmiyor... Ali Sami Yen Stadı'nda anonsları yapan hanım mikrofonda konuşmuyor. Adeta haykırıyor. Yarattığı ses patlaması insanları yerinden hoplatıyor. Devre arasında çalınan müzikler de öyle... Galatasaray'ın zarafetine uymayan bu gürültü kirliliğine kulüp bir son vermeyi düşünmüyor mu acaba?..




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr