Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kanaltürk’ün, sabah akşam veryansın ettiği Fethullah Gülen ve AKP yanlısı Koza İpek grubuna satılması özellikle kanalı bir siyasi hareketin aynası gibi gören yüz binleri şoka uğrattı. Tuncay Özkan diyor ki:
“Biz Kanaltürk’ü satmamak için sonuna kadar direndik. Ama Maliye’nin üzerimizdeki sıkı denetimi, büyük bir reklam ambargosunun hedefi haline gelmemize yol açtı. Tam 4.5 aydır çalışanlarımıza maaş ödeyemedik. Son olarak RTÜK, mahkeme kararıyla frekansımızı iptal ettirdi, yayınımız durma noktasına geldi. İktidar korkusu yüzünden kimse bizimle ortaklığa yanaşmadı. Kanalı 25 milyon dolara sattık. Bize 1 milyon dolar kaldı.”
Kanaltürk’ün satışına canı sıkılanlar ise diyor ki:
“Tuncay Özkan Kanaltürk’ü Turgay Ciner veya benzer bir işadamına daha düşük fiyata da olsa satabilirdi. Kanaltürk bir medya organından ötede siyasi misyon üstlenmiş bir kurum gibi takdim edildi. Cumhuriyetçi yüz binlerin desteğiyle büyüdü. Kanaltürk’ün karşı cephedeki sermayeye satılması yerine kapatılması bile daha onurlu bir davranış olurdu...”
İpek Koza grubu neden başka bir kanal kurabilecekken Kanaltürk’ü satın aldı?
İktisatçı Mustafa Sönmez diyor ki:
- Bu bir psikolojik savaş manevrasıdır. Koza, böylece “ulusalcılar”ı demoralize etmeyi başarmış, aynı zamanda güçlü tavır sergileyen bir medya kuruluşunu etkisiz hale getirmiştir.
Sonuç... Güçlü bir cumhuriyetçi ses iktidar baskısı ve iktidar yanlısı sermayenin ortak çalışması sonucu etkisizleştirildi.
Görülmesi gereken bu faşizan gidiştir...

Haberin Devamı

Financial Times yazmış: “Türkiye’de modern Müslüman demokrasisi cesaretlendirilmeli.”
Sadece ‘modern demokrasi’ olsa olmuyor mu?
Haldun Ertem


Liberal Parti
Liberal Parti Genel Başkanı Cem Toker, “AKP liberal mi?” sorusuna yanıt veriyor: “Anavatan yıllarında Özal’ın uyguladığı asla ‘liberal’ olmayan pek çok politika vatandaşa ‘liberalizm’ diye tanıtılmıştı. AKP’nin de liberal demokratik değerlerle bağdaşan tek bir yönü yoktur.
AKP, siyasette dayatmacı, ‘Herkes bizim gibi  düşünüp yasayacak’ diyen otoriter ve totaliter bir partidir.”
Bu totaliter rejim kendisine gerekli iç ve dış sermaye desteğini de ülkeyi yağmaya açarak sağlıyor.

Haberin Devamı


Joost’u özlermişiz!
Mehmet Ali Birand dünkü yazısında AB komiserleri Lagendijk ve Rehn’i övüyor... Önümüzdeki yıl Olli Rehn’in yerine karşımızda bir Fransızı görebilirmişiz! Joost Lagendijk de işlerine dönecekmiş. Diyor ki Birand: “Bu değişiklikler yaşanırsa, Rehn ve Lagendijk’i mumla ararız.”
Yok canım? Ankara’daki Avrupa Komisyonu Temsilcisi Kretschmer malum, tam bir genel valiydi. Her işe karışıyordu. O yüzden çok laf işitti. Yerine gelen Fransız Marc Pierini, aynı duruma düşmemek için bugün sessiz sedasız çalışıyor, sadece görevini yapmaya özen gösteriyor. Olli ile Joost’un yerine gelecek olanlar da biraz akıllı ve onurlu iseler adam gibi davranırlar. Yoksa zılgıtı yerler...

Gül’ün dikeni!
Çankaya’ya sunulan hediyeler konusu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çelişkili açıklamaları nedeniyle kolay kolay gündemden düşecek gibi görünmüyor. Önce son açıklamayı hatırlatalım:
“Bu hediyeler devleti temsilen cumhurbaşkanlarının şahsına verilmekte olup bugüne kadar görev yapan cumhurbaşkanlarımızın verilen bu tür hediyelerin kayda geçirilmesine ilişkin standart ve yerleşmiş bir uygulamaları bulunmamaktadır.”
Peki, Abdullah Gül böyle derken eşi Hayrünnisa Gül ne diyor? Dün, Yavuz Donat’ın köşesinden aktarıyoruz:
“Dışişleri Bakanı iken de, Başbakan iken de, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da (eşini işaret ederek) verilen hediyelerin hepsinin fotoğrafını çektirdim... Çektiriyorum... Tek tek kayda geçirtiyorum.”
Anlaşılıyor ki eşinin bu konuda standart koyduğundan... Hediyeleri fotoğraflayıp kayda geçirdiğinden Abdullah Gül’ün haberi yok!
İyi de fotoğrafları çekilip kayda geçirilen hediyeler daha sonra ne oluyor? Sayın Hayrünnisa Gül’ün açıklamasında bir tek bu yok. Hediyeler devlete bırakılıyorsa, bu neden açıkça belirtilmiyor? Yok, hediyeler Gül ailesinin oluyorsa, o zaman fotoğraflarının çekilip kayıt altına alınmasının sebebi nedir?
Biz de bu soruyu kayda geçirmiş olalım...

Haberin Devamı


Zaman gazetesinde 1 Mayıs’ta tek taraflı bir haber:
“Eylemciler, Ergenekon Caddesi’nden söktükleri taşlarla polise saldırdı...”
Ve haberin altında bir okur notu: “Hangi taşı kaldırsanız altından Ergenekon çıkıyor.”


Yanıt belli!
CHP İzmir Milletvekili Abdürrezzak Erten, dün Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in, Türk Telekom ve Avea Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevlerini de yürüttüğünü hatırlattıktan sonra basit bir soru sordu:
“Telekom, Avea ve TRT’nin çıkarları çakıştığında Sayın İbrahim Şahin hangi kurumun çıkarlarını savunacaktır?”
Soruyu dün bir TRT çalışanı yanıtladı:
“Kendi çıkarları hangisini gerektiriyorsa tabii ki onu savunacaktır.”