Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere "...Hükümet uygulamalarının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçmişteki konuşmalarına da vurgu yapılarak kamuoyunu yönlendirebilecek yorumlarla aktarıldığı... Sürekli olarak AKP'yle ilgili olumsuz eleştiriler yapıldığı... vs...vs..."YSK, Kanaltürk'e söz konusu cezayı 24 - 28 Haziran 2007 tarihleri arasında yaptığı yayınlardan dolayı ağustos ayında vermiş. Eylül ortasında uyguluyor. 3 ay sonra uygulanan böyle bir cezanın, halkın haber alma hakkını kısıtlamaktan başka, ne sonucu olabilir? Seçim yasaklarını yalnızca Kanaltürk mü ihlal etti? YSK bu cezayı birilerini memnun etmek için vermediğine kamuoyunu inandırabilir mi? Yüksek Seçim Kurulu Kanaltürk'e 6 gün haber bülteninde yayın durdurma cezası verdi. Gerekçe: Rum lider Papadopulos, "Tek düşmanımız Türk askeri" demiş. Görüldüğü gibi bizim "satılmış aydın"lar hiç de yalnız değil... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ziyareti tüm gazetelerde yer aldı. Ziyaret sırasında Büyükanıt'ın elindeki evrak çantası da dikkati çekmişti. Ancak çantanın rengi konusunda anlaşmazlık vardı...Bugün,Yeni Şafak, Star, Akşam, Vatan ve Tercüman'a göre çanta "kırmızı"... Hürriyet ve Zaman'a gore "kahverengi"... Sabah ve Takvim'e gore "taba", Milliyet'e göre ise "vişne" rengiydi... Bir dostumuz soruyor:- Neden gazeteciler çantanın rengini tespitte bu kadar zorlandılar? Daha karmaşık haberlerin içinden nasıl çıkıyorsunuz? Kırmızı çanta! ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras'ın Pan Armenian adlı internet sitesinde yayımlanan "Ermenilere karşı korkunç bir katliam yaptık. Türkiye bunu kabul etmelidir. Bu vahşeti nasıl adlandıracağımız önemli değildir; soykırım, etnik temizlik vs..." şeklindeki sözlerini aktarmış ve eleştirmiştik...Ufuk Uras, dün telefonda bize, 10 Ağustos'ta Agos gazetesinde kendisiyle yapılan bir röportajın yayımlandığını, Pan Armenian adlı sitenin söylemediği sözleri söylenmiş gibi gösterip çarpıttığını söyledi. Uras'ın 1915'le ilgili dediği: "...Bu bir insani dramdır. Dolayısıyla bu insani dramın hukuken ve siyaseten nasıl adlandırılacağının önemi yoktur. Karşılıklı olarak yaşanmış vahim bir vakadır. İttihat ve Terakki politikaları nedeniyle cumhuriyet dönemi insanları yani bugünkü Türkiye eleştirilemez, suçlanamaz."Uras'a Pan Armenian sitesine de bir açıklama göndermesini tavsiye ettik. Çünkü Ermeni diasporası sürekli olarak Türkiye içinden kendi soykırım tezine destek arıyor, bu tür çarpıtmaları "inkâr duvarında bir çatlak daha" tarzı takdimlerle dünya çapındaki lobi çalışmalarında kullanıyor... Uras'tan düzeltme Soru: "Yapıcı muhalefet" ne demektir? Yanıt: İktidarın yaptıklarını ses çıkarmadan izlemek... 12 Eylül darbesinin yıldönümü kimi tarifsiz acıların da yıldönümüdür...1980'e doğru sağ sol vuruşmaları tezgâhlanmış, kanlı bir ortam yaratılmış, doğal olarak askere davetiye çıkarılmış, ordu yönetime el koyunca ertesi gün kanlı olaylar şıp diye kesilmişti. Anarşi ve terörün darbeyi meşrulaştırmak için iç ve dış derin odaklarca tezgâhlandığı sonradan anlaşıldı.Darbe Türkiye'de solu astı, kesti, kökünü kazıdı... Partiler, sendika ve meslek odaları kapatıldı. "İstikrar Anayasası" adı altında paraya sınırsız egemenlik tanıyan bir anayasa yapıldı. Bu anayasa tek taraflı propagandayla halka kabul ettirildi.Sonradan ne siyaset kendine gelebildi, ne sol, ne sendikacılık...Darbeciler kendilerine desteği tarikatlarda aradıkları için dinsel dalga yükseldi.Öte yanda etliye sütlüye karışmayan bir gençlik yaratıldı. Bugünkü bataklığın temelleri 12 Eylül darbesiyle atıldı. Türkiye'yi sömürüye açan darbe ABD destekliydi. ABD artık orduya karşı AKP'yi destekliyor. TSK zorda. 12 Eylül'de darbe yiyen solcu aydınların bir bölümü, roller değiştiği halde hâlâ askere karşı 2. cumhuriyetçilerle işbirliği yapıyorlar.Türkiye artık sol kanadı olmayan bir uçak görünümünde... Siyaset yağmayla eşanlamlı oldu. Demokrasi, içinden sadece hazine yağmacılarının çıktığı bir sandıktan ibaret.* * *Şili'de 11 Eylül Pinochet darbesinin üzerinden 34 yıl geçtiği halde davalar sürüyor. Pinochet'nin ekibinden Hugo Salas Wenzel geçenlerde ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Suçu 1973 - 1990 yılları arasında insan hakları ihlallerine ortam hazırlamaktı. Bu arada darbe kurbanlarının ailelerinin her birine de 570 biner dolar tazminat ödendi.Türkiye'de de o acı olayların izi sürülmeli, tazminat davaları açılmalı... Devlet, kurbanların yakınlarına tazminat ödemeli. Yaralar bir parça olsun sarılmalı... m.asik@milliyet.com.tr Eylül darbeleri...