Ankaradan arayan bir müteahhit anlattı dün:- Mamak çöplüğüne toprak döküyor, kamyon başına 5 milyon lira ödüyorduk. Çöplük 2 ay kapandı. Yeniden açıldı. İşletme değişti. Toprak dökme bedeli kamyon başına 10 milyon liraya yükseldi...Okurumuz, yeni işletmenin kestiği makbuzları göndermiş..Üzerinde: "Keçiörengücü Spor Kulübü Mamak Moloz Dökme Alanı" yazıyorYine hatırlatalım. Keçiörengücü, Ankarada adına toplanan yüz milyarlara rağmen 3. Ligde sıradan bir takım. Paralar belli ki kulübe gitmiyor.Keçiörengücünün anlattığımız serüveni ile çok sayıda okurumuz ilgilendi... Hiç ilgilenmeyenler de var...Bunlardan biri de belediyeleri denetleme yetkisine sahip olan İçişleri Bakanlığı...Bu mevzuda hiçbir gariplik görmemiş olacaklar ki, bugüne dek konuyu merak edip araştırdıklarına ilişkin hiçbir belirti göremedik... Farkında olmadan kazmayı madene vurmuşuz... "Keçiörengücü Spor" öyle sıradan bir futbol takımı değil, Ankaranın hatırı sayılır işletmelerinden birinin adıymış. Daha doğrusu spor kulübü görüntüsü altında çalışan dev bir işletmenin adı... Önce Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminalinden iş alan taksilere kestiği makbuzla tanımıştık Keçiörengücünü... Daha sonra kimi otoparkları yönettiğini öğrendik... Peşinden Ankaranın muhtelif yerlerinde büfe işlettiği haberini de bu sütunlara taşıdık... Bitti mi? Yok canım... Almanyanın Bild gazetesi, Türkiye için, "Şarkın Avrupayı öptüğü yer" demiş. Gazetenin, bizim tatil köylerine gelen Alman kızlarından ilham aldığı anlaşılıyor... Erzurumda "Temmuz" adlı dergiyi çıkaran Recep Re, bu yayını İstanbula taşıdı. Recep, ülke koşullarını iyi bilir. Yine de İstanbulda halkın iftar çadırları önünde üç saat önceden sıraya girmesine, iftarla birlikte iki kap yemeğe yumulmasına hayret etmiş. Şu soruya bizim gibi o da yanıt bulamamış:- İki kap iftar yemeği için üç saat kuyrukta bekleyen bu insanlar, bütün yıl ne yiyip ne içiyor? Onların geri kalan 11 ayda doyurulmasından kim sorumlu? Çadır önlerindeki manzara Avrupadan nasıl görünüyor? İftariye çadırı... Maliye Bakanı Unakıtan, "Bizde, Amerikadaki kadar evsiz adam yok" demiş. ABDde bizdeki kadar kaçak yapı olmadığı içindir... Türkiye Bakkallar Federasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, "Biz marketlere karşı değiliz, sadece yasanın çıkmasını istiyoruz" diyor.Nedir o yasa? Geçen hükümet döneminde market gruplarının da katılmasıyla hazırlanan ancak sonradan onların baskısıyla rafa kaldırılan yasa tasarısı. Büyük mağazalara tıpkı Avrupada olduğu gibi faaliyet gösterecekleri yerlerdeki nüfus, trafik durumu, küçük ve orta boy işletme yoğunluğu, ulaşım, otopark, sosyal tesisler ile şehrin altyapısına getireceği yükleri dikkate alarak izin verilmesini öngören yasa... Çok şey istemiyor bakkallar. Sadece marketlerin daha önce kabul ettiği tasarının yasallaşmasını istiyor... Bakkal kapanırsa... Avrupanın her dediğini yaparak Avrupalı olabilir miyiz?Hayır... Olsak olsak üstü kaval, altı şişhane bir Avrupa taklitçisi oluruz. O da her tarafımızdan sırıtır... Komik duruma düşeriz... Avrupalılaşma veya Batılılaşma hedefimiz değildir. Hedefimiz "Çağdaşlaşma" dır...Osmanlı, Tanzimat dönemiyle birlikte "Batılılaşma" hamlesini başlatmıştı.Atatürkün hedefi ise "çağdaşlaşma" idi...Neydi aradaki fark... Doçent Hüner Coşkun anlatıyor:- Osmanlıda Batılılaşma hareketinin ilk yazılı belgeleri olan Tanzimat ve Islahat Fermanları, Avrupalı güçlerin baskısı ve denetimi altında hazırlanmıştı. Onların Osmanlıda reformların yapılması konusundaki diretmelerinin sebebi, bu yolla Osmanlı Devletinin iç işlerine karışabilmek ve imparatorluğu kendi denetimleri altına alabilmekti...Atatürkün farkı neydi? Şu:- Atatürk, Osmanlının yaptığının aksine, hiçbir Avrupa devletinin arkasına sığınmamış, hiçbir Avrupalı devlet adamının sözlerini kendisine buyruk edinmemiş ve hiçbir Avrupalı gücün koruyuculuğu altına girmeyi aklından geçirmemişti. Onun tek istediği, Türkiyenin de, çağdaş devletler topluluğu içerisindeki itibarlı ve onurlu yerini alabilmesiydi. Hüner Tuncer devam ediyor:- Atatürkten sonra gelen politikacılar bu hedeften saptılar. Bugün iktidarda olan AKP hükümeti de çağdaşlaşmayı değil, Avrupalı devletlerin buyruklarına uymak ve onların verdikleri yönergeler çerçevesinde ülkeyi yönetmek suretiyle, Avrupaya uymayı hedeflemektedir. Türkiye, bu yoldan giderek uluslararası toplumun kişilikli ve itibarlı bir üyesi olamaz... Çağdaş Türkiye Adamın yatı var, katı var, villası var, yalısı var, kamyon gibi cipi var ama yine de mutsuz. Neden? Çünkü hâlâ bir eksiği var; duş yaparken televizyon izleyemiyor. Praktiker mağazalarının dün gelen bülteninde bu eksiğin giderildiği, "televizyonlu duşakabin"lerin satışa sunulduğu bildiriliyordu. Artık parayı bastıran duş yaparken televizyon izleyebilecek... Ne saadet! m.asik@milliyet.com.tr Televizyon keyfi...