Star ve Zaman gazeteleri PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan'ın Emekli Albay Abdülkerim Kırca'yı "7 kişiyi kurşuna dizmekle" suçlayan sözlerini manşete taşımıştı. Yargısız infaz başarıya ulaştı! Jandarma Albay Abdülkerim Kırca hakkındaki bu suçlamalara dayanamadı, beylik tabancasıyla intihar etti.
Kimi itirafçıların PKK tarafından özel olarak görevlendirildiği ve itirafçılıkta PKK adına çalıştıkları doğru mudur?
Ya TSK'ya karşı İslamcı basınla sıkı işbirliği yaptıkları? Karar sizin...
* * *
Bir başka dram da Eruygur - Tolon cephesinde yaşanıyor.
Emekli Orgeneral Şener Eruygur, hapishanede düşüp başından yaralandıktan sonra tahliye edildi, tedavisi sürüyor. Aradan aylar geçtiği halde hâlâ eşini dahi tanıyamadığı söyleniyor.
Öte yandan, tutukluluğu 6 ayı geçen ancak hâlâ suçunu bilmeyen, hakkında iddianame hazırlanmayan Hurşit Tolon’un bu sürede 22 kilo kaybettiği bildiriliyor.
Adli Tıp Kurumu Tolon’un hastalığının takibi ve tedavisi için hastane koşullarında bulunması gerektiğini bildirdi. Silivri Devlet Hastanesi Tolon’u Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne sevk etti... Ne var ki hükümet katından (Adalet ve Sağlık bakanlıklarından) gelen baskılarla bu sevk durduruldu. Tolon’un askeri hastanede tedavisinde ne gibi bir sakınca vardır? Ya da emekli Orgeneral’in hastalığının ağırlaşmasında siyaseten ne gibi bir yarar görülüyor?
Hurşit Tolon’un durumu, Başbakanca da kınanan yargısız infazın bir başka örneğidir...
Barack Obama, Müslüman dünyasından söz ederken, “İktidarı, yolsuzluk yalan ve muhalifleri susturarak elde edenler” tabiri kullanmış.
Bizi kastetmiş olamaz...
Çünkü bizde o işler iktidarı elde ettikten sonra oluyor...
Haldun Ertem
* Ergenekon soruşturması kapsamında bulunan silahlar arasında suikastlarda kullanılan ‘’kalem tabanca’’lar hiçbir cinayette kullanılmamıştı! Ta ki evvelki güne kadar, taraftar medyanın silahşörleri kalem tabancalarıyla Güneydoğu gazimizi adeta katlettiler!
Engin Balım
Kimsenin kimsesi
Bizim Başbakan, Obama’dan ne beklediğini açıkladı:
“Kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesi olmasını bekliyorum.’’
Ünlü söz Atatürk’e aittir. Cumhuriyeti tanımlarken söyler:
“Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.”
Herkes kimsesizlerin kimsesi olabilir.. En son olacak kimdir derseniz; Obama’nın kendisidir.
Hussein Obama, salı günü göreve başlarken yaptığı konuşmada ne ekonomik krize karşı bir somut program, ne savaşları bitireceğine ilişkin küçük bir ışık verdi. Tam tersine, Amerikan halkından daha çok fedakârlık beklediğini ima etti... Sık sık “Teröre karşı küresel savaş” deyimini kullandı... Bu deyim malum, Bush’un dünyaya saldırmak ve özgürlükleri sınırlamak için açtığı büyük savaşın adıydı... Obama kimsesizlerin kimsesi değil para babalarının sesi olur sonuçta... Boş şeyler beklemeyelim...
Belediye bursları
İstanbul Belediyesi öğrenci burslarını kesti. Bu yüzden öğrenciler İstanbul Büyükşehir Belediyesini bastı... Polis - öğrenci itişmesi meydana geldi. AKP’li Anakent Belediyesi, öğrencilere “Bursları Anayasa Mahkemesi’ne dava açan CHP iptal ettirdi” diyerek CHP’yi hedef gösteriyor.
Kabahatli gerçekten CHP mi?
CHP’li hukukçu dostumuzu dinliyoruz:
- Biz Analasa Mahkemesi’ne DSİ, Karayolları, KİT’ler ve benzeri kuruluşların eskiden olduğu gibi burs verebilmesi için dava açmıştık. Mahkeme açtığımız davayı yıllarca beklettikten sonra umulmayan bir kararla, belediyelerin burs vermesini iptal etti. Biz bunu istememiştik... Bize gol atıldı.
* * *
Bütün belediyeler bursu kesti mi?
Hayır.. Örneğin İzmir Belediyesi öğrencilere burs vermeye devam ediyor... İyi niyetli bir belediyenin yapacağı budur. Zira henüz gerekçeli karar yayımlanmış değil. Bursu kesen belediyelerin amacı sırf CHP ile öğrencileri karşı karşıya getirmek...
İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na gerekçeleri karar yayımlandıktan sonra ne yapacağı soruluyor. Cevabı:
- Öğrencilere bursu ulaşım ücretlerinde yarı yarıya indirim sağlayarak vereceğim, artan parayla da yurt yaptıracağım...
İstanbul Belediyesi bir taşla iki kuş vurma sevdasında... Hem CHP’yi öğrencilerin gözünden düşürüyor hem burs paralarını kasasına atıyor. Ayıp ediyor...
Sözde zirve!
Çankaya'da "Yasama,yürütme,yargı" baş-kanlarının katılımıyla sözde "zirve" yapıldı dün.
Yapılan açıklamaya göre, "Dünyada ve bölgemizdeki önemli gelişmeler" üzerinde "etraflıca" duruldu.
Abdullah Gül'le beraber toplam 11 kişinin katılıp konuşma yaptığı toplantı takriben 90 dakika sürdü. Kişi başına düşen "etraflıca" konuşma süresi 3 - 4 dakika idi...
Toplantıya yüksek yargı başkanları yanında sadece Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek katıldı. Bu 4 ismin tümü AKP’li kişiler... Buna zirve yerine "iktidar - yargı buluşması" dense daha iyi olurdu. Özetle; İktidar yargıya yemek ısmarladı.