Meclis krizinin orta yerindeki kara delik neresinden baksanız sırıtıyor...
Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve aynı durumdakilerin...
Seçilme hakkı var...
Meclis’te milletvekili olarak görev yapma hakkı yok...
AKP bu mantık çarpıklığında hâlâ diretiyor... Bu alanda Meclis Başkanı Çiçek’in manevra yeteneği sınırlı. Top Adalet Bakanı’nda. En makul çözüm:
“Adalet Bakanı’nın ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın kanun lehine bozma talebiyle konuyu Yargıtay’a taşıması...”
Ne var ki, iktidar sorunu çözme yerine krizi derinleştirerek CHP’yi sıkıştırma ve bölme hesapları yapıyor...
* * *
Bu arada sorunun özü gündemden kaymış durumda...
Sorunun özünde cezaya dönüşmüş uzun tutukluluk süreleri var.
Diyelim Balbay, Haberal, Alan tahliye edildi, TBMM’de göreve başladılar...
Geride kalan tutuklular ne olacak?
Mahkemeler bir türlü bitmiyor, davaların üzerine yeni davalar eklenerek mahkemenin sonuçlanmaması için özel önlem alınıyor. Üç dört yıldır bitmeyen o davalar ne zaman bitecek? Silivri toplama kampı ne zaman boşaltılacak?
* * *
Söz Silivri’den açılınca... Bir de “Balyoz” var gündemde... Tutuklu 42 general ve amiralin sırayla emekli edilecekleri bildiriliyor. Kanıt niteliği taşımayan ancak tutuklamalara temel olan dijital belgelerin üstelik sahte olduğu yolunda inandırıcı iddialar olsa da... Kimse bunun üzerinde durmuyor. Yarın beraat ederlerse uğrayacakları zarar kimseyi ilgilendirmiyor. Bazılarının gözü “tasfiye”den başka hiçbir şey görmüyor.
Özgener demiş!
Aslında futbolun içine düştüğü durumu eski Federasyon Başkanı Mahmut Özgener birkaç cümleyle ifade etmiş de herkes anlamazlıktan gelmiş... Bakınız Özgener bu yıl 10 Şubat’taki konuşmasında ne diyor:
“ Bazı yöneticilerimizin ve kulüp başkanlarımızın davranışları ligimizi normal bir futbol ortamından hızla uzaklaştırıyor. Hakem odalarını baskı altına alıp koridorlarda baskı ortamı yaratıyorlar ve de üstüne üstlük bunu kendilerinde hak olarak görüyorlar. Futbolu ve futbolun tüm değerlerini ve güzelliklerini mahvediyorlar. Komplo teorileri ve mağdur görünme çabaları her şeyin önüne geçiyor...”
Özgener, 14 Haziran’da, başkanlığa aday olmayacağını açıkladığı konuşmasını da şöyle bitirmiş:
“Ölüm tehditleri aldığım dönemde benim her zaman yanımda olan eşime teşekkür ediyorum.”
Özgener ölüm tehditleri almış ama anlaşılan şikâyetçi olmamış...
Mafya düzeni öylesine kanıksanmış ki...
Kimse de “Beyefendi kim sizi ölümle tehdit eden?” diye sormamış.
Mafyayı ve mafya zihniyetini futboldan söküp çıkarmak gerekiyor... Şimdi bir fırsat var...
Emin ellerde!
Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilen Ömer Dinçer ilk kez 1995 yılında katıldığı bir sempozyumda dile getirdiği kimi görüşleriyle dikkatleri çekmişti... Neydi o görüşler derseniz, kısaca hatırlatalım:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu sırada ortaya atılan Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tabir edilen Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye’de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanısını taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyetinin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerine, daha çok katılımcı daha ademi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.”
Dinçer bu sözlerinin ardından 1995 yılında yayımlanan “İşletme Yöneticiliği” kitabının intihal olduğunun ortaya çıkması... Bunun üzerine YÖK Genel Kurulu tarafından bir daha alınmamak kaydıyla öğretim üyeliğinden çıkarılmasıyla gündeme geldi. Bilimsel aşırmacılık yüzünden profesörlüğü elinden alınan Ömer Dinçer yarınki nesillerin yetiştirilmesinde en büyük rolü üstlendi...
Usta’ya teşekkür ediyor, Milli Eğitim emin ellerde diyoruz...
Şamil Tayyar’a göre şike skandalının arkasında Ergenekon olabilirmiş.
Olabilir. Hatta Şamil Tayyar’ın arkasında da Ergenekon olabilir!
Fahrettin Fidan
Soru: Futbolla siyaset arasında ne fark var?
Yanıt: Futbolda rakibe para verip maç alınca şike yapılmış oluyor,siyasette seçmene kömür, nohut verip oy alınca iktidar olunuyor...
Haldun Ertem
Deniz Feneri soruşturması başlatılmış.
Böyle hukuki soruşturma da oluyormuş demek ki!
Ortada ne gizli çekim var, ne telefon görüşmesi,
ne de medyaya sızdırılan emniyet kayıtları...
Gülhan Elmas