Açık Pencere DTP'ye göre Kürt sorunu nedir? Çözüm olarak ne düşünürler?Bu sorular sorulduğunda Kürtler lastikli birtakım cümleler kuruyorlar. Satır aralarında bir şeyler söylemek istiyorlar. Şimdiye kadarki sözlerini tek cümleyle özetlemek gerekirse, şudur:"Anayasa yeniden yapılmalı, Kürtler cumhuriyetin kurucu ortağı olarak kabul edilmelidir."Kürtler bir Türk - Kürt federasyonunun anayasal garantiye bağlanmasını istiyorlar.PKK terörü bu isteklerin kabul edilmesi için dayatma olarak sürdürülüyor...Ankara ülke üzerindeki egemenlik hakkını Kürtlerle paylaşır mı?Türk halkı böyle bir şeye razı olur mu? Türk ordusu bir büyük savaşta büyük bir yenilgi halinde ancak kabul edilebilecek bir talebi nasıl durup dururken kabullenir?Evet ülkenin Güneydoğu'su dahil her köşesinde yaşayan her etnik gruptan insan eşit anayasal haklara sahip olmalıdır. Kürtler çok ezilmiştir. Artık ezilmemelidir... Amma... Anayasa'nın altüst edilip Kürtlere ayrıcalıklı haklar verilmesini kim, nasıl savunabilir? Ünlü Fransız sözüdür: Bir genç kız nesi varsa ancak onu verebilir... Bir ülkeden ve halktan da verebileceğinden fazlası istenmemelidir... Olabilecek şeyler konuşulmalıdır... DTP'liler Kürt sorununa çözüm beklediklerini söylüyorlar. Abdullah Gül'ü de bu koşulla destekleyeceklerini bildirdiler. Net yanıt alamadıkları için ilk turda boş oy verdiler. İyi de... Erdoğan, "Gül benim cumhurbaşkanım değil" diyen Bekir Coşkun'a "O zaman çık buranın vatandaşlığından" demiş. Bu söz ülkenin yüzde 53'ünü kapsıyor... Risotto krizi çözümleniyor gibi... Din profesörleri, bilmeden içilen şarabın günah olmayacağı fetvasını verdiler. Üstelik şarap uçar tadı kalırmış yemeğin içinde... Sayın Bakan'a bundan sonra yiyeceği yemeğin içinde ne bulunduğunu sorması öneriliyor. Biz ise hâlâ şunu merak ediyoruz.Şarap içen Avrupalılarla aynı sofraya oturamazsanız... Mayo giyip denize girdikleri için aynı tatil mekânında birlikte olamazsanız... Ey muhterem yurttaşlar... O zaman Avrupa Birliği'nde işiniz ne? Avrupalı olmadan Avrupalıyla birlikte nasıl yaşayacaksınız? Ne bilmecedir bu? Risotto Yolu Esenboğa Havalimanı'na düşen bir yurttaş anlatıyor:"Büyük paralar harcanarak ülkemizin başkentine yaraşır bir havaalanı yapıldı. Ancak iki eleştirim var. Birincisi, kapalı otopark yapıldığı halde araçlar yol kenarına park etmiş, büyük bir görüntü kirliliği oluşmuştu. İkincisi ve en önemlisi, inanılmaz bir pis koku vardı çevrede. Havalimanınındaki çalışanlar, 'biz de pis kokudan dışarıda iki dakika duramıyoruz, kendimizi içeriye atıyoruz sanırız çevredeki tarlalardan geliyor' dediler. Ne olursa olsun bir çare bulunmalıdır." Liman... Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun... Bitlis Valiliği, Nemrut Dağı'nda kayak turizmi için altyapıyı tamamlamış. Şimdi turizm yatırımları için girişimci bekliyor. Arkadaşımız Nevin Donat Bitlis'e gitmiş, Vali Mevlüt Akbaş'la konuşmuş, konuyu dün ekonomi sayfalarımızda işlemişti. Bitlis, Türkiye'nin en çok kar yağışı alan kenti. Kentte kayak turizminin temelini 2003 - 2006 yılları arasında Vali Asım Hacımustafaoğlu atmıştı. Bitlisliler kayak sporunu sevmiş, perde kornişlerini ayaklarına takarak kaymaya başlamışlardı. Makul bir yatırımla Güneydoğu'nun kayak merkezi olabilir Bitlis... Ha gayret... Bitlis... Fransa'da bir Türk çocuğu tecavüze uğradı. Olayla bizzat Cumhurbaşkanı Sarkozy ilgilendi. Çocuğun babasını makamına davet etti. Bu tür sapıklara karşı yasalardaki cezaların artırılması emrini verdi. Günahsız ve savunmasız yurttaşın yanında koruyucu tavır aldı. Devlet budur. Devlet baba Bekir Coşkun Hürriyet'te: "Türban için Türkiye Cumhuriyeti'ni AİHM'ye veren Abdullah Gül benim cumhurbaşkanım değildir..." demişti. Başbakan Erdoğan bu sözleri Uğur Dündar'la röportajında yanıtladı:"Maalesef edep adap bilmeyenler de var. Onu diyebilen insanın önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkması lazım. Çünkü bu ülkede cumhurbaşkanı kim olursa olsun hepimizin cumhurbaşkanıdır. Senin değilse o zaman çık buranın vatandaşlığından."* * *Seçim gecesi verilen "Herkesi kucaklayacağız" sözü buraya kadar. Ya bizi beğen ya vatandaşlığı terk et. Yeni slogan bu... Vatandaşlıktan öncelikle çıkması gereken ise Fikret Otyam'dır. Ne demişti bir zamanlar:"Duvarıma resmini asabileceğim, göğsümü gere gere işte bu benim cumhurbaşkanım diyebileceğim bir cumhurbaşkanı istiyorum."Otyam, hiç kuşku yok Gül'e bakarken de aynı şeyleri düşünmektedir. Vatandaşlıktan atılmalıdır! Ne demokrasi değil mi? Kaldı ki Cumhurbaşkanı Sezer'den sabah akşam yakınan, meydanlarda onu halka şikâyet eden ve o muhterem adamın yuhalanmasına sebep olan kişi de Tayyip Erdoğan'ın kendisidir. Sezer'den hiç "Benim cumhurbaşkanım" diye söz ettiği duyulmamıştır. Şimdi şu talebe bakın; Abdullah Gül'e "Benim cumhurbaşkanım" demeyen vatandaşlıktan çıksınmış... Ne diyelim? Tramvay demokratlığı işte buraya kadar... m.asik@milliyet.com.tr Ya beğen ya terk et
Özay Şendir
'Nefes almak için izin bekleyen Miçotakis'
29 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yurt, burs, staj, keyfiyet
29 Haziran 2025
Zeynep Aktaş
Zemini güçlü olan yatırımcıyı çekiyor
29 Haziran 2025
Ali Eyüboğlu
Jackie Kennedy, Marilyn’e ne dedi?
29 Haziran 2025
Güldener Sonumut
Mark Rutte’ye haksız eleştiri
29 Haziran 2025