Nebil Özgentürk, Sabahta uyarıcı ve çok güzel bir yazı yazdı.Latife Hanım, sağlığında, bütün ısrarlara rağmen gazetecilerin konuşma isteklerini geri çevirmiş, örneğin Niyazi Banoğluna:- Biz ayrılırken müşterek hayatımıza dair konuşmayacağız diye birbirimize söz vermiştik, demiştir.Dizi yazı teklifiyle gelen Nezihe Araza da, Osmanlıda eşinden ayrılan kadınların kocalarıyla ilgili tek söz etmediklerini anımsatmıştır.Latife Hanım, 1975 yılında yaşama veda etmiş. Onun yalnız yaşadığı eve giren devlet, yazılı çizili ne varsa el koymuş... Bu belgelerle ilgili süreli yasak ilan etmiştir. Şimdi o süre doluyor. Belgeler açıklanacak.Latife Hanımın sağlığında açıklamayı uygun görmediği, ölümünden sonra da açıklanmasını vasiyet etmediği belgeleri devlet hangi hakla açıklar? Ortada bir devlet sırrı bulunmadığına, mektuplar tamamen özel sırlar içerdiğine göre, devletin böyle bir işgüzarlığa hakkı ve yetkisi olabilir mi?Nebil Özgentürk, Latife Hanımın yakınlarının sağ olduğunu, belirtip mektupların onlara verilmesini öneriyor. Başka sonuçlar da düşünülür, konuşulur. Ne var ki, Atatürkün anısına sahip çıkanlar, Latife Hanımın mektuplarının ortalığa saçılmasına izin vermemelidir. Atatürkün eşi Latife Hanımın günlük ve mektupları üzerindeki yayın yasağı şubat ayında bitiyor. Kimileri tetikte... Her türlü değeri magazine ve paraya dönüştürme hevesinde olanlar ile Atatürkü yıpratmak için fırsat kollayanlar, iyi bir av yakalama umudunda... Memurların yüzde 94ü yoksulluk sınırının altındaymış. Demek ki, "işini bilen memur" oranı yüzde 6ya düştü. Çalışan Gazeteciler Günüydü dün... Meslektaşlarımızı kutluyoruz. Ama tabii gazetecilik ilkelerine uygun, halkın haber alma hakkına saygılı, dürüst gazetecilerin... Yoksa:İktidar meddahlığını meslek haline getirmiş,İktidarın hoşuna gitmeyecek haberleri doğru çöpe atan,Muhalefeti yok sayan,Türk - İş, KESK, DİSK, Eğit Sen başta olmak üzere on binlerce çalışanı temsil eden meslek kuruluşlarından gelen haberleri "iktidar darılır" diye görmezden gelen,Mimar ve Mühendis Odaları, Ziraat Odaları, Barolar gibi saygın meslek kuruluşlarının açıklamalarını ıskalayan,Ülke gerçeklerini gizleyen, halkı pembe tablolarla uyutan,Kendisini Amerikanın Türkiyeye biçtiği "Ilımlı İslam Projesi"ni uygulamakla yükümlü sayan, Laik, cumhuriyetçi, yurtsever kimliğini yitirmiş,Irakta ABD vahşetini destekleyen, mazlumdan değil zalimden yana olan,Çalışanların değil çalışmadan kazananların değirmenine su taşıyan,Sayıları da hayli çok olanGazetecilerin bayramını kutlamıyoruz...Çünkü onlara gazeteci demek zor... Bayramlık gazeteci Gittiği hekim, okurumuzdan çeşitli kan tahlilleri istiyor. Okurumuz Amerikan Hastanesi laboratuvarına gidiyor. İstenen tahlillerden biri Hemoglobin A1... Ücret soruyor; 54 milyon lira... Okurumuz Çapa Tıp Fakültesine fiyat soruyor.. Orada aynı tahlil 18 milyon lira... Okurumuzun Almanyada Frankfurtta bir üniversite hastanesinde tanıdığı vardır. Oraya fiyat soruyor: 4 euro... Yani 7 milyon lira... Orhan Velinin "Bedava yaşıyoruz bedava" diye dizesi vardır. Gelse de şu durumu görse rahmetli... Ucuzluk ülkesi! Atatürkün en yakın arkadaşlarından Kılıç Alinin anıları 800 sayfalık tek cilt halinde Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından çıktı.Kılıç Ali iki subay arkadaşıyla 1919da Sivasta Mustafa Kemale katılmış, Ata ölene kadar yanından ayrılmamıştır. Oğlu Altemur Kılıç bize kitabı tanıtırken babasının bir esprisini de naklediyor...Atatürkün etrafını bir gezide halk kalabalığı sarmış. İri yapılı Kılıç Ali kalabalığı dağıtmak için girişir. Atatürk:- Ne yapıyorsun Kılıç?diye çıkışınca, Kılıç Alinin cevabı:- Halkla temas ediyorum Paşam!.. Kılıç Ali anlatıyor Diyanet İşleri Başkanlığının Loto, Toto, Piyango gibi oyunları kumar ilan etti... Bu konuda önümüzdeki günlerde bütün camilerde hutbe okutacağı açıklandı. Aynı Diyanet geçenlerde yılbaşı kutlamalarının İslamla bağdaşmadığını ileri süren bir hutbe okutmuştu... Kurban Bayramında da "tatile gidenleri" eleştiren bir hutbe okutacak. Hutbeler camiye gidenle gitmeyeni birbirine düşürecek nitelikte...Dr. M.Ali Kılıçbay anımsatıyor:- Diyanet, insanların çoğunu din dışına atıyor. Ama iş faize gelince nedense İslamı pek hatırlamıyor. Parasını bankalara yatırıp faiz almakta hiçbir sakınca görmüyor. Ayrıca şans oyunlarından bütçeye giren paraların bir kısmını maaş olarak almaktan da pek gocunmuyorlar. Diyanetten... En şanslı parti delegeleri CHPde... Çünkü, Ankaraya en sık onlar davet edilip en çok onlar ağırlanıyor. m.asik@milliyet.com.tr