İstanbullu bir gazeteci arkadaşımız önceki akşam tesadüfen Başbakan ve bakanların Meclis’teki 23 Nisan resepsiyonuna gelişlerini izlemiş... Hayretle anlatıyordu dün:
“İstisnasız bütün bakanların makam arabaları Mercedes’in en son ve zırhlı modelleri. Makam aracı şu veya bu sebeple yavaşladığında arkadaki koruma araçlarının kapıları bir anda açılıyor. İçeriden fırlayan korumalar ayakta, kapılara tutunarak pür dikkat çevreyi tarassut etmeye başlıyor. Makam aracı durduğunda koşarak etrafını çembere alıyorlar. Arka araçlardan birindeki koruma makam aracının ön kapısını açıyor. O kapıdan çıkan koruma bakanın kapısını açıyor. Ben bu şatafatı izlerken polisler bir anda sağa sola daha hızlı koşuşturmaya başladılar. Anlaşıldı ki daha büyük biri geliyor. Nitekim ufukta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konvoyu göründü. Ama ne konvoy. Önde bir trafik polisi aracı... Arkada sağlı sollu koruma araçları... Sinyal kesici jammer jip, ambulans, maiyettekilerin arabaları... Her aracın önünde, tepesinde kesik kesik yanan mavi lambalar... Kararmakta olan gökyüzü bu lambalar yüzünden bir anda maviye kesti desem fazla abartmış olmam.
Ben o anda “Oh my God! Bu ne şatafat!” diye düşünüyordum ki... Asıl kıyamet koptu. Bu defaki telaş bir öncekine rahmet okutacak cinstendi. Çünkü gelmekte olan Başbakan’dı. Tayyip Erdoğan’ın konvoyundaki şatafat Gül’ünkinin neredeyse iki katıydı. O gelirken gökyüzü daha çok aydınlandı. Yanımdaki bazı konuklar bu şatafata ‘Görgüsüzlük’ dediler. Siz ne dersiniz?”
Diaspora çalışıyor
Ermenistan’ın başkenti Erivan’da ‘soykırım’ anıtının önünde binlerce kişinin katıldığı protesto gösterisinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun resminin de bulunduğu Türk bayrakları yakıldı... Ajanslara göre... Protestolar sırasında güvenlik güçleri hiçbir önlem almadı... Yani; protestoyu hükümet de destekledi... Bizimkilerin Ermenistan açılımı Erivan’da böylesi bir şenlikle kutlandı. ABD’yi memnun edeceğiz diye Bursa Atatürk Stadı’nın kapısında Azerbaycan bayraklarını çöpe atanların çabası boşa gitti!
* * *
İstanbul’da dün İnsan Hakları Derneği üyeleri Haydarpaşa’da, liberal aydın adı verilen Diaspora’nın Türkiye’deki dostları ise Taksim’de 1915 olayını andılar. Biz de anıyoruz. Bütün acılara ortak oluyoruz. Ama sadece 1915’i anmayı sahtekârlık görüyor ve soruyoruz:
- Ermeni terörünün katlettiği diplomatlarımızı neden hiç anmazsınız? Balkan savaşları sırasında Türkiye’ye sürülürken yollarda heder olan yüz binlerce insanımızı hiç andınız mı? Yunan işgali sırasında yalnızca Batı Anadolu’da 1 milyon 200 bin Müslümanın öldürüldüğünü duydunuz mu? Onlar insan değil miydi? Şu anda ABD ve müttefikleri Irak’ta, Afganistan’da resmen soykırım yapıyor, savaş suçu işliyor. 95 yıl önceki olaylara bu kadar üzülen sizler yanı başınızda insanların öldürülmesini neden görmezden geliyorsunuz? Yoksa sizin derdiniz birkaç Amerika daveti alıp biraz daha kitap falan mı satmak? Yani siz aydın falan değil sadece satıcı mısınız?
Siirt
Hemen herkesin birbirini tanıdığı... Hemen herkesin birbirinin nerede olduğunu, ne yaptığını bildiği... Hemen herkesin bir diğerini gözaltında tuttuğu küçücük bir şehirde birden fazla kız çocuğuna birden fazla “adam”... Bir gün, iki gün, üç gün değil, günlerce, haftalarca, aylarca tecavüz edecek... Bu rezil olayı çocukların okuduğu okuldaki arkadaşları dahi duyacak, bilecek...
Ama bir tek o şehrin “büyükleri”; yetişkinleri, evlat sahipleri duymayacak!Böyle bir şey olabilir mi?
“Bu olay bütün Siirt’e maledilemez” güzel temenni... Kim bilir belki de olayı bütün Türkiye’ye maletmek daha mantıklı...
Toplumun ahlakçı görünmek için kendisini iki yüzlü bir tutuculuğa hapsetmesinin yer yer ahlak infilaklarına yol açması aslında bir ülke gerçeği... Hukuk da iflas edince sonuç bu oluyor.
23 Nisan’da koltuğunu küçük öğrenciye teslim eden Erdoğan, “Başbakansın, ister asar ister kesersin” demiş.
Çocuk, “Öyle olabilmesi için önce yargıyı ele geçirmem lazım” deseydi keşke...
Haldun Ertem
Atatürk Batı’nın bilim ve sanatına değil, emperyalizmine karşıydı.
Bunlar Batı’nın emperyalizmine değil, bilim ve sanatına karşı!
Gülhan Elmas
Asansör
Erkekler ile hanımların asansördeki halleri birbirine benzer mi? Farklı mıdır? Genç bir bankacı hanım, Müge Bal, izlenimlerini yazıyor:
- Asansöre binen herkes içeride kimin olduğuna bakmadan bodoslama “Merhaba” diyor. Tamam, orada sorun yok. Ama asansörden inerken tavırlar farklı. Erkekler asansörden inerken havaya ya da kapıya bakarak, “İyi günler” gibi bir temenni bırakıp gidiyor. Kadınlar ise eğer içerde erkek varsa mutlaka “İyi günler” diye fısıldıyor ama sadece kadınlar kalmışsa gık demeden çekip gidiyorlar. Kadınlar kadınlara asansörden inerken asla bir şey söylemiyorlar! Tuhaf ama onların asansör yasası bu...
Gaziantep Kamil Ocak Stadı’ndaki 23 Nisan kutlamalarında çocuklara çay servisi yaptırılmış.
Ne yani, bu işsizlikte çaycılık da çocukların özendiği mesleklerden biri değil mi?
* * *
Tayyip Erdoğan, “Et fiyatları düşürülsün” talimatı vermiş.
Beyefendi fiyatları talimatla hareket eden AKP milletvekilleriyle karıştırıyor anlaşılan.
Fahrettin Fidan