"Dünyadaki diğer uçak şirketlerinde olduğu gibi biz de fiyat politikamızı genelde arz - talep durumuna göre belirleriz. 200 dolar olmasına karşın uçaklarımız Kıbrısa hep dolu gidip dolu gelmektedir. Elimizdeki uçak sayısı da az... Ancak önümüzdeki dönemde uçak sayısını artırınca fiyatı düşürmeyi düşünebiliriz..."Larnaka - Atina arası uçak fiyatları 120 - 140 dolar civarında... İstanbul Ercan 200 dolar... THY bu hatta rekabet olmamasından istifade ederek fiyatı yüksek tutuyor. THY birkaç kuruş kazanırken Kıbrıs fakir kalıyor.Peki çözüm? Kıbrıs ekonomisinin yolcu sayısının artışıyla canlanacağına inanan bir dostumuz diyor ki:- Türkiye, KKTC hükümetine verdiği yardımın bir bölümünü oradan alıp yolcu sübvansiyonuna vermeli. Mesela Ercana ayak basan her yolcuya 50 dolar ödemeli. Bu şekilde bir yardım Kıbrısa daha yararlı olur... Yolcu sayısının artması Kıbrıs ekonomisini her şeyden önce ve çok canlandırır... Kıbrıs izlenimlerimizi aktarırken Lefkoşa - İstanbul uçak biletinin 200 dolar gibi yüksek bir rakam olmasını eleştirmiştik. THYden adını vermek istemeyen bir yetkili dün dedi ki: Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, "ABD ile dost olabiliriz ama uşak değiliz" demiş. Adı lazım değil, bazı ülkeler ikisini birlikte yürütüyor oysa... Ankarada elçilik kapılarında vize için bekleşen yurttaşlarımızın acıklı görüntüsü malum... Ama iş orada bitmiyor. Zeki Coşkun Gökçe yazıyor:- Azerbaycanın başkenti Bakûdeki Türk Büyükelçiliğinin önünde her gün, hem Türkiyeye vize almak için bekleyen Azeri vatandaşları hem de pasaport, askerlik, evlilik gibi işlemler için Türk vatandaşları kuyruk oluşturuyor... Kuyruktakiler bir bekleme salonuna alınabilir. Veya içerideki işlemler memur eklemesiyle hızlandırılabilir. Biz kendi yurttaşımıza böyle eziyet edersek elin yabancısı haydi haydi etmez mi? Azerbaycandan... ABye uyum için büyük çaba harcayan hükümetin, ABnin organı AİHMnin türbanla ilgili kararına gönülden destek vermesi gerekmez mi? Perihan Mağden Radikalde yazıyordu... Basın açıklaması yapmak üzere toplanan TAYAD üyesi bir grupta yer alan anne, ne olduğunu anlamadan tutuklanmış. 4 aydır Ulucanlar Cezaevinde yatıyor. Hâlâ mahkemeye çıkarılmamış. Aynı durumdaki iki genç kızın mektubunu geçenlerde yayımlamıştık...F Tipi cezaevlerinde bir zarfa iki mektup koymak yasaklanmış. Tek tip elbise hazırlıkları sürüyor. Vergi veren her insanın iktidarı eleştirme hakkı vardır. Ama en küçük sokak gösterisi biber gazı ve copla karşılık buluyor...Böyle demokrasi olur mu? Ülkenin demokratları (!) ne diyor bu işlere? Onlar sadece CHPdeki "parti içi demokrasi" ile mi meşgul... Demokratların hali Atalay Berk Damgacıoğlu Göremeyi gezerken bir Amerikalı gençle tanışıyor. Amerikalı bir gün önce İstanbula dönüyor. Bahaus Hostele yerleşiyor. Atalay Berk bir gün sonra dönüyor. O da geceyi Bahaus Hostelde geçirmek niyetinde. Resepsiyona giderek bir oda istiyor. Aldığı yanıt:- Biz Türklere oda vermiyoruz efendim...Bir tartışma başlıyor. Resepsiyon görevlisi patrona telefon açıyor. Durum değişmiyor. Atalay Berkin Amerikalı arkadaşı o sırada Avustralyalı kız arkadaşı ile birlikte otelin kapısında beklemektedir. Berk dışarı çıkıyor, durumu anlatıyor... - Türk olduğum için beni otele kabul etmiyorlar, diyor...Amerikalı ve Avustralyalı gençler de hayretler içinde... Ama durum değişmiyor... Unutmadan ekleyelim, otelin sahibi ve görevlileri de Türkler... Ama Türkleri beğenmeyen Türkler... Pes doğrusu... Türklere yasak Profesör Baskın Oran, bu hafta Agosta yayımlanacak yazısında NATO Zirvesini değerlendirirken bir yerde şöyle diyor:"...ABD, tam başkanlık seçimi öncesi, Afganistana daha fazla asker gönderemez: Türkiyeyi yollayacak, rüşvet olarak da İSAFın komutanlığını verecek. Üstelik Türkiye, şimdi bana öğreten eski öğrencilerimden Çağrının söylediği gibi, bu sefer hem masraflarını alamayacak, hem de Kâbilin dışına ve büyük olasılıkla, Talibanın bile giremediği, Pakistan sınırındaki afyon üretim bölgesine gitmesi istenecek. Bu gerçekleşirse, ayyıldızlı tabutların gelmesi maalesef sürpriz olmaz. Üstelik şimdi orada da seçim yaklaşıyor, Taliban büyüyor....Bu durumda, erkeklerin hiç öpüşmediği bir kültürden gelen Bushun neden bu işlerden hiç hazzetmeyen Sezeri tutup şap diye öptüğü, kadınların el ele gezmesinin ancak belli durumlarda mümkün sayıldığı bir kültürden gelen Lauranın da niye son derece ölçülü bir kadın olan Bn. Sezerin eline yapışıp dolaştığı anlaşılabilir: ABD, Avrupa tarafından itildikçe, Türkiye değerleniyor. ***CHPli Onur Öymenin aynı yöndeki görüş ve endişelerini geçenlerde yayımlamıştık. Türk askerine yine yol görünüyor. Ucu kanlı bir yol... Peki ne adına? Neden NATO şemsiyesinden esas yararlanan Batı ülkeleri değil de Türkiye üstleniyor böylesine tehlikeli görevi? Neden masrafını da cebimizden karşılayarak canımızı tehlikeye atıyoruz? AKPye verilen koltuk desteği dışında ne var Türkiyenin yararına bu kanlı serüvende? Neden Türk halkının kanıyla ödeniyor AKPye verilen koltuk desteğinin bedeli? Kim yanıtlayacak bu soruları? Afganistana doğru İncik, boncuk, hediyelik eşya satan bir dükkânın tabelasında şöyle bir isim:"Babalibülbade"Okuyanlar bir anlam çıkarmak için ter döküyor.Dükkânın sahibinin söylediği:"Bir anlamı yok, birkaç kelimeyi bir araya getirdik o kadar"O kelimelerin neler olduğunu bulmak da ayrı mesele! Bu da ne demek? ABD, Türkiyeyi "model" yapacakmış. Kötü yola düşürülecek kızları da biliyorsunuz önce "artiz" yapıyorlar. m.asik@milliyet.com.tr